18 Şubat 2011 Cuma

KAMUDA BEŞ UNVANA MENSUP KİŞİLER HANGİ KURUMDA KAÇ KİŞİ?

KÜTÜPHANECİ

- Yurtkur 13 [kitapcıes]
-
-
-

=============

KİTAP PATOLOGU

Milli Kütüphane 1
İstanbul 2

===============

SOSYOLOG

Adalet Bakanlığı CTEGM 103 [abcvyz]
-
-
-
-

================
FOLKLOR ARAŞTIRMACISI

-
-
-
-
==============

ARŞİVCİ (ARŞİV MEMURU)

-
-
-
-

---

* Yurtkur'a ait bilgiler kütüphaneci kardeşlerimizin blogundan alınmıştır.

** "Arşivci" kadrosunda hiç kimsenin bulunmadığı iddia edilmektedir.. kamuda arşiv memuru unvanlı çalışanlar vardır.. lütfen onlar da bu listeye kendilerini eklesinler..

*** "Kitap Patologu" unvanıyla sadece 3 (üç) kişi çalışmaktadır.

YÖK Kararında THS ve 36/A-4 İfadelerinin Bizzat Geçtiği

abcvyz 16 Şubat 2011 - 01:50

... sosyologların genelini ilgilendirdiği, yanısıra diğer üç unvana dair de kapsayıcı olduğundan kendimce görüşlerimi aktaracağım.. bunu öncelikle sizin mesajınızı alıntılayarak onun üzerinden gerçekleştirmeye gayret edeceğim; hoş soru sn. zardona sorulmuş ancak belirttiğim nedenle ve müsaadenizle ben de yanıt vermek istedim..


savior 15 Şubat 2011 - 23:00

"demek ths ifadesi var... ben neden göremiyorum?

ya da buyrun ispatlayın ths olayını

siz ispatlayana kadar

http://2.bp.blogspot.com/_RAgkuTePi5g/TH7expIra8I/AAAAAAAAANs/Ge2ab2S5Eys/s1600/6.jpg

buyrun bakın bakalım ths lafzı ediliyor mu?

başka bir yök kararı bulursanız bana gönderin ben de "ha bizimki eskiymiş diyeyim!"

yök karar gerekçesinde 36 teknik a4 diyor fakat bize ait kararında 36 a4 dışında birşey görebilirseniz sizi tebrik ederim."

bu alıntıdan benim anladığım 10 Şubat 2010 tarihli YÖK Yürütme Kurulu kararı ve aynı yazıyı alıntılayarak oluşan 05 Mart 2010 tarihli YÖK Başkanlığının yazılarında ilgili unvanların "THS lafzı"yla karşılık bulup bulmadığı sorun edilmiş; hatta sadece 36/A-4 var ama THS ifadesi bulunmuyor fikri ağırlık kazanıyor..

kararın yıldönümünde değerlendirme yazımda ifade etmeyi düşünürken fırsat bulamadığım için bunu vesile edinerek bir-kaç anekdotla beraber konunun vuzuha kavuşması yerinde olacaktır.

geçen sene karar alındığında aynı karara ilişkin DPB uzman ve Daire Başkanlarının da Maliye cenahının da farklı çıkarımlarda bulunduğunu geniş paylaşıma açmasak da bu hayret verici durumun yaşandığını bizzat bilenlerdenim. Hatta hatırlayanlar olacaktır memurlar.nette de hâla anlaşılması güç bir haber çıkmıştı kararla ilgili olarak (1) nitekim o dönem ds.sosyolog genişçe bir analiz yazısı yazmıştı.

Gelelim kararda THS ifadesinin geçip geçmediği, geçse bile ilgili unvanların bu kapsama alınıp alınmadığını belirtmesi hususuna ya da sadece 36/A-4 deyip başka bir şey söylemediği konusuna..

Bundan önce yine ifade etmeliyim ki kurum yazıları maalesef gerek meramını anlatırken içerik dil ve uslup olarak ehil ellerden çıkmıyor.. fakat bu örnekte kararın böyle yazılmasına sevinenlerdenim.. nedeni ise çok kez tekrar ettiğimiz üzere YÖK’ün kararı yeni bir şey söylemek ve yeni bir yapı oluşturmak yerine daha önce THS kapsamına alınan ve bunun ötesine geçerek 36/A-4’ten yararlandırılanları anarak “bunlar ne ise bunlarda o!” demenin dışında bir şey söylemiyor.. Aslında bunu söyleyerek başka bir şey söylemesine gerek kalmıyor..

