24 Nisan 2010 Cumartesi

SOSYOLOGLAR İÇİN THS'NİN ÖNEMİ, marlenamed, Aralık 2009

kaynak: http://forum.memurlar.net/konu/559502/?page=310

Kamudaki istihdam durumlarının tarihsel geçmişine göz attığımızda şunu söyleyebiliriz ki; sosyologlar, belirli bir döneme kadar (1980’li yıllar) bu alanda ciddi bir etkinlik göstermişler, bu anlamda işlevsel bir meslek grubu olarak değerlendirilmişler ve dolayısıyla kamu sektöründe etkin bir meslek grubu olarak uzun süre yer almayı başarmışlardır. Ancak ilerleyen dönemlerde sosyologlar kamudaki etkinliklerini büyük ölçüde yitirdiler. Çünkü bu kadrolar, yani sosyologluk mesleği ve sosyologlar, diğerlerinin gözünde işlevini yitirmiş birer meslek grubu ve mesleki aktörler olarak değerlendirilmeye başlanmış ve bu tarihten sonra sosyologların kamudaki etkinliği neredeyse bitme noktasına gelmiştir. Belirtilen dönemde (1980’lere kadar) sosyologlar, kamuda etkin bir biçimde yer alırken sonraki yıllarda hizmet sınıfının değişmesinin de etkisiyle sıradan memurlar olarak görülmeye başlandılar. Buna paralel olarak da sosyologların kamudaki istihdam oranı hızla azalmaya başladı.

Daha sonraki yıllarda ise sosyal bilimlerin hızla bölünmesinin de etkisiyle kendi alanı dışındaki meslek grupları içinde yer alma ve ”istihdam” savaşı içine girdiler. Bir dönemde sosyologlar, sınıf öğretmenliği, felsefe grubu öğretmenliği, rehberlik ve psikolojik danışmanlık ve sosyal çalışmacı gibi branşlarda kendilerine bir yer edinmeye çalıştılar. Oysa sosyologların görev alanına doğrudan giren birçok branş çeşitli unvanlar tarafından çoktan paylaşılmıştı. Yani, esasen sosyologların yapması gereken birçok iş, diğer sosyal unvanlar arasında bölünmüştü. Bu yüzden de sosyolog unvanı düz memur sınıfına mahkum edildi. Görüldüğü üzere sosyologların 1980’den sonra kendi meslekleri için çabaları çok cılız kaldı, bugün gelinen noktada ise zihinlerimizde mesleğimizi unutturma çabaları ne yazık ki halen devam etmekle birlikte bu olumsuz hava etkisini yitirmemiştir.

Sosyologlar artık kimliklerinin ve mesleklerinin farkına vararak mesleki onurları için mücadele etmeye başlamışlardır. Bu mücadele sosyolog istihdamı ile başladı; sosyologların mali ve sosyal haklarının iyileştirilmesi, hizmet sınıfı konuları ile ilerledi. Kamuda sosyolog kadroları az da olsa açılmaya başladı, sosyologlara önce Adalet Bakanlığı’nda ardından SHÇEK’te ve en son olarak da Sağlık Bakanlığı’nda istihdam alanı yaratıldı. Adalet Bakanlığındaki kadroların Maliye Bakanlığı’nın onayından geçmesine rağmen; sosyologların mevcut hizmet sınıfından kaynaklı mesleki bir tanımının olmaması nedeniyle kadrolar boş bırakıldı. Sağlık Bakanlığı da kadro ihdas etmiş (açmış) olmasına rağmen Adalet Bakanlığı’nda yaşanan olumsuz sürecin Sağlık Bakanlığı’nda da yaşanması kaygısı duyulmaktadır. Gerek kadroların boş kalmaması ve “atamaların bir an önce yapılması” gerekse diğer meslek gruplarıyla (sosyal çalışmacı, psikolog, öğretmen vb.) kadroların doldurulmaması "bu meslek gruplarının sosyolog kadrolarını işgal etmemesi" için hizmet sınıfına yönelik mücadelemiz büyük önem arz etmektedir.

Hiç yorum yok: