27 Mart 2010 Cumartesi

Adalet Bakanlığının (CTEGM) Yazısı ve Çağrışımları


Sosyologların Teknik Hizmetler Sınıfına (THS) geçebilmeleri için 2547 sayılı Kanunun 43/b maddesi uyarınca Yükseköğretim Kurulu 05/03/2010 tarihinde karar yazısını ilgili birimlere göndermiştir. Bu sürecin tamamlanmasına esas teşkil etmek üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 'Tesis Edilen Sınıflar" başlıklı 36 ncı maddesinin (G) bendinde "... Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığının mütalaası alınarak Bakanlar Kurulunca tespit olunur." hükmü gereğince bünyesinde "sosyolog" çalıştıran/bulunduran kurumların (SHÇEK/CTEGM)  MB ve DPB'den mütalaa istemeleri gerekiyordu.

"Hatırı sayılır" sosyologu bünyesinde bulundurmasına rağmen SHÇEK bu konuda eskilerin tabiriyle "irabdan mahalli olmadan" durumu hiç üzerine almadı ve tabii gereğini yapmadı; umarım orada çalışan sosyologlar keserin, sapın ve hesabın döndüğü zamanlarda gereğini yaparlar.!

"Sosyolog" unvan kadrolarıyla ilk ve en çok sayıyla personeli çalıştıran Adalet Bakanlığı (CTEGM) 24/03/2010 tarihinde Maliye Bakanlığı (MB) ve Devlet Personel Başkanlığına (DPB) Genel Müdür imzasıyla yazıları yazdı. (ek 1-2) Bu yazılar; ulaşılmak istenen hedef adına zincirin halkalarından birini oluşturmasının ötesinde anlamlar ifade etmekteydi. Bir nevi sosyologlara verilen önem/değer, sorunları(nı) çözme iradesi ve aynı zamanda sosyologların kendilerine "ayna" tutma özelliği taşımaktadır. sosyolog eylem planı formunda bu yazılara çeşitli tepkiler verildi.

sn. ds.sosyolog 25 Mart 2010 / 16:39 mesajında:

"19 gün bekleyerek yazılan yazı bu..



kendi personelinin sorununu dile getirmekten âciz, sosyologların niçin teknik hizmetler sınıfına alınması gerektiğini doğru-düzgün temellendirmekten uzak bir anlayışla "özensiz" "savruk" ve "kerhen" yazılmış bir yazı.. gerçekte sorunu çözme iradesinin olmadığı nasıl da belli..


zoraki de olsa bu yazı işe yarayacak sondan önceki bir-kaç adımın atılmasını sağlayacaktır.."




sn. savior 25 Mart 2010 / 17:16 mesajında:


" 'Bir gün bir bakanımız İsviçre'ye ziyarete gitmiş. Gezerken bir bakmış denizcilik bakanlığı... şaşırmış ve hayretler içinde yanındaki isviçreli bakana sormuş: "Yahu sizin ülkenizde deniz yok ki denizcilik bakanlığı kurmuşsunuz!..." İsviçreli bakan dönmüş ve demiş ki: "Olsun sizin ülkenizde de adalet yok ama adalet bakanı var!'



Adalet bakanlığının sosyologlar ve kader birliği olan diğer meslek elemanları için yazmış olduğu üstün körü, içeriği boş, baştan savma, dostlar alışverişte görsün ve hatta aslında öyle birşey yok ama sosyologlar itiraz ediyorlar kardeşim değiştirin de kurtulalım şeklindeki yazıyı yazan zihniyeti, bu yazıyı kaleme alan memuru, bunu yazdıran idareciyi, paraflayan amiri, imzalayan genel müdürü, personelinin sorununa sahip çıkmayan bakanı ne yapmalı?!!!!! Ayıp. onca yıldır sosyologların emekleri varken ctegm'de olmadı. keşke yukarıdaki fıkrayı BİRKEZ DAHA doğrulamasalardı."


sn. bilgi toplumu 26 Mart 2010 / 08:42 mesajında:


"Arkadaşlar,Adalet Bakanlığı'nı baştan svma,özensiz dilekçe hazırladığı için eleştiriyoruz.Ancak,acaba sosyologlar sosyolojiyi ne kadar sahipleniyorlar.Sosyolojinin neden THS sayılması gerektiğini kaç kişi açıklayabilir.Sosyoloji Derneği neden sosyolojiyle ilgili bir rapor hazırlayıp ilgili kurumlara yollamıyor.Yada sosyoloji bölümleri (ki 63 sosyoloji bölümü varmış) neden sosyolojiyi sahiplenip kendileri bir rapor hazırlamıyorlar.Adalet Bakanlığı ,Sosyoloji Derneği veya sosyoloji bölümleri kadar sosyoloji hakkında bilgi ve ilgi sahibi olmayabilir.



Özetle;Sosyoloji ve sosyologları savunmak önce bu bölümü açanlara,bu bölümde ders veren hocalara,bu bölümde ders alan öğrencilere ve sosyologlara düşmektedir.


Kendi kendini savunamayan kimseyi başkası hakkıyla savunamaz.Adalet Bakanlığı'nın yazısı işte bu gereçeği ortaya çıkarmıştır.


Herşeye rağmen Adalet Bakanlığı'na Maliye ve DPB'ye gönderdiği yazı için teşekkürler.En azından yazıda sosyologların yaşadıkları açık seçik mağduriyeti dile getirmişlerdir.Oysa sosyoloji ve sosyologları savunmak,bu bölümü okumuş kişilere düşmektedir.Bunun için de sosyoloji bölümlerinin ve sosyologlarının sivil toplum kuruluşlarına dahil olmalıdırlar,hatta kendileri STK oluşturmalıdırlar.."


sn. tera 26 Mart 2010 / 13:30 mesajında:


[bilgi toplumu'nun mesajına atıfla]


"Tamamına katılıyorum,



Tek şansımız rüzgarın bizden yana olması, sürecin bizi dayatması olmuştur.


Belliki yeni dönemde kadro bulacak sosyolog arkadaşlar bu kimsesizliği yaşamyacaklar, ne güzel olur......"


sn sosyolog363 26 Mart 2010 / 14:14 mesajında:


"Sadece SHÇEK değil adalet bakanlığı da sosyolgoalra sahip çıkmamaktan yanabir tavır sergilediğini görmekteyiz.Malesef kurumlarımız sosyolgo düşmanlarıyla kaynıyo.Sosyologlarn THS ye geçmeleri istemeyen bir zihniyet kamu sektöründeki çalışmalrın toplumbilimci gözüyle bakılıp değerlendirilmesinin engellenmesinin bir savunucudur adate. Bu da kamudaki çalışmaların araştırılmaların sekteye uğramasını istemek ve vatan millet zararına neden olacak eylemlerin oluşmasını istemektem başka da bişe değildir.Bu da diğer bir deyişle vatan hayinliğidir.



Neyse öyle yada göyle bu iş olacak. tüm engellemeler rağmen .Artık ok yaydan çıkmıştır.


adalet bakanlığı görüşlerini bekliyoruz dediğin de heral de dbp maliye olumsuz görüş belirtecek değildir.YÖK kararını vermiştir.ve sosyolgoların hak kaybına uğradıkları da metin de yazılmıştır. istemöeyerek de olsa bi cümle lehimize yazılmış durumdadır."


Bu yaklaşımlarda dikkat çekici husus; CTEGM'nin yazısının yetersiz bulunduğu ve yetersizliğin sadece kurumda olmadığı, bu anadek hazırlığı olmayan sosyologlarda da aranması gerektiğiydi. 'bilgi toplumu'nun "Kendi kendini savunamayan kimseyi başkası hakkıyla savunamaz. Adalet Bakanlığı'nın yazısı işte bu gereçeği ortaya çıkarmıştır." saptaması işin nirengi noktasını betimlediği gibi bütün çıplaklığıyla gerçeği göstermesi açısından oldukça önemlidir.


Bu vesileyle özeleştiri yapmamız gerektiği çok açık; ancak bir-kaç değinide bulunmakta yarar var. Batırılacak "iğne"ye dair bundan sonra ve çok ayrıntılı olarak bir-çok mesele masaya yatırılacaktır. Bu yazı aracılığıyla "çuvaldız"ın batırılması gereken yerler de unutulmamalı. Özetle beterden korkularak kötüye razı olunacak bir durum kabullenilemez.


Teşkilat Kanunu çıkarken sosyologların özlük haklarını gözetmeyen, "uzman personel" arasında yer almasına rağmen sosyologların maaş hesaplamalarında "zabit katibi" gibi işlem yapılmasını öneren bakanlık yetkilileri; her platformda karşılarına çıkan "sosyologların sorunları"nı başarıyla "geçiştirme"yi bilmiştir. Her seferinde bu sorunu çözmek için ellerinden geleni yaptıklarını söylemelerine rağmen, isteselerdi muhakkak ellerinden bir şeyler geleceği bilindiğine göre ya bir şey yapmamış ya da bir şey yapıyor gözükmüşlerdir.


Son yazının yazılma sürecinde ise YÖK'ün kararının hemen akabinde CTEGM'den DPB'ye nasıl bir yazı yazılması gerektiği söylenmesine, yazı yazılıp onaya sunulması aşamasına gelinmesine rağmen gerekçesiz olarak vazgeçilmesinin bir makuliyeti bulunmamaktadır. Bir tarafta Kültür Bakanlığının ivedi cevap bekleyen yazısının DPB'de beklemesi ve aynı işleme tabii olmaları için CTEGM'den çoktan gelmesi gereken yazının bir türlü gelmemesi, diğer taraftan genel müdüre ulaşılarak, yazının gecikmişliğini bizzat gündemine alması sonrasında zoraki bir yazı yazıldı.

Yazının niteliği ve sorun çözme kabiliyetini elimizdeki somut bir kıstastan hareketle pekâla anlamak mümkün.. Kendi personelinin sorunlarını çözmek için 23 sayfa gerekçelendirme ve rapor hazırlayan Kültür Bakanlığının yazısıyla Adalet Bakanlığının yazısı nasıl kıyas kabul eder.! Birinde konuya odaklı bir içerik ve uslup varken diğerinde lafı eveleme geveleme sonrasında bizahmet konuyu gündeme getirmek sözkonusudur.