Metin üzerinden gidersek.. malumunuz 05 Mart 2010 tarihli YÖK yazısı iki yapraktan oluşmaktadır; sizin verdiğiniz kaynakta ikinci sayfa var ve orada THS ifadesi görülemeyecektir.. fakat o bir paragraftır ve bir öncesinde vurgunun hem THS’ye hem de 36/A-4’e olduğu âşikardır..

Şöyle ki;

İlgili kararda (2) 24/06/1997 tarihli toplantıya atıf yapılarak o kararda THS kapsamına alınan programlar vurgulandıktan sonra “657 sayılı DMK’nın 36/II maddesinde TEKNİK HİZMETLER SINIFINDA yer almasının uygun görüldüğü ile” den sonra 2008’deki resmi gazete ve BKK’ya atıf yaparak o kararla 36/A-4 kapsamında değerlendirilen programlar vurgulandıktan sonra “adı geçen unvanlarında bu kapsamda değerlendirilmesine karar verilmiştir”

İki sihirli kelime var ve bunlardan hangisini ıskalarsak çıkarım eksik ve hatalı olur.. özellikle “ile” bağlacı ve “bu kapsamda” ibareleri..

Sadece “bu kapsamda”ya takılır ve onu 36/A-4’le sınırlandırırsak metnin ruhuna uygun olmayan bir yorum yapılmış olur.. Dikkat edilirse iki karara atıf birinci karar THS kapsamına, ikinci karar 36/A-4’e birincisi 1987, ikincisi 2008.. ile bağlacı her şeyden önce geçen konunun (1987 ile THS olanlar gibi değerlendirilmesi) geçerli ancak yeterli olmadığını, ayrıca THS’nin yanı sıra 2008’dekiler gibi 36/A-4 kapsamına da alındığını vurgular.. aslında çok açık ama nedense sadece sona bakılıyor ve “ile” bağlacının niçin kurulduğu ya da YÖK neden 1987 kararına atıf yaptığı düşünülmüyor.. geçen sene bunun böyle olduğunu bizzat DPB uzmanları ile çok sert bir şekilde tartıştığımdan “şerbetli”yim :) neyse ki sonunda onlar da hak verdi.. Dikkat edilmesi gereken konu 1987 kararıyla karara konu programlar THS oldular ancak 36/A-4 olamadılar.. referans edindiğimiz Arkeologların 1987 yılında THS olduklarını ancak 2008 de 36/A-4’ten yararlandıklarını unutmayalım..

YÖK bizim kararımızda bilerek ya da bilmeyerek çok isabetli bir işarette bulundu.. Bizi ne 1987’dekiler gibi sadece THS diyerek 36/A-4’ten mahrum bıraktı ne de 2008’dekiler gibi sadece 36/A-4 dedi.. onlar için uzun yıllar sonra düzenlemesi parça parça yapılan kararı cem etti ve bu dört unvan için “ikisi birarada” hükmünü verdi..

Bu konuda kararda THS kapsamına alındığımızla ilgili ibarenin olup olmadığı ve bu açıklamalara rağmen tereddütü olanlara dilimin döndüğünce metin temelli anlatmaya çalışırım..

...

(1) http://sosyologlojistik.blogspot.com/2010/03/mucadelenin-ksa-tarihi-ve-sosyologlarn.html

(2) http://sosyologlojistik.blogspot.com/2010/03/yokun-thsye-gecis-yazs-yurutme-kurulu.html

***
 
abcvyz 17 Şubat 2011 - 07:56
 
YÖK BABANIN ÇOCUKLARI ARASINDAKİ AYRIMCILIĞI SONA ERDİRME KARARI


Aslında BKK 10 Aralık 2010 tarihinde verdiği kararla sınıf değişikliklerinde kanunun öngördüğü zincirin son ve en önemli halkasını oluşturarak beş unvanın sınıfının THS olduğunu hiçbir ihtilafa gerek kalmadan tescillemiştir. Mevzuatın öngördüğü gereklilikler yerine getirildiğinde süreç bütünüyle tekemmül etmiş olacaktır.

