29 Aralık 2011 Perşembe

ATANMA FAALİYETLERİ: SOSYOLOGLARDAN TARIM BAKANLIĞINA

sosyolojiekibi 28 Aralık 2011 18:54

AŞAĞIDAKİ TALEBİMİZİ SİZLERİN DE GÖNDERMESİNİ SAYGILARIMIZLA ARZ EDERİZ...




T.C.
GIDA TARIM ve HAYVANCILIK BAKANLIĞI
PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
                                                                                       ANKARA



Sayın Nizamettin EKİNCİ'ye ulaştırılması hususunda;



Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker, daha önce yaptığı açıklamada, şunları kaydetmişti:

''Sosyologların gözüyle sahamıza bakmamız, bize zenginlik katacak, hizmet kalitemizi yükseltecektir. Tarımda, formasyonunu sosyal bilimler sahasında almış personel bulunmalı. Köy sosyolojisini, kırsal alan sosyolojisini bilen insanlar, modernleşmenin insan ilişkilerinde getirdiği yenilikleri okuyacak, insanlarımızla uyumda daha isabetli politikalar geliştirmemizde katkılar sağlayacaktır.''

Bu açıklamalarının ardından Bakan; Kırsal alanda yaşanan değişimin farklı bir gözle analiz edilebilmesi ve tarımın sosyolojik açıdan değerlendirilerek buna göre düzenlemeler yapılabilmesi amacıyla her il müdürlüğüne en az bir sosyolog ataması yapmıştır.

Geçen süre zarfında, çeşitli nedenlerden dolayı 40'a yakın sosyolog görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Bakanlığa yapılan sözleşmeli personel alımlarında boş kalan sosyolog kadroları şu ana kadar doldurulmamıştır.

Kırsal alanda yaşanan değişimin sosyolog gözüyle analiz edilebilmesi ve tarımın sosyolojik açıdan değerlendirilerek buna göre düzenlemeler yapılabilmesi amacıyla;

2012 yılının ilk çeyreğinde bakanlığınızın yapacağı sözleşmeli personel alımında, sosyologu olmayan illerin (40'a yakın il müdürlüğü) sosyolog kadrolarının doldurulması ve il müdürlüklerinin yanında, İLÇE müdürlüklerine de SOSYOLOG istihdamı konusunda gereken desteğin ve kolaylığın sağlanmasını ilgi ve bilgilerinize saygılarımla arz ederim. ...../12/2011



İmza
İsim-Soyisim
Sosyolog



Adres:................

Gsm:........................



____________________________________________________________________________



Faks:(0 312) 286 10 28

22 Aralık 2011 Perşembe

THS''NİN SONUÇLARI

bilgi toplumu 22 Aralık 2011 09:42

THS'NİN SONUÇLARI 1:


____________________

T. C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI ÇOCUK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİNE İLİŞKİN YÖNERGE

Sosyologların görev, yetki ve sorumlulukları

MADDE 17 –

(1)Sosyologların görev, yetki ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir.

a) Genel Müdürlüğün hizmet alanı ile ilgili olarak toplum, toplumsal ilişkiler, olaylar ve toplumsal değişmeler, insan ilişkileri, davranışları ve etkileşimlerine yönelik neden-sonuç ilişkilerinin belirlendiği araştırmalarda görev almak.

b) Genel Müdürlüğün hizmet alanı ile ilgili her türlü olay, olgu ve sosyal sorunlara ilişkin sosyolojik olarak ulusal ve uluslar arası örnekler üzerinde çalışıp, içinde bulunulan toplumsal gerçekliği de göz önüne alarak çözüm önerileri sunmak.

c) Çocuk ve gençlerin sosyal ilişkilerini araştırarak çevre, gelenekler, aile, inanç, eğitim gibi sosyal kurumlar ve diğer sosyal olaylara yaklaşımlarına yönelik bilimsel bilgiler toplamak ve bu bilgilerin sosyal sorunların çözümü ile ilgili personele ve kuruluşlara ulaştırılmasında görev almak.

ç) Genel Müdürlüğün hizmetlerine ihtiyaç duyan grupların sosyo-ekonomik ve kültürel özelliklerine ilişkin araştırmalar yapmak ve bilimsel çözüm önerileri geliştirmek.

d) Genel Müdürlük tarafından ya da diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde gerçekleştirilen sosyal hizmet alanıyla ilgili araştırma, proje ve etkinlik çalışmalarında görev almak, istatistikî verileri toplamak ve sonuçlar hakkında önerilerde bulunmak.

e) Çocuk ve gençlerle ilgili sosyal, ekonomik, kültürel, demografik, yatay ve dikey hareketlilik gibi değişkenleri irdelemek; bunlar arasında bağlantılar kurmak ve ortaya çıkan sonuçlara göre verilecek hizmetlerle ilgili çalışma planları yapmak, proje geliştirmek.

f) Toplumun Genel Müdürlükten beklentilerini tespit etme yönünde çalışmalarda bulunmak.

g) Çocukların psiko - sosyal gelişimlerine uygun serbest zaman, sosyal, kültürel, sportif ve sanatsal etkinliklere katılımlarını sağlayacak yöntemlerin geliştirilmesinde görev almak.