Adalet Bakanlığı yazısına göre GİH olan Sosyologlar niçin THS olmalıymış, yakından bakalım:

Tutuklu ve hükümlülerin eğitimleri, evrensel değerler, denetimli serbestlik şubelerinin kurulması, buralarda çalışan personel anlatıldıktan sonra

"Söz konusu uzmanların üniversitelerde aldıkları derslerin içeriklerine bakıldığında psikolojiye giriş, sosyolojiye giriş, sosyal antropolojiye giriş, Türk Dili, ingilizce, bilgisayar, sosyal psikoloji gibi temel dersleri aldığı bilinmektedir."

neymiş..

"Türk Dili" dersi almış sosyolog..
"İngilizce" ve "bilgisayar dersi" de almış..
sosyolog, "sosyolojiye giriş" ve "psikolojiye giriş" dersi de almış..

daha daha "antropolojiye giriş" dersi de almış..

burada anlatılmak istenen sosyologların ne kadar donanımlı olduğu mu.. ne gezer..

peki bu dersleri sadece sosyologlar mı almış.. tabii ki hayır.. sosyal çalışmacısı da, psikologu da öğretmeni de.. motor öğretmeninden.. din kültürü öğretmenine.. fizikçisinden.. kimya öğretmenine.. sınıfçısından.. tesviye öğretmenine..

Adalet Bakanlığına göre bunlar "ortak" "temel" dersleri almış.. eee bunlardan biri olan sosyologlar THS olmalıymış..

adama demezler mi..

madem THS'ye geçmek için bunlar yeterli o zaman aynı dersleri psikologlar ve sosyal çalışmacılar da görüyorsa ve bu yeterliyse onlar da THS olsun.. emin olun "hâkim kafa" THS ile en çok "bilgisayar" dersini bu geçişte ilintili görmüştür; malum teknik meselesi.. sosyologlar arasında bilgisayar dersi almayan var mı, varsa yandı..

yazının bahse konu edindiği; dört meslek grubunun niçin denetimli serbestlikte istihdam edildiği mi yoksa sosyologların niçin GİH değil de THS olmaları gerektiği mi? birincisiyse bu konunun sınıf değişikliği yazısında ne işi var.. ikincisiyse bu yazıda diğer unvanlar ne diye konu edinilmiş, alakası ne..

belli ki olaya sürekli "mızmız"lanan sosyologların "sadece" özlük hakları açısından bakılmış ve THS olurlarsa bunun düzeleceği izlenimi edinilmiş ve şu cümleler çiziktirilmiş..

"Yukarıda unvanları belirtilen personelin özlük hakları, bulundukları hizmet sınıfına göre değişiklik göstermekte olup, aynı kurumda görev alarak ve birbirleri ile sürekli işbirliği içerisinde fikir ve bilgi paylaşımında bulunarak görev yapmalarına rağmen özlük hakları yönünden en düşük seviyede bulunan grup sosyologlardır. Bu durum sosyologların moral ve motivasyonunu bozmakta, verimliliklerini düşürmekte ve çalışma barışını olumsuz etkilemektedir."

bunu kime yazıyor..
Maliye ve Devlet Personele..
bu iki mütalaacı kurum ne yapmalıymış.. kurumlardaki çalışma barışını olumsuz etkileyen ve sosyologların moral ve motivasyonlarını düzeltmek için, bunları THS yapmalıymış..

gerekçelendirmedeki yavanlığa ve alakaya dikkat lütfen..

kim yapıyor bunu..

sosyologların acele etmesi karşılığında niçin acele ediyorsunuz sınıfınız THS olsa da maaşınızda bir değişiklik olmayacak diyen, (öncesinde YÖK sizi zaten THS yapmaz sözlerini unutup merhale kazanan) DPB'deki toplantıda bizi niçin buraya çağırdınız, bizim burada ne işimiz var diyebilen, yazacakları yazı belli iken ve bundan daha kötüsünün olma ihtimali bulunmadığı çok açıkken DPB'nin artık beklemekten sabrı çatlamaya yakın olduğu bir zaman diliminde size yazı yazacağız ama ne yazacağımızı bilmiyoruz, Kültür Bakanlığının yazısını bize gönderin, ona göre yazalım diyen bir zihniyet..

yani ilgili yazı kültür bakanlığının yazısı önlerindeyken ve sözümona öykünerek ortaya konulmuş bir "eser"..

keşke..

alakasız şeyler söylemek yerine sadece yazının son paragrafını yazsalardı daha anlamlı bir şey yapmış ve meramlarını daha net ortaya koymuş olabilirlerdi..

olur mu öyle şey..

tamam 23 sayfa gerekçe yazamadık ama kültür bakanlığının yaptığı gibi biz de iki yaprak yazı yazdık sözünü kim söyleyecekti o zaman..

işte tüm bunlardan sonra sanırım şu sorulara sakınımsız, şeffaf ve makul cevaplar aramaya sıra gelmiştir:

- Neden Sosyoloji Derneği şimdiyedek Sosyologların THS olmaları için "sağlam" "akademik", etki ve ikna gücü yüksek bir "rapor" hazırlamamıştır.. hazırladıysa kime sunmuştur.. ne tür yanıtlar almıştır.. böyle bir rapor varsa neden internet sayfasına koymamıştır.. yoksa bunu neden düşünmemiştir..

- Neden sorunun aşılmasının son dönemecinde sosyoloji bölümlerinden ilgili birimlere gittiği söylenen "yazı", özgünlük içermemekte, tedavüldeki özellikle forumdaki metni nerdeyse birebir kopyala-yapıştır yöntemiyle üst makamlara sunulmaktadır.. bu bölümlerdeki akademik tayfa bunu bile yazabilecek yetkinlikte değil midir.. öyleyse niçin bir metin çıkaramamıştır, değilse çalışmalarını sosyologlara mâlolacak şekilde niçin paylaşmamaktadır..

- Neden Sosyologlar (öğrenciler, atanmayı bekleyen mezunlar, kamuda görev almış olanlar, akademisyenler vb) kendi örgütlerini harekete geçir(e)memiştir; harekete geçirmek için neler yapmışlardır..

- Neden SHÇEK'te ve Denetimli Serbestlikte çalışmakta olan sosyologlar bugünedek Sosyologlar GİH'ten THS'ye geçmelidir, çünkü... diyebilecekleri onlarca yargı cümlelerini haykıramamıştır.. bunu formüle edememiş, öyle ya da böyle söylemlerini kabul ettirememişlerdir..

- SHÇEK'te Sosyolog Olmak?!
- DS'de Sosyolog Olmak?! dört başı mamur bir biçimde, duygusallıktan ve maddi boyutların dışında da ele alınamamış, sorunlar ortaya net konamadığı için çözümlerin netleşmesi de mümkün olamamıştır..

bu nedenler ve nicelerine cevap verilmişte, bunlardan bu satırların yazarının haberi yoksa tabii ki bu ayıp ona yetecektir; ya bu nedenler havada uçuşurken sahipsiz kalmış ve gündeme alınmamışsa o zaman bu ayıp ve utancın sahibi hepimiz olmayacak mıyız..

Bu nedenlerle derneğin ve akademik çevrelerin yapmadığını sn "marlenamed"in sürekli sıcak tuttuğu biçimiyle müfredat ve özellikle "staj" ve sahaya dönük çalışmaların zenginleştirilmesine acil ihtiyaç duyulmaktadır.

sosyolojistik@gmail.com

Adalet Bakanlığının 24/03/2010 tarihli yazısı (ek 1)





Adalet Bakanlığının 24/03/2010 tarihli yazısı (ek 2)




Tarih, Felsefe, Psikoloji ve Sosyoloji mezunları da büyükelçi olabilecek

ASLIHAN ALTAY KARATAŞ / ANKARA

http://yenisafak.com.tr/Politika/?i=249023&t=27.03.2010

Dışişleri Bakanlığı'nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'da değişiklik önerilerini içeren yasa taslağı önümüzdeki günlerde TBMM'ye sevkedilecek. Hazırlık aşamasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunulan yasa taslağı, konuyla ilgili bakanlıkların görüşlerinin de alınmasından sonra Meclis'e gönderilecek. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, kanunda yapılacak değişiklikler ile Bakanlığın daha fonksiyonel ve hızlı çalışan bir kurum olması amaçlanıyor.


Yasa taslağına göre, bugüne kadar sadece üniversitelerin siyasal bilimler, hukuk ve ekonomi mezunlarının hakkı olan büyükelçilik kariyeri, artık sosyal bilimler mezunlarına da açılıyor. Dışişleri Bakanlığı'nın kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunda yapılacak değişiklikle, üniversitelerin "Tarih, Felsefe, Psikoloji ve Sosyoloji" bölümlerinin mezunları da büyükelçi olabilecek. Yasa değişikliği yürürlüğe girerse, Büyükelçilere görev yaptıkları ülkelere göre savaş, mahrumiyet gibi tazminatlar ödenmeye başlanacak. Ayrıca Türkiye için stratejik önemi olan ülkelerde görevli diplomatlar da tazminat almaya hak kazanacak. Yeni düzenlemeyle daha çok idari ve mali konularda görev yapan idari memurların statüleri değiştirilerek cazip hale getiriliyor.



YAYIN TARİHİ: 27.03.2010

19 Mart 2010 Cuma

Kültür Bakan(lığ)ı Kadar Olamamak!!!


Sosyologlar unvan kadrolarıyla ağırlıklı olarak Adalet Bakanlığı CTE ve Başbakanlık SHÇEK Genel Müdürlükleri bünyesinde çalışmaktadır.
Kütüphaneci, Arşivci, Kitap Patoloğu ve Sosyologların THS geçişleriyle ilgili YÖK Yürütme Kurulu 10 Şubat 2010, YÖK 05 Mart 2010 günü karar aldı.
Bu kararlar (yazılar) aynı gün konunun ilgilisi kurumların (Maliye-DPB) evrak kaydına giriş yapıldı.
SHÇEK'in durumdan memnuniyetsizliği ve harekete geçirilemez yapısı gözönünde bulundurulduğunda hem sorunu çözmek için (sözde) irade ortaya koyduğunu ihsas ettiği için hem de kamuda sayısal olarak en fazla kadroyu bünyesinde barındırdığından CTE'nin Maliye ve DPB'ye yazı yazması gerekiyordu.
YÖK'ün Cuma günü (05/03) alınan karar metni CTE'ye Pazartesi günü (08/03) ulaştırıldı; hem de DPB'nin nasıl bir yazı istediği en yetkin ağızdan öğrenilerek bu format iletildi. Nerdeyse imza hariç her şey hazırlandı. En üst makamlar ve yetkili imzalar yazıyı görüp çıkması için sözlü talimatı verdiler.
Bu gün yazının yazdırılışının on beşinci günü. Yazı yazmayı 'beceremeyen' demek bile yetersiz kalacağından o işe girişmeyeceğim; doğrusu hazırlanan bir yazıya imza atma becerisi gösteremeyen kendini idareci zanneden, bulundukları yere liyakat hariç her türlü yolları deneyerek gelen 'kifayetsiz muhteris' tiplerin gerekçesiz bir engellemenin basitliğini yaşamak bir yana bu yaptıklarıyla binlerce insanı ilgilendiren bir kararın olumsuzluğunun başrol oyuncusu olduğunu bilmekten uzak olduğu düşünülebilir mi? yazının geciktirilmesiyle memurlar.net'in haber pejmurdeliği arasındaki illiyet gözlerden uzak tutulmamalı.
 bu durumu bir yere kadar anlayabiliriz; ya sosyoloji derneğinin sosyologların ths'ye geçmeleri için Kültür-Sanat Sen'in yazılarına benzer bir yazı yazmalarının uygun olacağı istemine derneğin en üst mekanizmasının bu yazıyı yazamayacaklarını, denetim geçirdiklerini söylemelerini kim nasıl anlayabilir.. eylemlerini birilerinin "gözüne batma"yı önemsedikleri kadar, hitap ettikleri sosyologların "gözünden düşme"yi hesap ederek yapsalardı şimdi çok farklı yerlerde olunabilirdi.
şimdi de bu karamsar tabloyu dağıtacak gelişmeyi aktaralım.
Kültür Bakan(lığ)ı bu konuyu ne kadar önemsediğini başka vesileyle Meclisteki tavrıyla göstermişti. Şimdi de olaya ne kadar eğildiğini ve hazırlıklı olduğunu anlıyoruz.
Şöyle ki,
YÖK'ün kararının hemen sonrasında Kültür Bakanlığı 16 Mart 2010 tarihinde bizzat Ertuğrul Günay imzasıyla Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığına "gerekli" yazıyı yazmış ve aynı tarihte yazının kuruma girişini temin etmiş. (Dikkat diğerleri Bakan yerine Bakan adına yazı göndermeyi tercih ederkin bizzat kendisi imzalamış) İşi o kadar önemsemiş ki, yazının ekinde 23 sayfalık gerekçeler ve raporlar yazmış. Bununla yetinmeyip mütemadiyen kurumları sıkıştırmaktaymış ve yazı bakın işin aciliyetini nasıl belirterek bitmiş: "Bilgilerinizi ve konu ile ilgili görüşlerinizin, ivedilikle Bakanlığımıza gönderilmesini arz/rica ederim."
Bizimkilerin uyuşukluğuna ve engellemesine bakın, adamların gayret ve hızına..
Kültür Bakanlığı işi hızlandırıp ivedi cevap istedikçe: özellikle DPB "Sosyologlar için yazıyı bekliyoruz, ikisini bir arada cevaplayacağız" diyebilmekteler. Bu hafta çok kritik. Eğer CTE Cumaya kadar yazıyı yazmazsa sanırım daha fazla bekleyemeyecek.
Bir-çok olumsuzluğun yanı sıra güzel olan Kültür Bakanlığı yazısında her ne kadar kendi personelini doğal ve haklı olarak önceleyen bir yazı yazsa da kararda adı geçen dört unvana da (sosyologlar dahil) yer vermiştir. Böyle olduğu içindir ki bu dört unvan karar ve kader birlikteliği yapmışlardır/yapacaklardır. Bünyesinde sosyolog çalıştıran kurumların yazı yazmamaları ya da savsaklamalarına karşın emniyet subabı olarak Kültür Bakanlığı yazısında sosyolog unvanının da yazılmasını "bağlantı"sıyla sağlayan "arkadaşım"a özel teşekkür ödenmesi gereken bir borçtur.
Kendileri yazmazsa bu işin olmayacağını sanan kurumlar sonsuza kadar beklenecek değil elbette..
Eğer makul bir sürede yazı yazılmazsa özellikle DPB Kültür Bakanlığı'nın ilgili yazısını metinde sosyologları da geçirdiği için yeterli sayacak; edindiğim bilgi ve izlenim bu yönde.. İşin Maliye boyutu hala belirsiz ve maalesef o alanda etkimiz sınırlı.. işin o boyutunu takip edebilecekler mutlaka devreye gir(diril)meli!
Bu saatten sonra hiç kimse kılını kıpırdatmasa bile bu iş olacak.. Maalesef sayılarıyla doğru orantılı olmayan bir "güç" olarak sayısal azınlığın öncülüğüne rıza gösterecek ve iyi ki böyle olmuş diyebilecek durumdayız. Rasyonel olan fikir yazıların kurumlardan giderek şeklen de eksiğin kalmaması sonrasında sürecin tamamlanması. Duygusal yön ise umarım "bizimkiler" yazmazlar ve sosyologların ths oluşu bahaneci derneğe ve iflah olmaz kurumlara rağmen olur.. İşte o zaman tadından yenmez..
Bu arada sosyologlar fax, email ve kararı haberleştirme çalışmalarında sadece "sosyolog" unvanıyla sanki karar bir tek sosyologları ilgilendiriyormuşcasına izlenim veren bir çabanın içerisindeler. Sanırım imkan nispetinde Kütüphanecilerle; Arşivcilerle, Kitap Patologlarıyla -onları da sürece dahil ederek- ortak hareket etmekte yarar olacaktır. En azından karara atıf yapan bütün email, fax ve haber yaptırma metinlerinde bundan böyle karar ve kader birlikteliği yapan bu dört unvanı birarada anmak yerinde olacaktır. Kadirşinaslık bunu gerektirdiği gibi, Kültür Bakanlığı'nın jestini görmezden gelemeyiz.
Düşükte olsa bir ihtimal var..  DPB'de sorun olmasa da özellikle Maliye'de bu dört unvandan ilk üçünün (sosyologlar hariç) arkasında bakan olduğu için 36/4'te de uygun bir yere yerleşirken sosyologların daha geri bir duruma itilebileceği endişesi bulunmakta.. Kuvvetli ihtimalse; bu dördünün birlikte yaptığı yolculuk sonrasında aynı sona ulaşmalarıdır.. umarız böyle olur.
Buna göre; Genel İdari Hizmetler Sınıfında yer alan Kütüphaneci, Arşivci, Kitap Patologu ve Sosyolog unvanlarının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin II. Teknik Hizmetler Sınıfında yer alan unvanlar arasında yer alması amacıyla Bakanlar Kurulu Kararı istihsali yoluna gidilmesi düşünülmektedir. Özellikle "36 ncı maddesinin II. Teknik Hizmetler Sınıfında yer alan unvanlar arasında yer alması" ifadesi önemlidir ve karşılık bulması halinde nerede konuşlanacağımızı göstermektedir. 
"Avcı ne kadar av bilirse, av o kadar yol bilir"





KÜLTÜR BAKANLIĞININ MALİYE BAKANLIĞI VE DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞINA 16/03/2010 TARİHLİ YAZISI
"Kütüphane ve kütüphanecilik hizmetleriyle ilgili kural ve ilkelerle standartları belirlemek ve bunlara uygun hizmet üretimi için gerekli tedbirleri almak, kıymetli yazma eserleri, ilgili kütüphanelerden toplayarak araştırmacı ve okuyucunun hizmetine sunmak, bunların gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak, kültür ve turizm alanlarında mesleki eğitim için kaynak oluşturmak üzere ihtisas kütüphanesi ve dokümantasyon merkezi kurmak Bakanlığımızın görevleri arasında yer almaktadır.
Belirtilen görevleri yerine getirmek amacıyla, Bakanlığımız merkez birimlerinden Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ile Milli Kütüphane Başkanlığında ve Bakanlığımız taşra birimleri arasında yer alan kütüphanelerde üniversitelerin kütüphanecilik, dokümantasyon-enformasyon, arşivcilik, bilgi ve belge yönetimi vb. bölümü mezunlarından Genel İdare Hizmetleri Sınıfında yer alan kütüphaneci unvanında personel de istihdam edilmektedir.
Bilgi ve Belge Yönetimi (Kütüphanecilik, Dokümantasyon-Enformasyon ve Arşivcilik); basılı ve elektronik ortamda kayıtlı her türlü bilginin toplanması, korunması, belirli tekniklerle düzenlenmesi, yeniden biçimlendirilmesi, iletilmesi ve erişime sunulmasına ilişkin işlem ve hizmetleri oluşturma, yürütme, yönlendirme ve geliştirme sürecidir. Bilgi Yöneticisi (Kütüphaneci, Dokümantalist ve Arşivci) ise sözü edilen bu işlem ve hizmetleri gerçekleştirme bilgi ve becerisi gibi niteliklere sahip meslek memurudur.
Çağımızın teknolojileri arasında bilgi ve iletişim teknolojileri yer almaktadır. Hemen her alana giren bu teknolojiler bilgi yönetimi alanına ve kütüphane, arşiv ve dokümantasyon merkezi gibi bilgi merkezlerinin işlem ve hizmetlerine yansımış, onların yapısını temelden değiştirmiştir. Geleneksel basılı kaynaklarda (kitap, dergi, gazete vb.) bulunan bilgi bu dönemde elektronik ortamlarda yer almaya başlamış, bilgi ağları, elektronik kaynak konsorsiyumları, veri tabanları, internet, elektronik kitap, dergi ve benzeri kaynaklar kütüphanelerin koleksiyonlarını oluşturmaya başlamıştır.
Kütüphane, arşiv ve dokümantasyon merkezleri gibi bilgi merkezlerinde çalışan kütüphaneciler ve arşivistler bütün işlem ve hizmetleri elektronik ve teknik yöntemlerle gerçekleştirmektedirler. Uzmanlık düzeyinde teknik bilgi ve beceri gerektiren bu teknolojiler kütüphane ve arşivlerde web tasarımı ve yaşatılması, elektronik ısmarlama ve izleme, bilgisayar ortamında kataloglama ve çevrimiçi erişim, elektronik referans hizmetleri, dijitalleştirme, tam metin elektronik erişim gibi yeni işlem ve hizmet türleri oluşturmuştur.
Bu nedenle, günümüz kütüphane, arşiv ve dokümantasyon merkezleri gibi bilgi merkezlerinde gerçekleştirilen işlemler ve verilen hizmetler uzmanlık düzeyinde teknik bilgi ve beceriye dayalı duruma gelmiş olup, Kütüphaneciler teknolojik bilgi ve beceriye sahip uzman teknik personel niteliği taşımaktadır.
Konuyla ilgili Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına 09/01/2009 tarih ve 4626 sayılı yazımızla görüş sorulmuş; ekte bir örneği gönderilen 05/02/2009 tarih ve 003852-463sayılı cevabi yazılarında konu ile ilgili Üniversitelerarası Kurul Başkanlığına görüş sorulduğu belirtilmiş olup, Bakanlığımıza gelen 05/03/2010 tarih ve 007996 sayılı yazılarında Üniversitelerarası Kurul Başkanlığından kendilerine gelen cevabi yazıda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesinin Ortak Hükümleri Bölümünün (A74) numaralı bendi kapsamında değerlendirilmesinin meslek alanları dikkate alındığında konunun vsadece kütüphanecilik, kitap patologu, arşivcilik, sosyoloji programları için özel olmadığı; konunun ilgili Kanunun 36. maddesinin Ortak Hükümleri Bölümü'nün (A/4) numaralı bendi kapsamında meslek alanları dışında kalan diğer meslek alanları ile birlikte kapsamlı bir şekilde ve alanın uzmanları tarafından değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirdiğini belirtilerek, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı adı geçen unvanların da bu kapsamda değerlendirilmesinin uygun olduğuna karar vermiştir.
Buna göre; Genel İdari Hizmetler Sınıfında yer alan Kütüphaneci, Arşivci, Kitap Patologu ve Sosyolog unvanlarının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin II. Teknik Hizmetler Sınıfında yer alan unvanlar arasında yer alması amacıyla Bakanlar Kurulu Kararı istihsali yoluna gidilmesi düşünülmektedir.
Konuyla ilgili Bakanlığımız gerekçeleri ve raporları ekte gönderilmektedir.
Bilgilerinizi ve konu ile ilgili görüşlerinizin, ivedilikle Bakanlığımıza gönderilmesini arz/rica ederim."

