31 Ocak 2011 Pazartesi

KURUMLARIN THS İPTAL-İHDAS SÜREÇLERİ ve ÖZLÜK HAKLARA YANSIMASI

desade: (31 Ocak 2011 - 14:53)

Arkadaşlar merhaba;daha önce kadro değişikliğinin yapıldığını bildirmiştim.


Cuma günü kurum atamalarımızı yayınladı(DZKK Kütüphanecileri)personel şubeme de atama yazım geldi,bunun üzerine maaş mutemedine durumumuzun ne olduğunu az önce sordum.

Milli Savunma Bakanlığı'ndan Kuvvete ödeme oranlarını belirten bir yazı ulaşmadan herhangi bir ek ödeme yapmayacağını(yani GİH'e devam)

yazı geldikten sonra ise oluşan farkı vereceğini söyledi.

Bu arada Ankara ile durum hakkında bilgi almak için yaptığı bir görüşmeye şahit oldum,görüşme sonrası bu değişikliğin bakanın bir yakını için yapıldığını söyledi.:)))

---

savior: (31 Ocak 2011 - 09:44)
...
forumdan da tanığıdınız bir sosyolog kardeşimiz (belediyede çalışıyor) ths den (toplu sözleşme ve özel zamlar dahil) ilk maaşı hesaplanmış... 2000 tl nin üzerindeymiş... detaylı bilgi olgunlaştıktan sonra mutlaka buradan paylaşılır. bir an önce hayırlı olsun demek istiyoruz.
...

---

savior: ( 1 Şubat 2011 - 10:45)

iki kurum (biri benim çalıştığım kurum diğeri ise kendini söyler) c bendinden maaş düzenlemeyi planlıyor.


sn.zardon yazmıştı adaletin d den maaş ödemeyi uygun gördüğünü

demek ki shçek en önemli kalelerden biri olacak... eğer shçek ikna edilip c den maaş ödemeye başlarsa, maliyeyi c bendi için zorlayabiliriz ki zaten devlet personel başkanlığı bizim yanımızda... uygun görüş verecekleri söylemişlerdi c için.

bu anlamda shçek'in ikna edilmesi konusunda neler yapılabilir?

1- acaba SES ve SAĞLIK-SEN ve TÜRK SAĞLIK SEN shçek yöneticilerine c den maaş ödenmesi için ikna görüşmeleri yapamazlar mı?

bence yapmalılar ve bunu yaptırmalıyız. bu anlamda SENDİKA ÜYESİ ARKADAŞLAR (özellikle sağlık sen) özel bir görev üstlenmeli. sendikalarına baskı kurarak bu anlamda iş ve işleme tabi tutulmak için sendikaları shçek'in üzerine göndermeliyiz.

2- çalışanlar ne yapmalı? yukarısı (yönetim) ile İYİ ilişkiler kurulması halen problemli. mutlaka bunu aşmalıyız. shçek teki arkadaşlar d den alırsa en çok kişi orada olduğu için maliye orayı dikkate alacaktır, adalet baştan yelkenleri indirmiş göründüğüne göre d kaçınılmaz olacaktır.

ancak şunu unutmamak lazım. biz d ye tamam dediğimiz anda bizim işimiz elde 0 olacaktır. herkes bunun bilincinde olmalı.

buna önem vermeliyiz. hatta şuan için bundan daha önemli bir sorun var mı özlük hakları konusunda? bence yok.

herkese kolay gelsin.

---

fgundem: (1 Şubat 2011 - 11:49)

herkese selam,


savior hocamızın 1 Şubat 2011 10:45 msjıyla bağlantılı olarak;

msb merkez'de görevli bir sosyolog olarak bizim bakanlık bünyesinde az sayıda sosyolog, kütüphaneci ve arşivci var...

benim kadro iptal-ihdasın bitmesine çok az kaldı.(yaklaşık 1 ay kadar) diğerleri için de aşağı yukarı aynı, birbirimizi takip ediyoruz..

bu iş için bakanlık bünyesinde bir istisnai memur görevlendirdiler. bu işleri biz kendisine danışıyoruz, ne oldu? ne olacak...vb. tüm birimlere yazıyı da bu arkadaş yazacak...

bana söylenen bizzat yetkili ağızdan (ist.me) "kadrolarınız gelsin. hemen ödemelerinizi yapacağız, ths olup da gih maaşı almanın bir anlamı yok..."