ğ) Hizmetin temel özellikleriyle ilgili işleyiş, uygulama ve mevzuat konularında hizmet içi eğitimlerde görev almak.

h) Diğer kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan alanı ile ilgili araştırma rapor vb. incelemek ve mesleki görüş bildirmek ve ortak çalışmalara katılmak.

ı) Mevzuat çalışmalarında görev almak.

i) Birimi ve mesleği ile ilgili yazışmaları düzenlemek.

j) İç denetim, kalite yönetim sistemi ve genel teftiş rapor sonuçlarına uygun olarak düzeltici ve önleyici faaliyetleri yerine getirmek.

k) Korunma altına alınan/bakım tedbiri kararı verilen çocukların ve ailelerinin sürekli izlenerek, korunmayı gerektiren koşulların devam edip etmediğinin belirlenmesi ile ilgili çalışmaları yürütmek, çocuğun aileye döndürülmesine ilişkin gerekli çalışmaları yapmak.

l) Koruyucu önleyici hizmetlerin geliştirilmesinde görev almak.

m) Çalışma alanı ile ilgili amaca yönelik aylık, yıllık raporları hazırlamak ve amirine sunmak.

n) Çocukların her bakımdan sağlıklı bireyler olarak yetişmelerinin sağlanması amacıyla verilen hizmetlere yönelik olarak çocukların psiko-sosyal gelişimlerinin izlenmesi ve sorunlarının çözümüne yönelik mesleki rehberlik yapmak.

o) Amirlerince verilen benzeri görevleri yapmak.

NOT:Yönergenin diğer meslek elemanlarıyla ilgili görev tanımlarına bakıldığında Sosyologlarla benzer görevler yaptıkları görülecektir.Kısacası, ARTIK FARK KALMADI...Diğer mevzuatları bekliyoruz.

THS'NİN SONUÇLARI 2:

____________________

22 Aralık 2011 PERŞEMBE

Resmî Gazete Sayı : 28150

YÖNETMELİK

Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK UZMANLIĞI YÖNETMELİĞİ

________________________

Başvuru şartları

MADDE 7 – (1) Uzman yardımcılığı yarışma sınavına katılabilmek için,

a) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinde belirtilen genel şartlara sahip olmak,

b) Bakanlığın ihtiyaçları doğrultusunda ilan edilecek kontenjan çerçevesinde; en az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat, işletme, mimarlık ve mühendislik fakülteleri ile şehir ve bölge plâncılığı, biyoloji, botanik, zooloji, kimya, SOSYOLOJİ bölümünden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabûl edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının birinden mezun olmak,

15 Aralık 2011 Perşembe

DPB'NİN ADALET BAKANLIĞI'NA BİR DERECE VE YENİ DÜZENLEMEYE KADAR (d) DEN ÖDEME YAPILMASI GEREKTİĞİ YAZISI

T.C.
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
12/12/2011

Konu: Görüş Talebi


İlgi: 21/10/2011 tarihli ve B.03.0.CTE.0.00.01-647/4362/131829 sayılı yazı

Bakanlığınızda kütüphaneci ve sosyolog kadrosunda görev yapan personele uygulanacak mali haklar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 36/A-4 bendi gereğince bir derece verilip verilmeyeceği hususlarında görüş talep ettiğiniz ilgide kayıtlı yazınız incelenmiştir.

657 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi uyarınca ödenmekte olan ek göstergeler anılan Kanunun eki I ve II sayılı cetvellerinde hizmet sınıfı ve kadro unvanı esas alınarak düzenlenmiş olup kadroları teknik hizmetler sınıfında bulunan kütüphaneci ve sosyolog kadrosunda görev yapan personele I sayılı cetvelin Teknik Hizmetler Sınıfının (c ) bendinde yer alan ek gösterge rakamlarının esas alınması gerekmektedir.