Ertuğrul GÜNAY
Bakan

sosyolojistik@gmail.com

Kültür Sanat-Sen'in THS'ye İlişkin İlgili Makamlara Yazıları

http://www.kultursanatsen.org/Kutuphaneci-unvannvanlarinin-Teknik-Hizmetler-Sinifina-Alinmasi.phtml

14 Mart 2010 Pazar

Mücadelenin Kısa Tarihi ve Sosyologların memurlar.net'le Sınavı

Sosyologlar yıllardır formasyonlarının ve unvanlarının gerektirdiği işlerden uzak bırakıldılar. Gelişmiş ülkelerin sosyolojik yapıları ve sosyologların istihdamını gördükçe, benzer bir dönüşüme giden ülkemizdeki sorunların girift hale gelmesi ve sosyolojik yapının da hızla değişmesiyle sosyologlara ve sosyolojik çalışmalara ihtiyacın arttığı ve istihdamlarının zorunlu hale geldiği anlaşıldı, bu durum en karşı olanları bile direnemez hale getirdi. Nitekim kamuda unvan kadrolarıyla istihdamları gerçekleşti. Ancak geri ve köhne bir anlayışın ürünü olarak bildikleri tek yöntemi kullananlar kişileri "ücret" ile "terbiye" etmeye kalktılar.

Marine edilmeye müsait olmayan sosyologlar ise ilk zamanlar cılız da olsa tepki vermeye, durumun sürdürülemez olduğunu bul(un)dukları her ortamda dillendirmeye başladılar. Bir-çok platformun ve yürütülen kimi içteniçe çalışmaların ötesinde kitlesel olarak memurlar.netin yaygınlığı/bilinirliği de düşünülerek mücadele ve eylemliliklerini bu çatı altında sürdürdüler. (memurlar.net'e bu ev sahipliğinden dolayı teşekkür ederiz, birazdan fazlasıyla hakettikleri için eleştirimizi yapacağız) Olumlu geridönüşler alındı ve bürokratik engeller de bir çok kolla beraber burada yürütülen çalışmaya paralel olarak tek tek ortadan kaldırılmaya başlandı. Hedefine ulaşmak için öğrenim aşamasında ve sonrasında iş hayatında engelli ve zor parkurlarda çalışmaya zorlanan sosyologlar her bir engeli aşmadan diğerine ulaşamayacağını ve önündeki engelin hep sondan bir önceki engel olduğunu unutmadan yaşadı.

Bugünlere gelindi.

Kendiliğinden zaten olması gereken ve binbir güçlük sonrasında elde edilmeye çok yakın olunan haklara ulaşmada bu kez ki engel yükseltildi. Masada ve sahada (teorik ve pratik donanım olarak) yetkinlik itibariyle boy ölçüşemeyeceğini görenler "alicengiz" oyunlarıyla sonuç almaya giriştiler ve bu çabaları devam etmektedir.

Nihayetinde verilen sözler, yapılan çalışmalar Eylül 2009'da bedene büründü ve YÖK'ün yazısı DPB'ye gönderildi. Yazı Aralık ayının sonlarına kadar DPB'de bir-çok daire dolaştı.  İlgili sosyolog arkadaşlarımızın yazının akıbetini soruşturması sonrasında görüldü ki iş sürüncemede bırakılmış ve yazı işlem yapılmaksızın kurumlarla YÖK arasında halledilmesi için geri çevrilmeye hazırlandığı bir aşamada bizzat konunun ilgililerince Ankara'daki sosyolog arkadaşlardan bazıları görüşerek diğer kurumlardan yetkililerin de katılımı sağlanarak 11 Ocak 2010'da DPB'nın riyasetinde toplantı yapıldı. Toplantı öncesinde bahsi geçen arkadaşlar katılımcılardan bir kısmını karşı çıkılamaz argümanlarla "ikna" ettikleri içindir ki ufak-tefek cılız sesler çarçabuk kısılıverdi. Bu işi biz hallettik efelenmelerine girişeceği âşikâr olan bir kurumun temsilcileri "bizim burada ne işimiz var, bizi niçin çağırdınız" tepkilerine, sizin personelinizin sorunlarını çözmeye çalışıyoruz çıkışıyla, yine başka kurum temsilcisinin "sosyologların THS ile ne ilgisi var" sorusuna/itirazına karşı antropologlarla sosyologların ders içerikleri önüne konularak, "antropologların ilgisi ne kadar varsa hatta sosyologların ths olmaları onlardan daha öncelikli bir durum" cevabıyla karşılık verildi ve onlara söyleyecek söz bırakılmadı. Tüm bu dökümanları büyük bir özen ve tam bir zamanlamayla ilgilileriyle buluşturanlara tekrar selam olsun.

Sn. vekilin ve başka ilgililerin devreye girmesiyle DPB başkanının işi bizzat ukdesine almasının da etkisiyle YÖK'e ÜAK'ı vs. bypass ederek ivedi giden 27 Ocak 2010 tarihli yazı, herşeyin olumlu olduğunu ve YÖK'ün karar almasını yeterli görüyordu. DPB başkanının yaklaşık dokuz ay önce değişmiş olmasının da bu durumda etkisi var tabii.. YÖK başkanının sosyolog olması, DPB başkanının değişmiş olması, dernek (!) - siyaset ve sosyologların eylemliliğinin sonuç alıcı güce kavuşması rüzgârın da yönünün değiştiği anlamlarını taşımaktaydı.

DPB'nin 27 Ocak 2010 tarihli yazısından sadece 13 gün sonra 10 Şubat 2010 tarihinde YÖK Yürütme Kurulu tarihî düğümü çözen bir karar almakla beraber bu kararın üst yazısının YÖK tarafından 05 Mart 2010 tarihinde yazıldığını görmekteyiz. Arada geçen 23 günlük süre oldukça manidâr ve açıklanmaya muhtaç.

YÖK yazısının Sn Vekil tarafından bizzat DPB ve Maliye birimlerine aynı gün ulaştırılması sonrasında bazı aklıevvellerin okuduklarını anlamama, anlayanların bir kısmının çarpıtma cihetine gittikleri görüldü. Nitekim ilgili durumu 09 Mart 2010 12:18 de haberleştiren memurlar.net bu durumu "YÖK, bazı bölümlerin THS kapsamına alınmasına uygun görüş verdi" başlığıyla gördü ve kararın bir örneğini sayfasında yayımladı.


 Haklı bir şöhrete ulaşmış ve memurlara ilişkin başvuru kaynağı olabilmeyi başarmış memurlar.net belki de tarihinde yapmadığı ve bir daha da yapacağını zannetmediğim tarihi hata süsü verilmiş bilinçli traji-komik bir duruma imza attı.

Yayımladığı kararda da açıkça görüleceği üzere dört unvanı ilgilendiren bir durumu, sadece sosyologları ilgilendiriyormuşcasına süreç devam ederken, kararın serimlemesini yapmadan ve


sadece son paragrafı alarak "kasıtlı" ve "yanlı" haber yapma yolunu seçti. Her insanın yanlış yapabileceği bunun mazur görülebileceği ortak görüştür.
Fakat bu haber vesilesiyle sosyologların maruz bırakıldığı durum bu "naif" açıklamaların ötesinde bir anlam taşıyor ve işin "sehven" değil "kasten" olduğunu ortaya koyan veriler mevcut.

1. Kararın muhatabı "kütüphaneci, kitap patologu, arşivci, sosyolog" unvanları iken ilgili haber 11 Mart 2010 / 11:02 "Sosyologlar Teknik Hizmet Sınıfına Alınmadı" şeklinde verilmiştir. Halbuki bir önceki haberde "YÖK bazı bölümlerin THS kapsamına uygun görüş verdi" diye haber yapmıştı. Her nasılsa o bazılarının "bazı"ları THS olmuş ve bunun dışında bir tek sosyoloji kalmıştı!!!

2. Aynı kararın konusu olan bahsi geçen diğer unvanlar THS'ye alınmış olup sadece sosyologların alınmadığı izlenimi oluşturan bu haberde bu duruma ilişkin hiç bir "haber izi" yoktur.