maliyeye de bu anlamda yan ödemeyi bir an önce çıkarması için bir adım, zorlama olacağını, hukuksuz bir şey olmadığını, çünkü II sayılı cetvelde yer aldığımızı ve hatta "c"den dahi ödeme yapabileceklerini çünkü, Bakanlar Kurulu Kararında "G" bendine göre kararlaştırılmıştır dediği için; DPB'nın, Kültür'ün ve Adalet'in A/4'e olumlu görüş verdiğinden dolayı yanlış bir şey asla yapmamış olduğunu söylüyor...

kadro durumumuz bir gelsin...

beraber oturup bakacağız...

bu en fazla 1 ay kadar sürecek...

hak edişler geriye dönük de ödenecek...

bana söylenenler bunlar...
........................................

herkes kendi kurumunu "c"den ödeme yapılması konusunda ikna etmeli...

özellikle SHÇEK ve ADALET...

kolay gelsin...

---

zardon: (1 Şubat 2011 - 13:30)

Adalet Bakanlığının, d) Unvanları (a), (b) ve (c)’de sayılmayan diğer mesleki teknik yükseköğrenimlilerden..grubuna göre cetvelleri maliye'ye gönderdiğini öğrendim..


Dolayısıyla en azından sosyologlar için geriye bir tek SHÇEK kalıyor.. SHÇEK'in c'ye göre yazabilmesi için iyi bir dayanağa ihtiyaç var..o da tabii ki arkeologların BKK ile THS olduktan sonra şu anki ÖHT ve diğer zam ve tazminatları almalarını sağlayan cetvellerle ilgili görüş yazısı hazırlarken, kurumlar nasıl bir yazı yazmış..BUNU BULMAK ŞART..!

Eğer bu bulunabilirse ve bize de uyuyorsa ve Maliye şu an, SHÇEK'in ve bu şekilde dayanaklarla diğer kurumların, ödeme yapabilmek için görüş isteme yazısına karşın, ısrarla d'ye göre ödeme yapılmasını kabul ederse ve kurumlar buna göre ödeme yapmaya başlarsa, ödemenin başladığı tarih itibariyle, 60 gün içinde iyi bir metin oluşturup Danıştay'a dava açarak da olsa bu hakkı elde edebiliriz..! en azından ben öyle biliyorum..

Ama yine söylüyorum, bizim mutemetle hesaplamamıza göre, diğerlerine göre ödeme yapılırsa bile, yani 93 ÖHT ve 700 iş güç zammı 975 tem.güç zammıyla birlikte ve Adalet Bakanlığı için 20 adalet ek tazminatıyla birlikte, ek ödemesiz, bekar bir sosyolog maaşı 1400 lira civarında oluyor..yani şu an bizim kurumdaki psikolog ve sosyal çalışmacılar kadar..Bu arada diğer kurumların ek tazminatı var mı bilmiyorum..

Aslında benim en baştan beri düşüncem, her ne kadar kurumlarımızda psikolog ve sosyal çalışmacılara göre daha yüksek maaş almamızı sağlayacak ve bununla birlikte diğer bu mesleklerin iş barışı bu sefer de bizim aleyhimize işliyor gibi itirazlarına sebep olacaksa da..THS olmamızın bir avantajı olarak bize en az 122-130 (dereceye göre) ÖHT ve beraberindeki diğer ek tazminat ek göstergelerin verilmesi gerekiyor..çünkü durumumuz bir istatistikçi ve arkeologdan v.b farklı değil..

Ancak bir türlü onların bu tazminatı almalarını sağlayan, kurumların DPB VE MALİYEYE gönderdikleri ilgili görüş yazısı ve Maliyenin onayından sonra krumların ödemeye esas genelgesine ulaşamıyoruz..! Bu yazıyı bulsak her anlamda işimiz çok daha kolay olacak..

---
 
bilgi toplumu: (1 Şubat 2011 - 14:23)
 
T.C.

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

MECLİS KARARI

Özü : Bakanlar Kurulunun 2010/1092 sayılı kararı doğrultusunda, Belediyemizde Genel İdari Hizmetler Sınıfında mevcut bulunan 2 adet kütüphaneci kadrosu ile Genel İdari Hizmet Sınıfında 6 adet sosyolog unvanlı kadroların Teknik Hizmetler Sınıfına dönüştürülmesinin kabulüne oybirliği ile karar verildi.