Bilindiği üzere, 2547 sayılı Yükseköğrenim Kanununun 43 üncü maddesinin (b) bendinde; "Aynı meslek bilim dallarında, eğitim-öğretim yapan üniversitelerde, eğitim-öğretim, metod, kapsam, öğretim süresi ve yıl içindeki değerlendirme esasları bakımından eşdeğer olması ve öğrenimden sonra kazanılan unvanların aynı ve elde edilen hakların eşdeğer sayılması hususu Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine; öğretmen yetiştiren birimler için belirtilen esasların tespiti Milli Eğitim Bakanlığı ile de işbirliği yapılarak, Yükseköğretim   Kurulunca   düzenlenir."   hükmü      uyarınca   Yükseköğretim   Kurulu Başkanlığının 05/03/2010 tarih ve 7996 sayılı kararı ile 24.06.1997 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul toplantısında; Edebiyat (DTCF dahil) Fen-Edebiyat Fakültelerini Antropoloji, Sümeroloji, Etnoloji, Hititoloji Anabilim Dalı ile Klasik Filoloji (Latin Dili ve Edebiyatı, Yunan Dili ve Edebiyatı, programlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36/II Maddesinde Teknik Hizmetler sınıfında yer almasının uygun görüldüğü ile 23/09/2008 tarih ve 27006 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2008/14094 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Üniversitelerin Arkeoloji ve Sanat Tarihi, Sanat Tarihi, Arkeoloji,Antropoloji, Etnoloji, Hititoloji, Sümeroloji ve Klasik Filoloji (Latin Dili ve Edebiyatı, Yunan Dili ve Edebiyatı) bölüm ve/veya Anabilim dallarından mezun olanların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesinin Ortak Hükümleri Bölümü'nün (A/4) numaralı bendi kapsamına alındığı dikkate alınarak, adı geçen, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu, sosyolog unvanlarının da bu kapsamda değerlendirilmesinin uygun olduğuna karar verilmiştir.

Konuya ilişkin olarak, 27/09/2010 tarih ve 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog unvanlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınmasına karar verilmiş, söz konusu unvanlar 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin yirmi birinci fıkrasına göre de 04/07/2011 tarihi itibariyle Teknik Hizmetler Sınıfına nakledilmişlerdir.

Ayrıca, 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin teknik hizmetler sınıfı bölümünde söz konusu sınıfı teşkil eden unvanlar sayma yoluyla ifadelendirilmiş, 36/A-4 üncü maddesinde ise teknik hizmetler sınıfında görev almak koşuluyla hangi unvan ve okul mezunlarına öğrenimlerine göre tespit edilen "giriş derece ve kademelerine bir derece verileceği belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 05/01/2011 tarihli ve 27806 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2011/1241 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 3 üncü maddesi ile ; 17/4/2006 tarihli ve 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Karar" ve eki cetvellerin 2011 yılında da uygulanmaya devam edilmesi kararlaştırılmış; 05/05/2006 tarihli ve 26159 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 17/04/2006 tarihli ve 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Karan ile yürürlüğe konulan "Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Karar"ın Tereddütlerin giderilmesi ile emsal kadro ve unvan tespiti başlıklı 13 üncü maddesinin (a ) bendinde " Bu Karar ve eki cetvellerin uygulanmasından doğacak her türlü sorunu çözüme bağlamaya Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine, Maliye Bakanlığı yetkilidir." ifadesine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde genel idare hizmetleri sınıfından teknik hizmetler sınıfına atanan kütüphaneci ve sosyolog kadrosunda görevli personele; 657 sayılı Kanunun 36/A-4 hükmünün uygulanması, Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Kararda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar I sayılı cetvelin (B) Teknik Hizmetler Bölümünün 4 üncü sırasında yer alan zamlar ile II sayılı cetvelin (E) Teknik Hizmetler Bölümünün 1 inci sırasının (d) bendinde yer alan tazminatın ödenmesi uygun görülmekte olup zam ve tazminatlara ilişkin olarak ayrıca Maliye Bakanlığından görüş alınması gerekmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.


  


sosyolojistik@gmail.com

14 Aralık 2011 Çarşamba

Toplu Müracaat ve Şikayet Yasağına İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı    : 2008/111
Karar Sayısı : 2010/22
Karar Günü : 28.1.2010

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Bursa 1. İdare Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin “Toplu müracaat veya şikâyet etmek” biçimindeki (h) alt bendinin, Anayasa’nın 2., 13. ve 74. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- OLAY

Davacının, arkadaşlarıyla toplu şikâyet dilekçesi vermesi üzerine hakkında öngörülen aylıktan kesme cezasının iptali için açtığı davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Bursa İli, Gemlik İlçesi Mesleki Eğitim Merkezinde Motor Öğretmeni olarak görev yapan davacının, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne hitaben yazılan iki ayrı şikâyet dilekçesini aynı kurumda görevli üç öğretmenle birlikte topluca imzaladığından bahisle 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada uygulanacak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 125/C-h maddesi Anayasaya uygunluk yönünden incelenerek gereği görüşüldü:

Dava konusu uyuşmazlıkta uygulanacak olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/C-h bendinde; “Toplu müracaat veya şikayette bulunmak” aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve hallerden biri olarak gösterilmiştir.