3. Sayısız haberde memurlar.net konuya yaklaşırken ilgili bilgileri verdikten sonra (sebeplerini açıklayıp) sonrasında neden öyle olduğunu gösterirken bu haberde direkt olarak "ilgili kararın sonuç cümlesi şu şekildedir" diyerek o son cümleyi de anlamadan ve çarpıtarak haberi duyurmuştur.

4. Yukarıda verilen 10.02.2010 tarihli YÖK kararının memurlar.net te yer aldığı belirtildikten sonra: "Ancak söz konusu karar açık olmasına rağmen bazı ziyaretçilerimiz ve sendikalar tarafından yanlış anlaşıldığı görülmektedir. Bu nedenle yeni bir açıklama yapmaya gerekliliği oluşmuştur." denilerek kararın son cümlesi tırnak içerisinde verilmiştir. Burada "söz konusu karar açık olmasına rağmen" ve "bazı ziyaretçiler ve sendikalar" ifadeleri anlamlıdır. Zihni durular için bu ikisi arasında bağ kurmak zor olmayacaktır. Evet karar açık bunu memurlar.nette çok iyi biliyor ama bu açıklığa rağmen belli ki bu kararın / haberin çarpıtılmasını isteyen 'birileri' var ve editör hiç imtina etmeden bu "görev"i yerine getiriyor.

5. Okuma-yazma bilmeyen ve okuduğunu anlayamayacak düzeyde bir memurlar.net editörünün olabileceği aklın işleyiş kurallarına ve hayatın olağan akışına uygun olmadığına göre 23 Eylül 2008 tarih 27006 numaralı Resmi Gazetede geçen unvanlar arasında sosyolojiyi göremediği için "YÖK kararının sonuç cümlesinde hangi bölüm mezunlarının teknik hizmetler sınıfında değerlendirilebileceği tek tek düzenlenmiştir. Burada sosyoloji bölümü mezunları yer almamaktadır. Bu nedenle sosyologlar GİH'te yer almaya devam edecektir." cümlelerini büyük bir iştah ve el ovuşturmayla, önemli bir keşif edasıyla yazmıştır.

Neresinden bakılsa elde kalacak bu "döküntü" cümleciklere yine de bir-kaç yerinden dokunalım. a) Evet sosyoloji ifadesi 23/09/2008 tarihli resmi gazetede yok; çünkü orada olan branşlar zaten teknik hizmet sınıfı olup 36. maddedin A/4 bendinden yararlandırılmak üzere orada ifade edilmiş. Bu durumda sosyoloji orada bulunsa sosyologlar teknik hizmet sınıfında olmuş olacağından zaten içinde bulunduğu bir sınıfa geçmek için niçin çabalasın ki! b) ne diyor haber kendisine yazdırılan pek değerli editör: "YÖK ... hangi bölüm mezunlarının teknik hizmetler sınıfında değerlendirileceği tek tek düzenlenmiştir." hadi ya.. iyi ki çifter çifter düzenlenmemiş.. bu düzenlemede sosyoloji yokmuş, peki kütüphaneci var mı, yok.. arşivci, o da yok.. kitap patologu, ilginç o da yok.. hayret bu YÖK bunlar için toplanıp karar almamış mıydı? yoksa bunlar için toplanıp bunların dışındaki bölümler için "teker teker" sınıf değişimi mi yapmış? eğer öyle yapmışsa o tek tek düzenlenen listede sosyologlarla kader birliği yapan ve aynı karara muhatap olan adı geçen bölümler neden sn. editörün dikkatini çekmemiş de sadece sosyologlar manşet olmuş!!! bu arada karar metninde "adı geçen" ifadesini anlamayanlar şimdi buradaki adı geçenden ne anlaşılması gerektiğini de anlamazlar, zeki ve okuduğunu anlayan arkadaşlardan özür dileyerek açıklayalım, kimmiş bu adı geçenler: kütüphaneci, kitap patologu, arşivci. c) "...Bu nedenle sosyologlar GİH'te yer almaya devam edecektir." editörümüz bu cümleyi sarf etmeseydi sosyologların hâli nice olurdu. Sınıfsız kalırlardı. Çok teşekkürler durumumuzu ve sınıfımızı belirttiğin ve belirlediğin için.

Tüm bunlar ortadayken "insan beşer, şaşar" denilebilecek bir ortamın çok uzağında olunduğu umarım anlaşılmıştır. Ultra saflığın dışında bu olayda ilgili editörün kasıtlı olmadığını söyleyebilecek kimse kalmamıştır umarım. Onlar için de yeni bir kanıt sadedinde şunu söyleyebiliriz: Gerçekten "sehven" yapılan bir durum olsaydı emin olunuz ilgili editör ya da yönetim kadrosu binlerce kişiyi ilgilendiren bu konuda "özür" dilemekten imtina etmezlerdi. Kasıtlı olduklarından özür tazyiklerine bile karşılık vermemişlerdir. Sosyologların destansı mücadelelerinin kalelerinden olan  "sosyolog eylem planı" nda simurganka adlı editör: (11 Mart 2010 / 12:08)

"Sevgili arkadaşlar hukuki bir konuya ilişkin görüş serdederken cahil, rezillik, kınıyoruz gibi argümanlarla konuya yaklaşmak yakışık almamaktadır.
İlgili karar okunduğundan sonuç cümlesinin, herkesin anlayabileceği şekilde net bir şekilde yazılmadığı çok açıktır. "Adı geçen unvanlar" gibi, yazının ilk paragrafına atıfta bulunulacağına, herkesi net bir şekilde anlayabileceği türden unvanlar yazılmış olsaydı bu sorun oluşmazdı. Bu tür sorunlar bizden değil, ilgili metinlerin yazımından kaynaklanmaktadır.
Zaten dikkat ederseniz son paragrafta "fen edebiyat fakültelerini" denmektedir. Oysaki "fen edebiyat fakültelerinin" olması gerekiyordu.
Özetle metni kaleme alanlar, özenli davranmamıştır. Sorun buradan kaynaklanmıştır. Ancak, yapılan yorumların geneli doğrudur. Son cümleden kast edilenler içerisinde bana göre de sosyologlar bulunmaktadır. Zira son paragrafta bölüm mezuniyetlerine yer verilmiş, unvanlar sadece ilk paragrafta yer almıştır." demektedir.

Önce genel bakalım açıklamaya.. Bu sözlerden anlamamız istenen nedir?

1. Hukuki konularda özellikle memurlar.net'in tasarruflarında ileri geri konuşarak haddinizi aşmayın.. mağdur da olsanız size yakışan şeyler söyleyin.. bizi üzmeyin..

2. İlgili kararı herkes anlayamamaktadır. memurlar.net editörü olarak ben de herkes gibi anlayamadım. Doğru anlayanlar herkes olmayanlardır!

3. "Adı geçen unvanlar" atıfı başka paragraflara yapılsaydı olurdu; ancak ilk paragrafa atıf yapılırsa bu sayılmaz. Böyle olunca biz memurlar.net editörü olarak anlayamıyoruz kardeşim..(Kaldı ki dört paragraftan oluşan karar yazısının ilk paragrafında karara konu programlar, üçüncü paragrafta ise bu programdan mezun olanlara verilen unvanlar mevcut. Editörün söylediği gibi "Adı geçen unvanlar" atıfı birinci paragrafa değil, hemen kendinden önceki üçüncü paragrafa yollamadır. Bu şekliyle de editörün açıklaması gerçeği yansıtmamaktadır. Tam bir çuvallama durumudur.)

4. Zaten dikkat edecek olursanız kararda "fen-edebiyat fakültelerini" demiş, eğer "fen-edebiyat fakültelerinin" deseydi bu yanlış olmazdı. Siz sosyologlar da amma dikkatsiz insanlarsınız. Hata o yazılmayan "n" harfinde.. sen nelere kâdir mişsin be "n". (Kararda Fen-Edebiyat'ın baş harfleri olması gerektiği gibi büyük yazılmış; bakmayın siz editörün alıntı kurallarına aldırış etmeden kafasına göre bu harfleri küçülttüğüne.!)

5. YÖK özensizse biz de mi suç.. Bize değil YÖK'e kızın..

6. Özensiz filan ama metne dâir yapılan yorumların geneli doğru.. özeli ise yanlış! (perhizdekiler lahana turşusu yemesin !!!)

7. Son cümlede kast edilenler içerisinde editörümüze göre de sosyologlar bulunmaktaymış.. vay vay vay.. madem öyle bunca yapılanlar da neyin nesi.. sana göre de durum buysa o haberi kim yaptı.. sen yaptıysan ve fikrin yeni geldiyse niye "özür" dilemek yerine bin dereden su getiriyorsun..

8. "Zira son paragrafta bölüm mezuniyetlerine yer verilmiş, unvanlar sadece ilk paragrafta yer almış"mış.. (Bu bilgi doğru değil Madde 3'te belirtildiği gibi unvanlar birinci paragrafta değil üçüncü paragrafta verilmiş. Birinci paragrafta olanlar program adları..)  İşte burası dananın kuyruğunun koptuğu an.. editörümüz olayı hâla anlamamış.. son paragrafta bahsedilen alanlar 23/09/2008 yılında resmi gazete kapsamında hak kazanan lisans programları.. bunlar emsal gösterilerek onların kazanımlarından yararlandırılmak istenense dört unvan sahibi.. Çözüm "Adı geçen unvanlar da".. işin sırrı buradaki "da" da.. dahi anlamı taşıdığı için ayrı yazılmış "da" editör.. yine anlamamışsan edebiyat öğretmenine sor ve sana bu hususu öğretemediği için ona kız!

9. Yanlış anlayan ben değilim, doğru anlatmayan YÖK!!!

Şimdi açıklamaya biçimsel olarak bakalım:

Madem editörümüz sorunun kaynağını, metni YÖK'ün "özensiz" kaleme alışı olarak görüyor o halde açtığı yoldan giderek biz de açıklamasındaki özene(!) bir bakalım. Özeni yanlış anlamanın merkezine alan birinden asgari özen beklemek hakkımız olsa gerek..

1. 11 Mart 2009 tarihli 11:02'de "Sosyologlar teknik hizmet sınıfına alınmadı" başlıklı haberin ikinci paragrafında "... Bu nedenle yeni bir açıklama yapmaya gerekliliği..." ("yapmaya gerekliliği" ne demek!)