Ancak bugün için önemli gözükmese de YÖK’ün kararında “bulanık”lığın olduğu, açık ifadesiyle eksik karar verdiği düşüncesine sahip bir kişi bile olsa onun da bu şüpheden uzaklaşması için konuyu hikâyeleştirerek anlatmayı deneyeceğim..

Zengin bir babanın on çocuğu vardır.. servetini aynı zamanda onların da çalışmasıyla çoğaltan baba, mal varlığını hayatta iken bölüştürmek ister.. Çeşitli nedenlerle ilk beş çocuğunu diğerlerinden ayırarak 1987 yılında daha fazla miktarda maddi olarak ödüllendirir; bununla yetinmeyerek 2008 yılında daha önce ödüllendirdiği bu çocuklarına fazladan menkul gayrimenkul verir.. bununla belki de son beş çocuğu cezalandırmaktadır.. Yaşlanması ve son beş çocuğa haksızlık yaptığı düşüncesi ya da son beş çocuğun “kazan kaldırması” sonrasında baba, yaptığı yanlıştan vazgeçerek bir karar alır ve kararını notere giderek huzurda açıklar.. önceki beş çocuğuna iki farklı dönemde iyileştirme yaptığını, şimdi ise son beş çocuğu için öncelikle 1987’deki paylaşımda olduğu gibi hak verilmesi gerektiği İLE ayrıca 2008’deki fazladan yararlandırmanın bu son beş çocuk için DE geçerli olduğunu belirtir..

Buradan hareketle son beş çocuk paydan ne aldı sorusu sorulduğunda Son beş çocuk ilk beş çocuğun ikinci kez (2008) yararlandığı iyileştirmeden yararlanır ancak 1987 yılındaki iyileşme son beş çocuk için geçerli değildir denilebilir mi?

YÖK’ün kararına (1) bir de bu gözle baktığımızda her şey daha net değil mi.. hatırlatmak isterim ki YÖK’ün 1987 THS atıfı ile 2008 36/A-4 göndermesi ayrı değil aynı paragraftadır.. Hatta çok daha dikkatli bakıldığında bu kapsamların aynı cümle (son cümle) içinde geçtiği görülecektir. Hâl böyle iken YÖK kararında THS ibaresini/ifadesini kullanmadı sadece 36/A-4’e vurgu yaptı demek sanırım yerinde olmayacaktır.

(1) http://sosyologlojistik.blogspot.com/2010/03/yokun-thsye-gecis-yazs-yurutme-kurulu.html

6 Şubat 2011 Pazar

THS SÜRECİNDE CEVABI ARANAN SORULAR (06 Şubat 2011)

abcvyz: (6 Şubat 2011 - 16:54)

hafta içinde DPB uzman ve yöneticileri ile görüşme imkanı olabilecek.. bu süreçle ilgili merak edilen konu ve sorularınızı forumda paylaşırsanız onları muhataplarına iletmiş ve kapsamlı bilgilenme sağlamış oluruz..

---

müsaadenizle ben başlayayım..

1) Belediyelerde ve MSB'de sınıf değişikliğinin yapıldığı ve yapılmakta olduğu bilgisine sahibiz; bu durum diğer kurumlara emsal oluşturur mu? İptal-ihdasları diğerlerinden önce olan kurum çalışanları maaşlarını neye göre alacaktır.. aynı unvanla çalışan farklı kurumlardaki kişilerin farklı özlük haklara sahip olması mümkün müdür? [abcvyz]

2)10 Aralık BKK'sı sonrasında ilgili beş unvanın çalıştığı kurumlardan herhangi birinin gecikmesi, iptal-ihdası gereğine göre yapmaması halinde bu durum diğerlerini hangi düzeyde etkiler.. [abcvyz]

3) Maliye eğer tüm iptal-ihdasların bitmesini bekleyecekse!, DPB, ilgili tüm kurumlara bu sürecin nasıl işlemesi gerektiği ve .......tarihine kadar da iptal-ihdasların yapılması gerektiğini bildirir bir yazı gönderemez mi? Dolayısıyla da kurumların bu süreci geciktirmesine engel olamaz mı? Ya da bu konuda kendilerince aldıkları bir önlem var mı? (çünkü kurumlar bu sürecin nasıl/ne zamana kadar olacağı konusunda görüş sormadıklarından da keyfe göre hareket devam ediyor) [fgundem]