Gündemin 11. maddesinde yer alan; “10.01.2011 tarihli Ocak olağan meclis toplantısında 9. madde olarak görüşülen Belediyemizde Genel İdari Hizmetler Sınıfında mevcut bulunan 6 adet sosyolog ve 2 adet kütüphaneci kadrolarının 10.12.2010 tarih ve 27781 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince, Teknik Hizmetler Sınıfına geçirilmesi hakkında gerekli kararın alınmasına dair Plan ve Bütçe Komisyon Raporu ekte sunulmuştur.

Mecliste görüşülerek karar verilmesi hususunu arz ederim.” deyimli İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığının 12.01.2011 gün ve 86 sayılı yazısı okundu.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYON RAPORU

Büyükşehir Belediye Meclisinin olağan toplantısı 10.01.2011 Pazartesi günü yapılmış olup, bu toplantıda gündemin 9.maddesinde; Genel İdari Hizmetler Sınıfında olan Sosyolog ve Kütüphaneci kadrolarının, Teknik Hizmetler Sınıfına dönüştürülmesi hususu incelenerek gerekli kararın alınması konusu Komisyonumuza havale edilmiştir. Komisyonumuz 12.01.2011 tarihinde saat 15.00’da Mali Hizmetler Daire Başkanlığının toplantı salonunda toplanarak;

10 Aralık 2010 tarih ve 27781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince;

Belediyemizde Genel İdari Hizmetler Sınıfında mevcut bulunan 2 adet kütüphaneci kadrosu ile Genel İdari Hizmet Sınıfında 6 adet sosyolog unvanlı kadroların Bakanlar Kurulu Kararında belirtildiği üzerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınması nedeniyle,

Belediyemizde mevcut bulunan 6 adet sosyolog ve 2 adet kütüphaneci kadrolarının Teknik Hizmetler Sınıfına dönüştürülmesi Komisyonumuzca görüşülerek uygun bulunmuş olup, hazırlanan bu rapor imza altına alınarak Meclisin takdirine sunulmuştur.

M. Remzi SADİ

Hüseyin KAZANCI

A. Güliz YILMAN

H.Gürsel KARABAYIR

Plan ve Bütçe Kom.Bşk.

Komisyon Bşk.V.

Sözcü

Üye

Turgay GENÇ

Adlıhan DERE

Ramazan ATEŞ

komisyon raporu okundu.

Başkan; konuyu görüşmeye açtı, yapılan müzakereler sonucunda Plan ve Bütçe Komisyonundan geldiği şekliyle oylamaya sundu ve işaretle yapılan oylama sonunda;

Bakanlar Kurulunun 2010/1092 sayılı kararı doğrultusunda, Belediyemizde Genel İdari Hizmetler Sınıfında mevcut bulunan 2 adet kütüphaneci kadrosu ile Genel İdari Hizmet Sınıfında 6 adet sosyolog unvanlı kadroların Teknik Hizmetler Sınıfına dönüştürülmesinin kabulüne oybirliği ile karar verildi.

/////////////////////////////////////////

DARISI DİĞER KURUMLARIN BAŞINA...

---

bilgi toplumu: (1 Şubat 2011 - 14:37)

Toplantı Konusu Belediye Meclisi Ocak Ayı Olağan Toplantısı


Toplantı Tarih ve Başlama Saati 13 Ocak 2011 Perşembe / 14:00

İlgili Kurum Antalya Büyükşehir Belediyesi

Belediyemizde mevcut bulunan sosyolog ve kütüphaneci kadrolarının teknik hizmetler sınıfına alınması amacıyla 3. dereceden 11 adet teknisyen kadrosunun kaldırılarak yerine 4. dereceden 1 adet, 7. dereceden 2 adet ve 8. dereceden 7 adet olmak üzere toplam 10 adet sosyolog ve 9.dereceden 1 adet kütüphaneci kadrolarının ihdası edilmesine ilişkin hazırlanan II sayılı Boş Kadro Değişiklik Cetveli ile ilgili İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığının 12.01.2011 gün ve 86 sayılı yazısı ve eki Plan ve Bütçe Komisyon Raporu. (10.01.2011/9.maddesi )
---

[belediyede çalışan sosyologlarla ilgili gelişmeler için tıklayınız]

30 Ocak 2011 Pazar

SHÇEK müfettiş yardımcılığı sınav ilanı (30 Ocak 2011)

abcvyz: (30 Ocak 2011 - 22:44)

bu linkte "SHÇEK müfettiş yardımcılığı sınav ilanı" bulunmaktadır..

sınava katılabilme koşulları arasında "Hukuk, Siyasal Bilgiler, İktisat, İşletme, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri ile Sosyal Hizmetler, Psikoloji ve Çocuk Gelişimi ve Eğitimi" mezunlarının başvurabileceği belirtilmiştir..