2. 11 Mart 2009 tarihli 13:02'de "YÖK'ten, Sosyologların teknik hizmet sınıfına alınmasına uygun görüş" başlıklı haberin sondan bir önceki paragrafı "Yukarıda yer verilen YÖK kararının sonuç cümlesinde "adı geçen unvanların da bu kapsamda değerlendirilmesinin uygun olduğuna karar verildi." denilmiştir. Unvanlar ise yazının birinci paragrafında yer almıştır. memurlar.net kendisini haklı çıkartmak için düzelttiği metinde bile çarpıtmaya gitmektedir. BİRİNCİ PARAGRAFA ATIF YAPILDIĞI ve BİRİNCİ PARAGRAFTA UNVANLARIN YAZILI OLDUĞU SÖZÜ/BİLGİSİ DOĞRU DEĞİLDİR. (Unvanlar üçüncü paragrafta yazılmıştır ve atıfta orayadır)

3. Aynı yazının son paragrafında "Buna göre, sosyoloji bölümü mezunlarının THS'de değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiş olup, bu çerçevede şimdi sıra ilgili Bakanlar Kurulu Kararının alınmasına gelmiştir.

3.1. Resmi dil şekle önem verir ve kendisine atıf yapılırken "buna göre" ifadesi, kararın kendisine olduğuna göre "bu karara göre" demek daha uygun ve yazıyı konuşma dilinden uzaklaştırıp yazı diline yakın kılar ve muğlaklığı ortadan kaldırır.

3.2. "THS'de değerlendirilmesi" ifadesi kendi bağlamından kopuk ele alınmıştır. Çünkü kararda 1997 yılındaki YÖK kararına atıfla iki husus dile getiriliyor ve "bu kapsamda değerlendirilmesi" ifadesiyle hem THS hem de 36. maddenin A/4 bendi kapsama alanında bulunmuş oluyor. "THS'de değerlendirilmesi" denirse 36 A/4 kapsama alınmış olmaz, bu nedenle böyle bir ifade eksiktir.

3.3. "şimdi" şu an, hemen Bakanlar Kurulu karar alacak.. hem de "ilgili Bakanlar Kurulu" (ilgisiz Bakanlar Kurulu değil dikkat!) sıra mevzuat gereğince Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının mütalaalarındadır, BKK sonra karar verecektir.

Gerçekte "buna göre", "şimdi sıra", "ilgili BKK" ifadelerinden ne anlaşıldığı bellidir. Aynen unutulan "n" harfi olmadan bağlam içerisinde "Fen-Edebiyat Fakültelerini" dendiğinde kast edilenin ne olduğunun belli olması gibi. Bunu sorun edinen ve kararı 180 derece farklı anlayan/aktaran, bu durumu da yazımı unutulan "n" ye bağlayan bir kişinin yukarıdaki hususlara dikkat etmesi gerekmektedir. Öküz altında buzağı arayanlardan, Koç altında oğlak aranır.

4. Sosyolog eylem planı formunda editör "Sevgili arkadaşlar hukuki bir konuya ilişkin görüş serdederken cahil, rezillik, kınıyoruz gibi argümanlarla konuya yaklaşmak yakışık almamaktadır." durumun cehaletten kaynaklandığını söylemek, rezillik olarak görmek ve kınamak tepki ifadeleridir; argüman başka bir şeydir. Bir konun, durumun temellendirilmesi hususu için geçerli/gerekli görülen akıl yürütmelerin, kanıtlama girişimlerinin aracılığını yapar.

5. "İlgili karar okunduğundan sonuç cümlesinin, herkesin anlayabileceği şekilde net bir şekilde yazılmadığı çok açıktır." fazla "n" yazılmış (YÖK eksik editör fazla yazmış, dengelenmiş böylece.. sen neymişsin "N").. iki "şekilde" fazla olmuş..

6. "'Adı geçen unvanlar'gibi, yazının ilk paragrafına atıfta bulunulacağına, herkesi(n) net bir şekilde anlayabileceği türden unvanlar yazılmış olsaydı bu sorun oluşmazdı. (ilk paragrafa atıf yok bunu yukarda bahsettik ancak bu kez yine karşımıza "n" harfi çıkıyor. YÖK unutunca kıyamet koparmaya gerek yokmuş demek ki.. bak biz "n" yi unuttun diye söylediklerinin tam zıddını anlamıyoruz. Demek ki "n"yi unutmak yanlış anlamanın ön şartı değilmiş!) gerçekte bir sorun yok; o sorunu görebilmek için memurlar.net editörü olmaya, birilerinin gazına gelmeye ve kararın kendisini okumak yerine aklını ve muhakemesini rafa kaldırıp editörün peşine takılmaya ihtiyaç var..

Sanırım bu kadarı meramımızı anlatmak için yeter.. YÖK'ün "özensiz" yazısını kendi yanlış anlamasının ve gerçeği 180 derece zıddıyla haberleştirmesinin meşrulaştırıcısı olarak gören birisinin "özeni" de bu kadar işte! Editörün olaya yaklaşımıyla bakılırsa memurlar.net'in nerdeyse bütün haber ve yorumlarına itibar edilmemesi gerekir (bahse konu özensizlik bir çok haberde mevcut). Biz yine de yanlışın tekil olduğuna inanmak istiyoruz. Fakat özür dilenmediği sürece şahısların yaptığı yanlış, memurlar.net'in bütününü kapsayacak hâle gelmektedir. Bu yapılan yanlışın memurlar.net yönetiminin ve "marka"sının peşini bırakmayacağı açıktır.

11 Mart 2010 Perşembe günü saat 11:02'de yayımlanan "kasıtlı", "yanlı", "çarpıtılmış" ve gerçeğin tam zıddı olarak sosyologları direkt hedef alan haber kisvesine bürünmüş bilgi kırıntılarını memurlar.net karizmasını çizmek adına niçin kullandı / kullanıldı..

Pek çok şey söylenebilir, ancak geçmişten çıkartacağımız dersler var. 17/06/1988 tarihinde YÖK'ün kararıyla sosyologların sosyal hizmet uzmanı kadrolarında görev almaları uygun görülmüşken, 291 gün sonra yine YÖK'e 03/04/1989 tarihli kararı aldırtarak bu durumu iptal ettiren kimlerse, hangi mahfillerse; yürütme kurulu DPB'nin tutanak ve kararını yazdığı tarihten sadece 13 gün sonra karar vermesine rağmen (10/02/2010) 23 gün evrakın YÖK tarafından yazılmasını engelleyenlerle, memurlar.net'e nüfuz edenler aynı emele sahip olan, sosyologlara kadim /ezeli-ebedi düşmanlık besleyenlerdir. Düşman üreterek "biz" bilincini ve grup dinamiğini böylece sağlamlaştırmayı sosyologlar çok iyi bilir. Burada "üretilen" bir düşman ve komplo teorileriyle açıklanabilecek ve üstü örtülebilecek bir durum yok.. Yapıp-ettikleriyle ön almak isteyen ve ön kesmek adına türlü oyunlar oynayanlar var. memurlar.net'teki olayı da bu çerçevede görmek durumundayız.

Dikkat edilirse 11/03/2010 saat 11:02'de yapılan "uydurma" ve "maksatlı" haber 11:45 sularında geri çekiliyor. simurganka adlı editör aynı gün 12:08'de "sosyolog eylem planı" na yazıyor. Yazısı özür tonunda ve yaptığından pişman bir edayı değil "kendinize gelin" uyarısını içeriyor. Site sakinlerini uyarmak yerine haberi düzeltip, yanlış yaptığını beyan edip "özür" dilemek aklına gelmiyor. Sözümona "düzeltilmiş" haber yine aynı gün 13:02'de veriliyor. Hiçbir şey olmamış gibi. Ne bir açıklama var, ne de bir özür! Aynı konuda tam iki saatte (11:02- 13:02) birbirinin tam zıddı haberi aynı kalem yapacak ve açıklama yapmaksızın geçistirilecek. Bu durumu kabullenenler olabilir ama zerre kadar "vicdan" varsa bu yapılanlar orada karşılık bulacak ve hakettiği değerlendirmeyi görecektir. "Düzeltilmiş" habere pek bir sevinen ve olayın farkında olmayan, önündeki kağıdı okumak yerine yapılan yorumu gerçek zanneden "sosyolog"lara ne demeli bilmiyorum..

Sondan bir önceki aşamadayız. Çomak sokucular bunu bizden daha iyi bildikleri için ellerindeki bütün araçları kullanmaya çalışıyorlar. memurlar.net'te böyle bir haber yapıldı da n'oldu, YÖK kararı geri mi alındı tarzında safiyane sorular içerisinde bulunanlar bu cevabı haketmesler de şu gerçeği gözden uzak tutamayız. memurlar.net'i çok değişik kesimlerin izlediği bilinmektedir. Bunlar arasında karar mekanizmasında bulunan yüksek bürokratlar da bulunmaktadır. Yalan haber gerçekte sosyologları kışkırtmayı vs. değil bu kesimi etki altına almayı amaçlamaktaydı ve yayında kaldığı süreler içerisinde (40 dk.) "birileri" bu sürecin tamamlanmasında aktör olan, zincirin halkalarına telefon vb. yollarla ulaşarak haberi okumalarını temin ettiler. Yıllarca yaşadıkları mağduriyetler ortadayken ve karar ellerinde iken bile bu haberden karamsarlığa düşen "evet memurlar.net'te yazdığı gibi bu sayılanlar arasında sosyoloji yok!!!" diyebilen mestektaşların olduğu bir vasatta bahsi geçen yetkililerin kuşkuya düşmeleri nispeten anlaşılabilir bir durum.. Amaç da buydu ve gerçekleşince yazı yayından kalktı..

BKK öncesi gerekli olan Maliye ve DPB görüşleri için yazışmalar hazır olmasına rağmen o yazıların ilgili merciilere ulaşmaması tesadüf olmasa gerek.. bilenler bilir, bu tür işlerde "bir gün" bile çok önemlidir. memurlar.net'in bile iç çeperine nüfuz eden bu kişiler, sürecin geri döndürülemeyeceğinin farkında olmakla beraber işi yokuşa sürmek adına ellerinden geleni ardlarına bırakmayacaklardır!.