T.C. Anayasasının 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu, 13. maddesinde; temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.

Öte yandan, “Dilekçe Hakkı” Anayasanın 74. maddesinde temel haklar arasında sayılmış ve vatandaşlar ile karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancıların, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahip oldukları, bu hakkın kullanılma biçiminin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
657 sayılı Kanunun anılan maddesi bu ilkeler açısından değerlendirildiğinde;

1- Anayasanın 2. maddesi yönünden; hukuk devleti, temel hak ve hürriyetlere saygılı ve bu hakları koruyucu, işlem ve eyleminde adaleti, özgürlüğü ve hakkaniyeti gözeten devlettir. Hukuk devletinde kanunlar ve kurallar insan içindir. İnsanların temel hak ve özgürlüklerini sınırlayan düzenlemeler mutlaka toplumun ve bireylerin yararına uygun olarak belli bir amaca hizmet etmeli ve dayanmalıdır.

Bu bağlamda 657 sayılı Yasa’nın 125/C-h maddesi, söz konusu düzenlemeyle elde edilmek istenilen amacın, kamu düzeninin bozulmasının ve kamu görevlilerinin birlikte hareket ederek gruplaşmalarının önüne geçmek olduğu düşünülebilir. Ancak, olayımızda olduğu gibi birkaç memurun aynı dilekçe ile yaptığı şikayetin toplum düzenini nasıl veya ne yönde bozacağı meçhuldür. Bu durumda devlet memurlarının toplu müracaat veya şikayette bulunamayacakları yolundaki madde hükmü demokratik hukuk devletiyle bağdaşmamaktadır.

2- Anayasanın 13. maddesi yönünden; Anayasanın 13. maddesinde; temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın ancak kanunla sınırlanabileceği belirtilmiştir. Buna göre sınırlamanın, Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olması, sözüne, ruhuna ve demokratik toplum düzenine aykırı düşmemesi gerekmektedir.
Anayasanın temel hak ve ödevlerin sayıldığı bazı maddelerinde bir temel hakkın ne şekilde ve hangi durumlarda sınırlanabileceği yönünde çeşitli hükümler bulunmaktadır. Bu maddelerden genel olarak; milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılabileceği anlaşılmaktadır.

Anayasanın dilekçe hakkını düzenleyen 74. maddesinde ise bu hakkın ne şekilde sınırlandırılabileceği belirtilmemiş, sadece kullanılış biçiminin kanunla düzenleneceği öngörülmüştür.

3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun’da ise birden fazla kişinin aynı dilekçe ile başvuruda bulunamayacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
657 sayılı Yasa’nın 125/C-h maddesinin, hakkın özüne dokunmadığı, kullanılış biçimine ilişkin olduğu, sadece devlet memurlarını ilgilendirdiği, kamu düzeninin ve güvenliğinin bozulmasını önlemeyi amaçladığı düşünülebilir. Ancak temel hak ve özgürlüklerin genişlediği, toplu gösteri ve yürüyüşlerin yapılabildiği, devlet memurlarının sendikalara üye olabildiği ve sendikal faaliyetlere katılabildiği günümüz koşullarında bu maddenin, söz konusu amaçlara uygun bir etkisinin bulunduğunu kabul etmek olanaksızdır.

Diğer taraftan bu madde, hedeflenen gayeyi gerçekleştirmekten uzak olduğu gibi memurun, hakkaniyete ve adalete aykırı bir biçimde cezalandırılmasını da mümkün kılmaktadır. Zira, toplu şikayetin varlığından söz edebilmek için dilekçeyi en az kaç kişinin imzalaması gerektiği Kanunda gösterilmemiş ve böylece suçun tanımında belirsizlik yaratılmıştır. Ayrıca, çalıştığı kurumun herhangi bir ihtiyacının giderilmesini isteyen üç memurun, aynı içerikli dilekçeyi ayrı ayrı imzalayıp vermeleri suç oluşturmayacak, tek dilekçeyi birlikte imzalamaları suç olacaktır. Bu da söz konusu madde hükmünün ilgili bendinin Anayasanın 13. madde hükmüne aykırı olması gibi uygulamada da adalet anlayışı ile bağdaşmayacak sonuçlar doğurabilecektir.

Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle 657 sayılı Yasa’nın 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin “toplu müracaat ve şikayet etmek” biçimindeki (h) alt bendinin Anayasa’nın 2. ve 13. maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle re’sen Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, dosyada bulunan dava ve savunma dilekçeleri ile eklerinin onaylı örneklerinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine, anılan Mahkemece bir karar verilinceye kadar veya dosyanın anılan Mahkemeye gidişinden itibaren beş aylık sürenin dolmasına kadar davanın bekletilmesine 07/10/2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

III- YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve halleri düzenleyen 125. maddesinin itiraz konusu (h) alt bendini de içeren (C) bendi şöyledir:
“C- Aylıktan kesme: Memurun, brüt aylığından 1/30 - 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır.

Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak,

b) Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek,

c) Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak,

d) Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak,

e) Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek,

f) Görev yeri sınırları içerisinde her hangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak,

g) İkamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terketmek,

h) Toplu müracaat veya şikâyet etmek,

ı) Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

j) Yasaklanmış her türlü yayını görev mahallinde bulundurmak.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Başvuru kararında Anayasa’nın 2., 13.  ve 74. maddelerine dayanılmıştır.

IV- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra Ayla PERKTAŞ’ın katılımlarıyla 18.12.2008 günü yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, oybirliğiyle karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Başvuru kararında itiraz konusu kuralın, kamu düzeninin bozulmasının ve kamu görevlilerinin birlikte hareket ederek gruplaşmalarının önüne geçmek amacıyla getirildiği  düşünülebilirse de, temel hak ve özgürlüklerin genişlediği, toplu gösteri ve yürüyüşlerin yapılabildiği, Devlet memurlarının sendikalara üye olabildiği ve sendikal faaliyetlere katılabildiği günümüz koşullarında amaca uygun bir etkisinin kalmadığı, Anayasa’nın dilekçe hakkını düzenleyen 74. maddesinde bu hakkın sınırının  belirtilmeyip sadece kullanılış biçiminin kanunla düzenleneceğinin öngörüldüğü, olayda olduğu gibi birkaç memurun aynı dilekçe ile yaptığı şikâyetin toplum düzenini nasıl veya ne yönde bozacağının meçhul olduğu, zira, toplu şikâyetin varlığından söz edebilmek için dilekçeyi en az kaç kişinin imzalaması gerektiğinin Yasa’da gösterilmediği ve böylece suçun tanımında belirsizlik yaratıldığı, aynı içerikli dilekçenin ayrı ayrı imzalanıp verilmesi  suç oluşturmazken, tek dilekçenin birlikte imzalanmasının suç olarak kabul edilip memurun, hakkaniyete ve adalete aykırı bir biçimde cezalandırılmasının demokratik hukuk devletiyle bağdaşmaması nedeniyle Anayasa’nın 2., 13.  ve 74. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

İtiraz konusu kuralda, memurların toplu müracaat veya şikâyette bulunmaları, aylıktan kesme cezası uygulanacak eylemler arasında sayılmıştır. 

Anayasa’nın 74. maddesinde “Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir.” denilmektedir.

Yönetime karşı dilekçe ve şikâyetlerin bireysel veya toplu olarak bildirilmesinin, demokratik bir toplumda bazı sorunların çözümü için etkili bir yol olduğu, bu nedenle dilekçe hakkının, bir siyasal hak olarak tanınıp Anayasal güvenceye kavuşturulduğu kuşkusuzdur.  Anayasa’nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması, Anayasa’nın ilgili maddelerinde özel sınırlandırma nedeni bulunmasına bağlı tutulmuştur. Anayasa’nın 74. maddesinde ise bu hakkın kullanılması bakımından bir ayırım yapılmayarak yabancılarla ilgili özel düzenleme saklı kalmak koşuluyla vatandaşlar için farklı kurallara yer verilmemiştir. Buna göre kamu görevlileri de dahil, herkes bu hakkı kullanabilecektir.

Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural ile memurların toplu müracaat  veya şikâyette bulunmalarının disiplin cezası yaptırımına bağlanması Anayasa’nın 2., 13. ve 74. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Haşim KILIÇ bu görüşe katılmamıştır.

VI- SONUÇ

14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 12.5.1982 günlü, 2670 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 125. maddesinin birinci fıkrasının (C)  bendinin “Toplu müracaat veya şikâyet etmek,” biçimindeki (h) alt bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,  Haşim KILIÇ’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 28.1.2010 gününde karar verildi.    

Başkan
Haşim KILIÇ

Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT

Üye
Sacit ADALI
 
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU

Üye
Ahmet AKYALÇIN

Üye
Mehmet ERTEN
 
Üye
Mustafa YILDIRIM

Üye
A. Necmi ÖZLER

Üye
Şevket APALAK
 
Üye
Serruh KALELİ

Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
   
KARŞIOY GEREKÇESİ

14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin “Toplu müracaat veya şikâyet etmek” biçimindeki (h) alt bendi Anayasa’nın 2., 13. ve 74. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Ülkemizde dilekçe hakkının pozitif hukukumuza girişi 1876 Anayasası ile gerçekleşmiş ve bu Anayasa’da vatandaşların tek başlarına veya topluca dilekçe verme haklarının bulunduğu Anayasa’nın 14. maddesinde belirtilmiştir.