4) Kurumların kadro iptal ihdasları yapması için yasal süreleri var mıdır? [antikyansima]

5) Tüm kurumlarda kadro iptal ihdaslar yapıldıktan sonra maliyenin yan ödeme kararnamesini düzenlemesi için yasal bir süre var mıdır? [antikyansima]

6) Arşiv Memurlarının durumları nedir, arşivci kadrosu ile lise mezunu kütüphanecilerin süreci nasıl etkileyecektir? [savior]

7) DPB beş unvanın çalıştığı kurumlara iptal-ihdas süreci ve zamanlamasına ilişkin kurumların bu konuda görüş talebi olmaksızın re’sen yazı yazabilir mi, en geç hangi tarihe kadar iptal-ihdas yazılarının yazılması gerekmektedir? Sonrasında süreç nasıl işleyecektir? [sosyolog363]

8) Maliye Bakanlığı yan ödeme kararnamesinde özel bir düzenleme yapmazsa ilgili unvanların THS ihdasları gerçekleştiği zaman “d bendi”nden maaş almaları mümkün müdür, böyle ise milat ne olacaktır.. 2011 yılı için geçerli olduğu sabit olan yan ödeme kararnamesinin yayım tarihi olan 05 Ocak 2011’den itibaren mi, ihdasların olduğu tarihten mi? [sosyolog363]

9) Maliye Bakanlığı yan ödeme kararnamesinde ilgili unvanlar için düzenleme yapmak zorunda mıdır? Bunun bir süresi var mıdır? Düzenleme yapmadığında ya da ekonomistlere benzer bir bend inşa ettiğinde dava süreci ne olabilir.. YÖK’ün kararı ve DPB’nin mütalaası bu süreçte lehte işe yarar mı? İnisiyatif tümüyle Maliye’de midir? Onu sınırlayıcı bir hüküm bulunmakta mıdır? [sosyolog363]

---

benzeri sorularınızı numara sırası vererek yazarsanız hepsini sormaya çalışırız; hiç değilse yazılı olarak verip sonrasında talep ederiz.. kolay gelsin..

3 Şubat 2011 Perşembe

SOSYOLOG MİLLETVEKİLİ SUSARKEN SOSYOLOGLARIN HAKKINI SN PROF. DR. ALİM IŞIK SAVUNMAYA DEVAM EDİYOR..

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun.


ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 41’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

...

Bir diğer önemli konu, yine Bakanlar Kurulu kararıyla, genel idare hizmetleri sınıfından teknik hizmetler sınıfına alınan sosyolog, kütüphane arşivcisi ve benzeri kadrolarda çalışan binlerce insan, maalesef, kâğıt üzerinde teknik sınıfa geçirildi ama bu teknik sınıfta çalışmanın karşılığı olan özlük haklarından yararlandırılmıyor. Neden böyle bir madde burada yer almıyor? En azından, bundan sonraki süreçte, kalan zamanda verilecek önergelerle bu düzenlemeler yapılabilir.


Ben, her şeye rağmen, bu yasadan yararlanacak olan vatandaşlarımıza yasanın ilgili maddelerinin hayırlı olmasını diliyor, tekrar yüce Meclisi önergemize destek vermesi dileğiyle saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem23/yil5/ham/b05601h.htm

2 Şubat 2011 Çarşamba

SHÇEK'e Danıştay'dan DUR: HUKUKA UY, HUKUKU KENDİNE UYDURMA.. HERKES GÖREVİNİ YAPSIN..

savior: (2 Şubat 2011 - 12:05)

SHÇEK'TEKİ ARKADAŞLAR İÇİN BAYRAMLARDAN BİRİDİR! MEMLEKETE HAYIRLI OLSUN


-------------------------------------------------

T.C.
DANIŞTAY

BEŞİNCİ DAİRE

Esas No: 2010/4944

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen: Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası

Vekili : Av. Öztürk Türkdoğan, Necatibey Cad. No:82/13 - Kızılay/ANKARA

Davalı : Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü / ANKARA

Davanın Özeti: Davacı Sendikanın, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme Ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinin, 26.7.2010 günlü, 27653 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değişik 6. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (h) bendinin (1) numaralı alt bendinde ve yine aynı Yönetmelik ile değişik 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde geçen " .. din görevlisi. .. " ibarelerinin iptali ve yürütmenin durdurulması isteminden ibarettir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Metin Gökdemir

Düşüncesi: Yürütmenin durdurulması isteminin kabulü gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: Metin Gürz

Düşüncesi: Dava, 20.9.2005 tarih ve 25942 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğe giren Sosyal Hizmetler Kurumu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinin 26.7.2010 tarih ve 27653 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değişik 6. maddesinin 1. fıkrası g bendinin (1) numaralı alt bendi ile h bendinin (1) numaralı alt bendinde ve 8. maddesinin 1fıkrasl b bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan" din görevlisi" ibaresinin iptali ile yürütmesinin durdurulması istenilmektedir.

15.3.1999 tarihli ve 99/12647 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin 1. maddesinde, bu Yönetmeliğin amacının, liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde, hizmet gerekleri ve personel planlaması esas alınarak, Devlet memurları ile 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki kamu iktisadi teşebbüslerinde görev yapan sözleşmeli personelin görevde yükselme ve unvan değişikliklerine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu, 2. maddesinin 1. fıkrası (a) bendinde ise, bu Yönetmeliğin, özel kanunlardaki düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla; 18/7/1984 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kadrolarda istihdam edilen personelin, müdür ve daha alt görevlere yapılacak görevde yükselme mahiyetindeki asaleten atamaları ile en az ortaöğretim düzeyinde mesleki veya teknik eğitim sonucu ihraz edilen unvanlara ilişkin unvan değişikliği mahiyetindeki asaleten atamaları hakkında uygulanacağı kurala bağlandıktan sonra, 15. maddesinde, kurumların, bu Yönetmeliğin kapsamına giren görevlere atanacaklarda aranacak öğrenim düzeyi ile hizmet süresi, alt görevlerde bulunma süresi sicil ve disipline ilişkin şartlar ile bunlar için verilecek görevde yükselme eğitiminin ilanı, şekli, süresi, konuları, ağırlıkları ve kapsama dahil edilecek diğer unvanlar ve bunlara ilişkin seçme kriterlerini, yapılacak sınavlara ilişkin usul ve esaslar ile bu konulara ilişkin diğer hususları Devlet Personel Başkanlığının olumlu görüşünü alarak çıkaracakları yönetmelikle düzenleyecekleri kuralına yer verilmiştir.

Bu kurala dayanılarak 20.9.2005 tarih ve 25942 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren Sosyal Hizmetler Kurumu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinin 26.7.2010 tarih ve 27653 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değişik 6. maddesinin 1. fıkrası g bendinin (1) numaralı alt bendi ile h bendinin (1) numaralı alt bendinde ve 8. maddesinin 1. fıkrası b bendinin (1) numaralı alt bendinde sınava tabi olmadan görevde yükselme suretiyle ve görevde yükselme sınavı sonucunda sırasıyla, sosyal hizmetler il müdürü, il müdür yardımcısı ve kuruluş müdürü kadrosuna atanabilmek için gerekli koşullar arasında din görevlisi olarak görev yapılması koşuluna da yer verilmiştir.

2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kurumu Kanununun 1. maddesinde, bu Kanunun amacının: korunmaya, bakıma veya yardıma muhtaç aile, çocuk, sakat, yaşlı ve diğer kişil~re götürülen sosyal hizmetlere ve bu hizmetleri yürütmek üzere kurulan teşkilatın kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklar ile faaliyet ve gelirlerine ait esas ve usulleri düzenlemek olduğu hükmüne yer ve;-ildikten sonra 3. maddesinde, sosyal hizmetler; kişi ve ailelerin kendi bünye ve çevre şartlarından doğan veya kontrolleri dışında oluşan maddi, manevi ve sosyal yoksunluklarının giderilmesine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal sorunlarının önlenmesi ve çözümlenmesine yardımcı olunmasını ve hayat standartlarının iyileştirilmesi ve yükseltilmesini amaçlayan sistemli ve programlı hizmetler bütünü olarak tanımlandıktan sonra, aynı maddenin (f) bendinde, sosyal hizmet kuruluşları sayılarak ayrıca işlevsel tanımları yapılmıştır.