İşte memurlar.net'in açık, haksız, yalan, yanlış ve hedef alıcı haberden dolayı "özür" dilemesi tüm bu nedenlerden dolayı gerekliydi ve hâlâ geçerli.. Sağolsunlar bir-kaç arkadaş özür noktasında bastırdı; ancak geriye kalanlar haberin düzeltilmesine "fit" oldular. Emin olunuz ki başka bir meslek grubuna bu yapılanlar yapılsaydı yer yerinden oynardı. Sosyologların kırmızı çizgileri ve haklarına düşkünlükleri sınanmış oldu ve aslında niçin yıllardır mağdur oldukları da anlaşıldı!!! Şâirin sözüyle bitirelim gereksiz gibi görünen bu "gerekli" konuyu: "Adam mısın oğlum, hürsün, gez / seni bir kimsecik sürükleyemez // Adam değil misin oğlum, gönüllüsün semere/ küfür savurma boyun eğdiğin semercilere..


Birileri "Üsküdara gider iken" şarkısını söylerken  bizler üsküdarı geçen o atların üzerinde olalım ve şarkı bittiğinde söyleyecekleri sadece "Atı alan üsküdarı geçti" olabilsin.. bunun için son dönemeçte biraz dikkat ve gayret gerekmekte.. Maliyeden gelen haberlere göre okuduğu kararı anlayanların THS'ye geçmeleri; anlamayanların ise GİH'e talim etmeleri yönünde ciddi çalışması varmış. ÖSYM de karar metnini KPSS'de soru olarak hazırlamak üzereymiş.. doğru anlayıp ona uygun cevap vereni THS'li sosyolog, anlamayanı memurlar.net'e editör yapmak üzere.. bilginize..

Not: Bu süreç tamamlandığında belki bir çok kişiye teşekkür edilecek, şüphesiz bunların bir kısmı bu şükran duygularını fazlasıyla hak etmiş olacaklar. Ben burada çoğu insan bırakın iş yapıp, çözümün parçası olmak adına harekete geçmeyi, bulunduğu ortamlarda bile konuşmamayı tercih ederken isimlerini YÖK yazışmalarından gördüğüm ve bu kadarıyla tanıdığım Sn. Şükrü BİLGİÇ ve Sn. Serkan VARDİ'ye sonsuz teşekkür ederim. YÖK'e verdikleri dilekçelerle diğer unvanların yanında "sosyolog"ların da anılmalarını sağladıkları için..

Selamlar..

sosyolojistik@gmail.com

13 Mart 2010 Cumartesi

Yükseköğrenim Mezunlarının Atanabileceği Hizmet Sınıfı ve Kadrolar


Yükseköğretim Kurulu Kararları Temelinde 657 sayılı kanun kapsamındaki unvanlara ve kadrolara hangi bölüm mezunlarının atanabileceğini göstermektedir. (Hizmet Sınıfı Değişikliklerine dâir karar ve bunların uygun olup-olmadığını belirten tablo)
 