1924 Anayasası’nda da 1876 Anayasası’na benzer şekilde 82. maddede, Türklerin, gerek şahıslarına gerekse kamuya ilişkin olarak kavanin (yasalar) ve nizamata (kurallar) aykırı gördükleri konularda yetkili mercilere ve TBMM’ne tek başlarına veya toplu olarak ihbar ve şikâyette bulunabilecekleri belirtilmiş, bu başvuruların sonucunun dilekçiye yazılı olarak bildirilme zorunluluğu getirilmiştir.

1982 Anayasası Taslağında dilekçe hakkı ile ilgili 82. madde 1961 Anayasası’nda olduğu şekilde yukarıda belirtilen üçüncü fıkradaki “Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir” ilâvesiyle aynen Danışma Meclisinde kabul edilmesine karşın Milli Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu tarafından redaksiyona tâbi tutularak 74. madde olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu kez Danışma Meclisince kabul edilen metinde yer alan “…,tek başlarına veya topluca,…” ibaresi çıkartılmıştır. Milli Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu’nun görüşmeleri sırasında; “vatandaşlar dilekçe ile başvurma hakkına sahiptir ve bu hakkın kullanılma biçimi de kanunla düzenlenir” dedikten sonra başvuru tek mi olur yoksa toplu mu olur şeklindeki ibarenin gerekli olmadığı belirtilmiştir.

Devlet memurlarının hizmet şartlarını, niteliklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, ödev, hak, yüküm ve sorumluluklarını, aylıklarını ve ödeneklerini ve diğer özlük işlerini düzenleyen Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesi “disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller”le ilgili kurallar içermektedir. Madde Anayasa’nın 74. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir” hükmünün gereğinin yerine getirmek üzere kaleme alınmıştır. Maddenin gerekçesinde; son on yıllık uygulamada disiplin kurullarının iyi işletilmediği ve suçla ceza arasında bulunması gereken adalet prensibinin gerçekleştirilemediği, toplumdaki huzursuzlukların çoğunun disiplinsizlikten ileri geldiği, 125. maddenin eski tecrübelerin ve karşılaşılan güçlüklerin ışığı altında yeniden düzenlenmesi gerektiği ifade edilmektedir.

Anayasa’nın 13. maddesinde temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği belirtilmiştir. Bu durumda özel maddesinde bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olan temel hak ve özgürlükler yönünden konuya salt pozitivist açıdan yaklaşıldığında, anayasa koyucunun, özel maddesinde sınırlama nedeni öngörmediği temel haklar ve özgürlükleri sınırlayamayacağını kabul etmek gerekecektir. Ancak günümüzde doğal hukuka dayalı sınırsız bir özgürlük anlayışı terkedilmiştir. Çağdaş gelişmelere uygun olarak, Anayasamızda da sınırsız ve içeriksiz özgürlük anlayışından uzaklaşılarak bir yandan siyasi iktidarı sınırlandıran bir yandan da toplumsal içeriğe ve konuma sahip olan pozitif bir özgürlük anlayışı benimsenmiştir. İlgili maddelerinde hak ve özgürlüklere hiçbir sınırlama getirilmemiş olsa bile, bunların niteliklerinden ve eşyanın tabiatından kaynaklanan doğal sınırlarının bünyelerinde mündemiç bulunduğu kuşkusuzdur.

Hukuk devletinde yasa koyucunun kazanılmış hakları ihlal etmemek koşuluyla geleceğe yönelik olarak statü hukukunda değişiklik yapmasına ya da yeni kurallar koymasına, kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin koşulları belirlemesine engel bulunmamaktadır.
Memurlar da vatandaş olmaları nedeniyle dilekçe hakkını kullanabileceklerdir. Ancak memur sıfatını taşıyan bu vatandaşların içinde bulundukları statü gereğince dilekçe haklarını kullanmalarının sınırlamalara tabi tutulabileceği de gözardı edilmemelidir. İtiraz konusu düzenlemenin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir.

İtiraz konusu Yasa hükmü ile memurların toplu müracaat veya şikâyette bulunmaları “memuriyete uygun olmayan bir davranış” niteliğinde görülmüş ve aylıktan kesme cezasını gerektiren bir eylem olarak belirlenmiştir. Böylece 1982 Anayasası’ndan daha önceki dönemlerde yasak olmayan hatta anayasal bir hak olarak belirtilen toplu dilekçe verme veya şikâyet etme hakkı memurlar açısından bu yasal düzenlemeyle disiplin cezasını gerektiren bir eylem haline dönüşmüştür.