Aynı yasanın 4. maddesinde sosyal hizmetlere ilişkin genel esaslar belirlenmiş, 5. maddesinde de, dördüncü maddede belirtilen genel esaslar içinde bu Kanunla verilen görevleri yapmak üzere Sosyal Hizmetler Danışma Kurulu ile Başbakanlığa bağlı kamu tüzelkişiliğine sahip katma bütçeli Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü kurulduğu hükmüne yer verildikten sonra, 9. maddesinde kurumun görevleri sayılmış, 12. maddesinde ise, kurumun taşra teşkilatı; il sosyal hizmetler kurulu, il sosyal hizmetler müdürlükleri, ihtiyaç duyulan ilçelerde kurulacak ilçe sosyal hizmetler müdürlükleri ve sosyal hizmet kuruluşları olarak belirlenmiştir.

Yasayla kamu hizmeti olarak tanımlanan hizmetlerin yürütülmesi ile görevlendirilen kamu kurum ve kuruluşlarının yüklendikleri kamu hizmetlerini gördürdükleri personelin nitelikleri ile ürettikleri kamu hizmeti kalitesi arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Yönetici unvanındaki personelin ise, yürütülen kamu hizmetinin farklı hizmet alanlarından oluştuğu da dikkate alındığında, bu hizmet alanları arasında işbirliği ve organizasyonu sağlayabilecek profesyonel donanıma sahip olmaları gerekmektedir. Bu itibarla, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun 2828 sayılı Yasada belirlenen görevlerinin birden fazla kamu hizmet alanlarından ve farklı teknik uzmanlık konularından oluşması nedeniyle Kurumun yönetici kadrolarına yapılacak atamalarda, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yürütülen hizmet alanlarıyla ilgili eğitim programlarından mezun olan ve kurumun yürüttüğü ana hizmet alanlarında görev yapan ve farklı hizmet alanları arasında işbirliği ve organizasyonu sağlayabilecek profesyonel donanıma sahip personelin esas alınması gerektiği açıktır.

Bu durumda, her ne kadar, Kurumun kadro cetvellerinde din görevlisi kadrosuna yer verilmiş ise de, bu görevlilerce üretilen hizmetlerin Kurumun yüklendiği ve yürüttüğü ana hizmet alanlarından olmaması nedeniyle din görevlisi kadrolarında bulunan kurum personelinin sınava tabi olmadan görevde yükselme suretiyle ve görevde yükselme sınavı sonucunda sosyal hizmetler il müdürü, il müdür yardımcısı ve kuruluş müdürü kadrosuna atanmasına olanak sağlayan dava konusu Yönetmelik hükümlerinde hizmet gereklerine uyarlık bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, yürütmenin durdurulması isteminin kabulü ile 2577 sayılı i d,a ri Yargılama Usulü Kanunu'nun 4001 sayılı Yasa ile değişik 27. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen koşullar gerçekleşmiş olduğundan, 20.9.2005 tarih ve 25942 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğe giren Sosyal Hizmetler Kurumu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinin 26.7.2010 tarih ve 27653 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değişik 6. maddesinin 1. fıkrası g bendinin (1) numaralı alt bendi ile h bendinin (1) numaralı alt bendinde ve 8. maddesinin 1 fıkrası b bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan" din görevlisi" ibaresinin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:

Dava, davacı Sendika tarafından, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme Ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinin, 26.7.2010 günlü, 27653 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değişik 6. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (h) bendinin (1) numaralı alt bendinde ve yine aynı Yönetmelik ile değişik 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde geçen" ... din görevlisi. .. " ibarelerinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılmıştır.