Yükseköğretim Kurulu Karar Tarihi Program Adı Hizmet Sınıfı ve Kadrolar
17.06.1988 Edebiyat ve Fen Edebiyat Fakültelerinin Sosyoloji bölümü mezunlarının Sosyal Hizmet Uzmanı kadrolarında Sosyolog unvanı ile görev almaları uygun görülmüştür.
13.12.1988 Tıbbi Biyolojik Bilimler bölümü mezunlarının ihtisas yapıp yapamayacakları ile biyolog kadrolarına atanıp atanaayacakları İhtisas yerine doktora yapmaları Uygun, Biyolog kadrolarına atanmaları uygun görülmemiştir.
03.04.1989 Edebiyat, Fen-Edebiyat Fakültelerinin Sosyoloji bölümü mezunlarının Sağlık bilimleri Lisansiyeri sayılmaları ve Sosyal Çalışmacı kadrolarına atanmaları uygun görülmemiştir.
10.07.1989 İstanbul Üniversitesi Edbiyat fakültesi
- Prehistorya ve arkeoloji Bölümü ile
-Klasik Arkeoloji mezunlarının
T.H.S. kapsamı içinde sayılmaları uygun görülmüştür.
13.11.1989 DTCF, Edebiyat,Fe-Edebiyat fakültelerinin
- Sanat tarihi
- Antropoloji
- Etnoloji
- Sümeroloji
- Hititoloji dalıile Klasik Filoloji dalları
T.H.S. kapsamına alınmaları Uygun görülmüştür.
11.12.1989 Fen-Edebiyat fakültelerinin Arkeoloji ve Sanat Tarihi böl. mezunlarının T.H.S. kapsamına alınmaları Uygun görülmüştür.
02.04.1990 Tıp Fakültelerinin Tıbbi Biyolojik Bilimler Bölümü mezunlarının S.H.S. ve Yrd. S.H.S. alınmaları ve Biyologlara tanınan haklardan yararlanmaları Uygun görülmüştür.
Hacettepe Üniversitesi/ Edebiyat fakültesi/ Türk dili ve Edebiyatı Böl./ Türk halk Bilimi A.B.D. mezunlarının T.H.S. sayılmaları Uygun görülmemiştir.
Ankara Üniversitesi/ Ziraat Fakültersi/ Ev Ekonomisi Y.O. mezunlarının T.H.S.sayılmaları Uygun görülmüştür.
Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Ekonomisi Eğit. Böl./ Aile Akonomisi ve Beslenme Eğt. ABD mezunlarının E.Ö.H.S. sayılmaları Uygun görülmüştür.
17.05.1990 Sürmene Deniz Bilimleri Teknolojisi YO mezunlarının T.H.S.sayılmaları Uygun görülmüştür.
07.06.1990 Hacettepe Üniversitesi/ Ev ekonomisi YO/ Ev İdaresi ve Aile Ekonomisi G.İ.H. sınıfı sayılmaları Uygun görülmüştür.
14.06.1990 Hacettepe Üniversitesi/ Sosyal Hizmetler YO/ Sosyal Hizmetler unvanı ile mezun olanların SHS ve Yrd. SHS´na dahil Sosyal Çalışmacı unvanlı kadrolara atanmaları uygun görülmüştür.
27.11.1990 Hacettepe Üniversitesi/ Sosyal Hizmet Uzmanı ile mezun olanların SHS ve Yrd. SHS´na dahil Sosyal Çalışmacı unvanlı kadrolara atanmaları uygun görülmüştür.
Marmara Üniversitesi Güzel sanatlar ve eski adıyla Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar YO mezunlarının ek gösterge ve yan ödemelerinin tespitinde sadece İç Mimarlık Bölümü ile Endüstri Tasarımı bölümü mezunlarına Mimar ve mühendislere uygulanan ölçülerin uygulanması uygun görülmüştür.
Ege Üni./ Ziraat fakültesi/ Tarım Ürünleri ve teknolojisi AB mezunlarının Diyetisyen olarak istihdamları uygun görülmemiştir.
Gazi Üni./ İİBF/ Muhasebe böl (1983 mezunun) T.H.S. sayılmaları uygun görülmemiştir.
Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü mezunlarının Teknik Eleman Statüsünde değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
Meslek Yüksekokullarının Tapu Kadastro Programının İktisadi ve İdari Prpgram bölümü bünyesine aktarılması uygun görülmüştür.
01.03.1991 İstanbul Üni./ Edebiyat Fakültesi/ Coğrafya bölümü mezununu Jeomorfolog unvanı kullanması nedeniyle T.H.S. sayılması uygun görülmüştür.
Fakültelerin
- Astronomi Böl.
- Astronomi ve uzay Bilimleri böl.
mezunlarının
T.H.S. dahil astronom unvanlı kadrolara atanmaları uygun görülmüştür.
01.03.1991 Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksekokulu mezunlarının S.H.S. ve yrd. S.H.S. sayılmaları uygun görülmemiştir.
Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümü mezunlarının Diyetisyen olarak atanmaları uygun görülmemiştir.
Sosyolog unvanını alanların T.H.S. sayılmaları uygun görülmemiştir.
01.04.1992 Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu
- Moda Çiçek Öğretmenliği
- Ev Yönetimi ve Beslenme Öğretmenliği
Konya Kız Sanat Yüksek Öğretmen Okulu
- Nakış Öğretmenliği
Gazi Ünversitesi Mesleki Eğitim fakültelerinin
- Uygulamalı Resim Öğretmenliği
- Çocuk Gelişimi ve Eğitimi (ön lisans)
E.Ö.H.S. sayılmaları uygun görülmüştür.
27.07.1992 Anadolu Üni./ Uygulamalı Güzel Sanatlar Y.O. mezunlarının 657 sayılı Kanunun 36. maddesinin A bendinin 2. fıkrası kapsamında sayılmaları uygun görülmüştür.
10.11.1992 Bilgisayar Programcılığı eğitimi veren Fakülte ve MYO mezunları ile en az lise mezunu olup, MEB tastikli bilgisayar programcılığı kurslarını bitirenler ve meslek liselerinin bu programlarından mezun olanların Programcı kadrolarına atanmaları uygun görülmüştür.
Meslek liselerinin ilgili bölümlerinden mezun olanlar ile en az lise mezunu olup, bilgisayar kullanma tecrübesi olanların Bilgisayar İşletmeni kadrolarına atanmaları uygun görülmüştür.
12.11.1992 Meslek yüksekokullarının Toplum Sağlığı Böl. mezunlarının S.H.S. veya Yrd. S.H.S. sayılmaları uygun görülmüştür.
15.04.1993 İstanbul Üni./ Edebiyat Fakültesi/Coğrafya Bölümü mezunu olup, İstanbul Üni./ Deniz Bilimleri ve Coğrafya Ens./ Klimatoloji ve Meteoroloji dalında yüksek lisans yapanların (Brnzer dersler okutulmuş olması sebebiyle Coğrafya Böl. mezununun) Jeomorfolog kadrosunda çalışabileceğine dair belge verilmesi uygun görülmüştür.
21.09.1993 Çevre mühendislerinin İnşaat Müh. olarak çalışmaları uygun görülmemiştir.
25.01.1994 İşletmeci unvanını alanların T.H.S. sayılmaları uygun görülmemiştir.
Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü mezunlarının T.H.S. sayılmaları uygun görülmüştür.
15.09.1994 İç mimar unvanına ship olanların Mimar kadrosuna atanmaları uygun görülmemiştir. T.H.S. sayılmaları uygun görülmüştür.
25.10.1994 Anadolu Üni./ AÖF/ Ev İdaresi Prog. mezunlarının GİH sınıfında sayılmaları uygun görülmüştür.
30.03.1995 Endüstriyel Sanatlar Y. Öğrt. Okulunun
- Ev ekonomisi bölümü
- Teknik Eğitim Bölümü
- İş ve Teknik Eğitimi Böl.
Mesleki eğitim fakültesi
-Teknoloji Eğitimi Bölümünün
- Ev İş ve Ev Ekonomisi Öğretmenliği
- Ev Ekonomisi Öğretmenliği
- İş ve Teknik Öğretmenliği
- İş ve Teknik Eğitim Öğretmenliği
- Bilgisayar Öğretmenliği
- Bilgisayar Eğitimi Öğretmenliği
3795 sayılı Kanunun 3/d maddesi kapsamında Teknik Eğitim veren programlar olarak kabulü uygun görülmüştür.
30.03.1995 Endüstriyel Sanatlar Eğitimi
- Aile Bilimleri ve Tüketici Eğitimi Bölümü
- Endüstriyel Teknoloji Eğitimi
- Bilgisayar Eğitimi Bölümü
Kız Teknik Öğretmen Okulunun
Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulunun
Mesleki eğitim Fakültesinin
- Çocuk Gelişimi Besin teknolojisi ve Beslenme Eğitimleri Bölümü
- Çocuk Gelişimi ve Ev Eko. Eğt. Böl.
- Çocuk Gelişimi ve Ev Yön. Eğt. Böl.
- El Sanatları Eğitimi Bölümü
- Uygulamalı Sanatlar Eğitimi Bölümü
- Giyim Endüstrisi ve Giyim Eğt. Bölümü
- Giyim Endüstrisi ve Giyim Sanatları Eğitimi Bölümü
programları mezunlarının
3795 sayılı Kanunun 3/d maddesi kapsamında Teknik Eğitim veren programlar olarak kabulü uygun görülmüştür.
30.03.1995 Uludağ Üni./ Eğitim Fakültesi/Resim İş Eğitimi Böl.
Eskişehir İkt. ve Ticari İlimlert Akademisi/ Muhasebe - İşletme Böl.
mezunlarının
3795 sayılı Kanunun 3/d maddesi kapsamında sayılması uygun görülmemiştir.
30.06.1995 Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulunun
- Moda Çiçek
- İşleme Dokuma Örgü
-Aile Ekonomisi
- Giyim
bölümlerinin
Koz Sanat Yüksek Öğretmen Okulunun
-Giyim bölümünün
Teknik Eğitim veren programlar olarak kabulü uygun görülmüştür.
Gazi Üni./ Gazi Eğitim fakültesi/ Resim İşEğitimi (Lisans)
Hacettepe Üni./ Sosyal Bilimler Enstitüsü/ Uygulamalı Sanatlar (Grafik) ABD
Bilim Uzmanlığı unvanını alanın yapmış olduğu Bilim Uzmanlığı eğitiminin
Teknik Eğitim sayılması uygun görülmemiştir.
07.11.1995 Hacettepe Üniversitesi/ Sağlık İdaresi yüksekokulu mezunlarının (Y.K. 01.03.1991 kararında SHS sayılmadıkları için) SosyalBilimler Lisansiyeri sayılmaları uygun görülmüştür.
15.05.1996 Ankara Üni./ DTCF/ Bilim tarihi mezunlarının T.H.S. kapsamında sayılması uygun görülmemiştir.
Ege Üni./ İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi/ Turizm Bölümü mezunlarının GİH kapsamında sayılmaları uygun görülmüştür.
16.04.1997 Eğitim fakültelerinin
- Fizik Eğitimi
- Kimya Eğitimi
- Biyoloji Eğitimi
- Matematik Eğitimi
657 sayılı Kanunun 36/A-4 maddesinde zikredilen THS´de görev almak şartıyla Fen Bilimleri Teknik Bilimler Lisansiyeri sayılmaları uygun görülmüştür.
Üniversitelerin
- çocuk Gelişimi
- çocuk Gelişimi ve Eğitimi
- Çocuk Gelişimi ve eğitimi Anaoklu Öğrt.
- Çocuk Gelişimi ve eğitimi Okul Öncesi Eğt.
- Ev ekonomisi Yüksekokullarının Çocuk Gelişimi ABD
mezunlarının
SHS ve Yrd. SHS´de yer alan Çocuk Gelişimcisi kadrolarına atanmaları uygun görülmüştür.
Üniversitelerin
- Çocuk Gelişimi ve Eğitimi
- Çocuk Sağlığı ve Eğitimi
- Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Eğitimi
mezunlarının
GİH´de yer alan Çocuk eğitimcisi kadrolarına atanmaları uygun görülmüştür.
Eski adıyla Ege Üni./ İkt. ve Tic. Bil. Fakültesi/ Ticaret ve Sanayi İşletmeciliği mezunlarının GİH´de görev alabileceği uygun görülmüştür.
Gazi Üni./ Gazi eğitim Fakültesi/ Fen Bilimleri Eğitimi böl./ Matematik eğitimi mezunlarının THS´de çalışmak şartıyla Fen Bilimleri ve Teknik Bilimler Lisansiyerleri sayılmaları uygun görülmüştür.
24.06.1997 Edebiyat (DTCF dahil) Fen - Ed. Fak.´lerinin
- Sanat Tarihi
- Antropoloji
- Sümeroloji
- Etnoloji
- Hititoloji ABD ile
- Klasik Filoloji
(Latin Dili ve Ed., Yunan Dili ve ed.)
programlarının
THS kapsamına alınmaları uygun görülmüştür.
27.01.1998 İstanbul Üni./ edebiyat Fakültesi/ Eğitim Bilimleri prog. mezunlarının Çocuk Gelişimcisi kadrosuna istihdam edilmesi uygun görülmüştür.
27.01.1998 Edebiyat Fakültelerinin Pedagoji bölümlerinden mezun olanların Sağlık Bilimleri Lisansiyeri sayılmaları ve SHS´de istihdam edilmeleri uygun görülmemiştir.
30.07.1998 - Eğitim bilimleri alanlarında en az yüksek lisans düzeyinde eğitim görenler
- Öğretmenlik meslek bilgisid ersleri (pedagojik formasyon) almış olanlar
Eğitim Uzmanı kadrolarına atanmaları uygun görülmüştür.
12.01.1999 ankara Üni./ DTCF/ Halk Bilimi ABD mezunlarının GİH sayılması uygun görülmüştür.
20.04.1999 Fırat Üni./ Fen-Ed.Fakültesi/ Sosyoloji Prog. mezunlarının Psikolog kadrolarına atanmaları uygun görülmüştür.
08.02.2000 Üniversitelerin
- Tıp Fakültesi
- Diş Hekimliği
Eczacılık
- Veteriner
- Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon YO
- Sağlık Yüksekokulları
- Fakülte ve Yüksekokulların Diyet ve Beslenme Böl.
- Sosyal Hizmetler YO
- Fakültelerin Psikoloji, biyoloji ve Fizik böl.(Sağlık Fizikçisi için)
SHS veya Yrd. SHS kapsamında sayılmaları uygun görülmüştür.
07.03.2000 Meslek Yüksekokullarının Hayvan Yetiştiriciliği ve Sağlığı Programının Teknik Programlar bölümünden çıkartılarak Sağlık Programları bölümüne aktarılması uygun görülmüştür.
27.05.2002 Sağlık Eğitim Fakültesi(lisans Pr.) ile Lisans tamamlama programı mezunlarının Diğer Sağlık Bilimleri Lisansiyeri tablosuna dahil edilmesi uygun görülmüştür.
27.05.2002 Ankara Üni. Sağlık Eğitimi Fakültesi/ Sağlık Eğitimi Bölümü mezunun Mesleki yükseköğrenim görmüş sağlık personeli olarak değerlendirilmesi uygun görülmemiştir.
a) Sosyal Hizmet YO ile Sosyal Hizmetler Prog. mezunlarının
b) Eğitim Fakültelerinin Öğretmen Yetiştirme Prog. ile Eğt. Bil. Lisans Prog. mezunlarının
c) Psikoloji Bölümü mezunlarının
d) Tıp fakültesi mezunu Psikiyatri Uzman Hekimlerin
a) Sosyal Hizmet Uzmanı ve yardımcı kadrolarına
b) Pedagog kadrolarına
c) Psikolog kadrolarına
d) Psikiyatri kadrolarına
atanmaları uygun görülmüştür.
Mesleki Eğitim Fakültelerinin,
ÇocukGelişimi ve ev Yönetimi Eğitimi Bölümü
- Çocuk Gelişimi ve Okulöncesi Eğt. Prg. mezunlarının
SHS istihdam edilmeleri uygun görülmemiştir.
Sağlık MYO ya da Tıp Fakültelerinden mezun olan Çocuk sağlığı ve hast. Uzmanlarının SHS Çocuk Gelişimcisi olarak istihdam edilecekleri uygun görülmüştür.
10.07.2003 İki yıllık Bilgisayar Programcılığı bölümü mezunlarının İki yıllık Bilgisayar Operatörlüğü ve teknikerliği böl. mezunlarının atanacağı kadroya atanmaları uygun görülmüştür.
İki yıllık Kimya Prog. mezunlarının İki yıllık Biyokimya Teknikerliği programı mezunlarının atanacağı kadroya atanmaları uygun görülmüştür.
Hacettepe Üni./ Sosyal Hizmetler YO mezunlarının 657 sayılı Kanunun 36. maddesi uyarınca Sağlık Bilimleri Lisansiyeri sayılabileceği uygun görülmüştür.
Mimar Sinan Üni./ Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Çin programı mezunlarının THS sayılmaları uygun görülmüştür.
Gazi Üni./ İİBF/ Bankacılık ve Sigortacılık THS sayılmaları uygun görülmemiştir.
26.09.2003 Fakülte ve Yükseokulların
- Fizik
- Fizik mühendisliği
mezunlarının sağlık fizikçisi unvanlı kadrolara atanıp atanamayacakları ile

Genel İdare Hizmetleri sınıfına dahil
- Eğitim Uzmanı
- Eğitim Rehberi
- Programcı
- Kütüphaneci

Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil
- Diyetisyen
- Pedagog
kadrolarına hangi okul mezunlarının atanabileceği konusu
Söz konusu kadrolara kimlerin atanabileceği konusunun ilgili kurum tarafından atama yapılacak kadro tanımları çerçevesinde belirlenmesi gerektiği