İtiraz konusu kuralda düzenlenen “toplu müracaat ve şikayet”le ilgili Anayasalarımızda yer verilen düzenlemeler tarihsel yorum yöntemiyle değerlendirildiğinde anayasa koyucunun dilekçe hakkının düzenlendiği maddeden “toplu müracaat ve şikayet hakkı”nı bilinçli olarak çıkarttığı görülmektedir. Bu durumda anayasa koyucunun amacına göre yapılan yorumda itiraz konusu hükmün Anayasa’ya aykırı olmadığı sonucuna varılmaktadır.

Bu nedenlerle kuralın Anayasa’nın 2., 13. ve 74. maddelerine aykırı yönünün bulunmadığı ve iptal isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmadım.

13 Aralık 2011 Salı

36/A-4 KARARI UYARINCA DPB'NİN 04/07/2011 TARİHİNDE THS KADRO ATAMALARI GERÇEKLEŞTİRİLEN UNVANLARA BİR DERECE VERİLMESİ GEREKTİĞİNE İLİŞKİN YAZISI




T.C.
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI


01/12/2011
Konu : Görüş talebi
Sayı : B.13.1.DPB.0.12.00.647.02/ 18002




GİRESUN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE


İlgi: 18/08/2011 tarihli ve B.30.2.GRE.0.71.00.02/903.07.02/2497-4027 sayılı yazı.




04/07/2011 tarihli ve 27984 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesi ile kütüphaneci unvanlı kadroda görev yapan personelin Genel İdari Hizmetler Sınıfından Teknik Hizmetler Sınıfına atandığından ve anılan unvanın 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 36 ncı maddesinin (A) bendinin 4 üncü alt bendinde yer alan unvanlar arasında sayılmadığından bahisle, kütüphaneci unvanlı kadroda görev yapan personelin anılan madde gereğince ilave bir derece yükselmesinin yapılıp yapılamayacağı hususunda görüş talep eden ilgi yazı incelenmiştir.

657 sayılı Kanunun 36 maddesinin "II - Teknik Hizmetler Sınıfı" başlıklı bölümünde "Bu Kanunun kapsamına giren kurumlarda meslekleriyle ilgili görevleri fiilen ifa eden ve meri hükümlere göre yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar, jeolog, hidrojeolog, hidrolog, jeofizikçi, fizikçi, kimyager, matematikçi, istatikçi, yöneylemci (Hareket araştırmacısı), matematiksel iktisatçı, ekonomici ve benzeri ile teknik öğretmen okullarından mezun olup da, öğretmenlik mesleği dışında teknik hizmetlerde çalışanlar, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi veya bölümlerinden mezun şehir plancısı, yüksek şehir plancısı, yüksek Bölge Plancısı, 3437 ve 9/5/1969 tarih 1177 sayılı Kanunlara göre tütün eksperi yetiştirilenler ile müskirat ve çay eksperleri, fen memuru, yüksek tekniker, tekniker teknisyen ve emsali teknik unvanlara sahip olup, en az orta derecede mesleki tahsil görmüş bulunanlar, Teknik Hizmetler sınıfını teşkil eder." hükmü bulunmaktadır.

Mezkur hükümden de anlaşılacağı üzere teknik hizmetler sınıfında yer alabilmek için "en az orta derecede mesleki tahsil görmüş" olmak gerekmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" bölümünün (G) fıkrasında "Bu maddede sayılan sınıfların ve fıkraların kapsamının tayininde, benzeri veya eşdeğer öğrenim veya hizmetler; ilgili Bakanlık veya kuruluşun teklifi üzerine alakalı öğretim kurumu ile Milli Eğitim Bakanlığının muadelet tevsiki ve Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığının mütalaası alınarak Bakanlar Kurulunca tespit olunur." hükmü yer almaktadır.

10/12/2010 tarihli ve 27781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 27/9/2010 tarihli ve 2010/1092 Bakanlar Kurulu Kararı ile Kütüphaneci unvanı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınmıştır.

27/06/2011 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 04/07/2011 tarihli (Mükerrer) Resmî Gazete'de yayımlanan 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan "(21) 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin kurumlara ait bölümlerinde yer alan Folklor Araştırmacısı, Müze Araştırmacısı, Kütüphaneci, Arşivci, Kitap Patologu ve Sosyolog unvanlı kadroların sınıfı Teknik Hizmetler Sınıfı olarak değiştirilmiştir."hükmü uyarınca diğer hizmet sınıfındaki Kütüphaneci kadroları başka bir işleme gerek kalmaksızın 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname eki kadro cetvellerinde hizmet sınıfları Teknik Hizmetler Sınıfı olarak değiştirilmiştir.

Diğer taraftan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36/A-4 maddesinde "Teknik hizmetler sınıfında görev almak şartiyle jeolog, jeofizikçi, hidrojeolog, hidrolog,kimyager, fizikçi, matematikçi, istatikçi, yöneylemci (harekat araştırmacısı), matematiksel iktisatçı (Ekonometrici), Erkek Teknik Öğretmen Okulu mezunları, fen memurları, teknikerler ve yüksek teknikerler, tütün ve müskirat eksperleri, tarım alet ve makineleri Uzmanlık Yüksek Okulu mezunları ile benzeri fen bilimleri ve teknik bilimler Hsansiyerleri, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi veya bölümlerinden mezun olan şehir plancısı, yüksek şehir plancısı, yüksek bölge plancısı. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Teknoloji Bölümü îş ve Teknik Anabilim Dalı mezunları, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulu mezunları üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerinin prehistorya, protohistorya ve önasya arkeolojisi, klasik arkeoloji anabilim dallarından mezun olanlar öğrenimlerine göre tespit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece,... eklemek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınırlar." hükmü yer almaktadır.


Anılan hüküm uyarınca "benzeri fen bilimleri ve teknik bilimler hsansiyerleri,"nin giriş derece kademelerine teknik Hizmetler sınıfında görev almak şartı ile bir derece ilave edilmesi gerekmektedir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda yükseköğretim kademeleri "tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinde "r) Ön Lisans: Ortaöğretim yeterliliklerine dayalı, en az iki yıllık bir programı kapsayan nitelikli insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan veya lisans öğretiminin ilk kademesini teşkil eden bir yükseköğretimdir.

s) Lisans: Ortaöğretime dayalı, en az sekiz yan yıllık bir programı kapsayan bir yüksekö ğretimdir.

t) Lisans Üstü: Yüksek lisans, doktora, tıpta uzmanlık ve sanatta yeterlik eğitimini kapsar ve aşağıdaki kademelere ayrılır."belirtilmiştir.

lise üzerine 8 yarı yıllık eğitim görmek suretiyle kütüphaneci unvanı elde edilmektedir.

Ayrıca, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun "Lisans düzeyinde öğretim" başlıklı 43 üncü maddesinin (b) bendinde "Aynı meslek ve bilim dallarında, eğitim - öğretim yapan üniversitelerde, eğitim - öğretim, metod, kapsam, öğretim süresi ve yıl içindeki değerlendirme esasları bakımından eşdeğer olması ve öğrenimden sonra kazanılan unvanların aynı ve elde edilen hakların eşdeğer sayılması hususu Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine; öğretmen yetiştiren birimler için belirtilen esasların tespiti Milli Eğitim Bakanlığı ile de işbirliği yapılarak, Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir."hükmü bulunmaktadır.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 05/03/2010 tarihli ve B.30.0.EÖB.0.00.00.01-1133/7996 sayılı yazılarında kütüphaneci, kitap pataloğu, arşivci ve sosyolog unvanlarının 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin (A) bendinin 4 üncü fıkrası kapsamında değerlendirilmesinin uygun olduğuna karar verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hükümler ve açıklamalar uyarınca; 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerinde hizmet sınıfı Teknik Hizmetler Sınıfı olarak değiştirilen kütüphaneci unvanlı devlet memurlarının giriş derece ve kademesine bir derece ilave edilmesi gerekmektedir.

Şaban Talaş
Başkan a.
Devlet Personel Başkan Yardımcısı

11 Aralık 2011 Pazar

YÖK Başkanlığına Sosyolog Prof. Dr. Yusuf Ziya ÖZCAN Yerine İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gökhan ÇETİNSAYA Atandı


11 Aralık 2011 PAZAR
Resmî Gazete
Sayı : 28139
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÜYELİĞİNE SEÇME KARARI
             Cumhurbaşkanlığından:
             Karar Sayısı : 2011/65
             Yükseköğretim Kurulu Üyesi ve Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya ÖZCAN’ın görev süresi 11/12/2011 tarihinde sona ereceğinden, boşalacak olan Yükseköğretim Kurulu Üyeliğine, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 6 ncı maddesinin (b) fıkrası uyarınca, İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gökhan ÇETİNSAYA seçilmiştir.
10/12/2011
                                                                                                                                                     Abdullah GÜL
                                                                                                                                                CUMHURBAŞKANI




11 Aralık 2011 PAZAR
Resmî Gazete
Sayı : 28139
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞINA SEÇME KARARI
             Cumhurbaşkanlığından:
             Karar Sayısı : 2011/66
             Yükseköğretim Kurulu Üyesi ve Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya ÖZCAN’ın görev süresi 11/12/2011 tarihinde sona ereceğinden, boşalacak olan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 6 ncı maddesinin (c) fıkrası uyarınca, Yükseköğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gökhan ÇETİNSAYA seçilmiştir.
10/12/2011
                                                                                                                                                     Abdullah GÜL
                                                                                                                                                CUMHURBAŞKANI