Amacı, 1. maddesinde, liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde, hizmet gerekleri ve personel planlaması esas alınarak, Devlet memurları ile 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki kamu iktisadi teşebbüslerinde görev yapan sözleşmeli personelin görevde yükselme ve unvan değişikliklerine ilişkin usul ve esasları belirlemek şeklinde ifade edilen, Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Görevde. Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik, 18.4.1999 günlü, 23670 sayıl Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Genel Yönetmeliğin 15. maddesinin birinci fıkrasında, kurumların, bu Yönetmelik kapsamına giren görevlere atanacaklarda aranacak öğrenim düzeyi ile hizmet süresi, alt görevlerde bulunma süresi ve disipline ilişkin şartlar ile bunlar için verilecek görevde yükselme eğitiminin ilanı, şekli, süresi, konuları, ağırlıkları ve kapsama dahil edilecek diğer unvanlar ve bunlara ilişkin seçme kriterlerini, yapılacak sınavlara ilişkin usul ve esaslar ile bu konulara ilişkin diğer hususları Devlet Personel Başkanlığının olumlu görüşünü alarak çıkaracakları yönetmelikle düzenleyecekleri hükme bağlanmıştır.

Böylece kurumlara, görevde yükselmeye tabi görevlere atanacaklarda aranacak alt görevleri ve bu alt görevlerde bulunma sürelerini çıkaracakları yönetmeliklerle belirleme yetkisi verilmiştir.

Kurumların, yüklenmiş oldukları kamu hizmetinin ve yükselmeye tabi görevin niteliği dikkate alınmak suretiyle, yükselinecek görev için en uygun alt görevleri belirlemeleri hizmet gereğidir.

Yukarıda belirtilen Genel Yönetmelik uyarınca hazırlanan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği, 20.9.2005 günlü, 25942 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Anılan Yönetmeliğin 6. maddenin (g) bendinin (1) numaralı alt bendinde il müdürü kadrosuna; (h) bendinin (1) numaralı alt bendinde ii müdür yardımcısı kadrosuna; 8. maddesinin (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde ise kuruluş müdürü kadrosuna atanabilmek için bulunulması gereken alt görevler sayılmıştır.

26.7.2010 günlü, 27653 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme Ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinde görülmekte olan davaya konusu edilen değişiklik yapılmıştır. Söz konusu değişiklik ile il müdürü, il müdür yardımcısı ve kuruluş müdürü kadrolarına atanabilmek için bulunulması gereken alt görevlere din görevlisi kadrosu da eklenmiştir.

2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunun 3. maddesinde, sosyal hizmetler; kişi ve ailelerin kendi bünye ve çevre şartlarından doğan veya kontrolleri dışında oluşan maddi, manevi ve sosyal yoksunluklarının giderilmesine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal sorunlarının önlenmesi ve çözümlenmesine yardımcı olunmasını ve hayat standartlarının iyileştirilmesi ve yükseltilmesini amaçlayan sistemli ve programlı hizmetler bütünü olarak tanımlanmış; 9. maddesinde Kurumun görevleri sayılmıştır. Böylece, nitelikli bir yaşam sürdürmekte güçlük çeken birey ve grupların; maddi, manevi ve sosyal yoksunluklarının giderilmesini ve ihtiyaçlarının karşılanmasını, sosyal sorunlarının önlenmesini ve çözümlenmesine yardımcı olunmasını ve hayat standartlarının iyileştirilmesini amaçlayan hizmetlerin yürütülmesi bir kamu görevi olarak davalı idareye yüklenmiştir. 2828 sayılı Kanun ile davalı idareye yüklenmiş olan kamu hizmetinin yürütümünde görev alacak yönetici kadrolarına yapılacak görevde yükselme niteliğindeki atamalarda, idarenin ana hizmet alanlarında görev yapmış ve böylece söz konusu hizmet alanlarıyla ilgili yeterli tecrübe ve bilgi birikimini edinmiş personelin dikkate alınması, kamu yararı ve hizmet gereğidir.

Bu durumda, din görevlilerince üretilen hizmet davalı idarenin ana hizmet alanlarıyla ilgili olmadığından, din görevlisi kadrolarında bulunan personelin görevde yükselme suretiyle il müdürü, il müdür yardımcısı ve kuruluş müdürü kadrosuna atanmasına olanak sağlayan dava konusu Yönetmelik hükümlerinde kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme Ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinin, 26.7.2010 günlü, 27653 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değişik 6. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (h) bendinin (1) numaralı alt bendinde ve yine aynı Yönetmelik ile değişik 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde geçen " .. din görevlisi ..." ibarelerinin, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesindeki koşullar gerçekleşmiş bulunduğundan yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 7 (yedi) gün içinde Danıştay idari Dava Daireleri Kuruluna itiraz yolu açık olmak üzere, 25.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Üye Üye