Sosyal Çalışmacı, Psikolog, Çocuk Gelişimcisi bulunurken "sosyolog"un yer almaması açıklanabilir bir durum değildir..

bu nedenle SHÇEK'te çalışan arkadaşların kayıtlara geçmesi adına silsile yoluyla dilekçe yazarak bu durumu sormaları önemlidir.. diğer taraftan henüz atanmamış arkadaşlarımız ve SHÇEK dışında kamuda çalışan sosyologların Bilgi Edinme yoluyla müracaat etmeleri de son derece olumlu etki oluşturacaktır..

Sosyolog istihdamı ve niçin sosyologların kamuda bulunması gerektiği biraz da "neden yok, neden almıyorsunuz" sorgulamasıyla yakından ilgilidir..

sosyologlar bu tür bilgiler sonrasında durumdan vazife çıkartarak hemen harekete geçebilmelidir.. hatta biraz dirayetli olunabilse 04 Şubat'ta başvurunun son günü olan bu ilan bile dondurulabilir ya da sosyologların eklenmesi sağlanabilir.. [en son danıştayın kararına atıfta bulunularak sosyologların da diğer adı geçen unvanlar gibi meslek elemanı olduğu vb. argümanlar ayrıca belirtilrbilir] ama 3-5 başvuru olacaksa netice alınması imkansız..

---


T.C. Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünden:

T.C. Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca Müfettiş Yardımcılığı kadrolarında görevlendirilmek üzere Müfettiş Yardımcılığı giriş sınavı düzenlenmiştir. Toplam 23 Müfettiş Yardımcısı alınacaktır.

I - SINAVA KATILABİLME KOŞULLARI

a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 48’inci maddesinin (A) fıkrasında belirtilen şartları taşımak,

b) Hukuk, Siyasal Bilgiler, İktisat, İşletme, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri ile Sosyal Hizmetler, Psikoloji ve Çocuk Gelişimi ve Eğitimi alanlarında en az dört yıl eğitim veren ve denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kabul edilen yerli ve yabancı fakülte veya yüksek okullardan birini bitirmiş olmak,

c) 01 Ocak 2011 tarihi itibariyle 30 yaşını, askerliğini yapmış olanlar için 32 yaşını doldurmamış olmak,

d) Sağlıkla ilgili olarak görevlerini devamlı yapmaya engel bir durumu olmamak,

e) Bu sınava daha önce birden fazla katılmamış olmak,

f) Sicil, tutum ve davranışları yönünden SHÇEK Müfettişliğine engel durumu bulunmamak,

g) Erkek adaylar için askerlikle ilişiği olmamak,

h) Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından; 27-28/06/2009 veya 10-11/07/2010 tarihli Kamu Personeli Lisans Seçme Sınavlarının birinden KPSSP 109 puan türünden 70 ve daha üzeri puan alan adaylar arasından yapılacak başvurularda; en yüksek puan sıralamasına göre ilk 460 kişi içerisinde bulunmak (460 ıncı adayla aynı puana sahip olan adaylar da sınava kabul edilirler),

i) Süresi içinde başvurmak ve başvuru belgesi ile birlikte istenilen belge ve bilgileri SHÇEK Teftiş Kurulu Başkanlığına teslim etmiş olmak.

II - BAŞVURU SIRASINDA İSTENİLEN BELGELER

Giriş Sınavına girmek isteyenler SHÇEK Teftiş Kurulu Başkanlığına:

a) T.C. Kimlik Numarası beyanı,

b) Başvuru sahibi tarafından doldurulacak sınav başvuru formu,

c) Diploma veya mezuniyet belgesinin aslı veya SHÇEK Teftiş Kurulu Başkanlığınca onaylı örneği,

d) İki adet vesikalık fotoğraf,

e) KPSS Sınav Sonuç Belgesinin aslı veya SHÇEK Teftiş Kurulu Başkanlığınca onaylı örneği ya da bilgisayar çıktısı,

ile müracaat ederler.

(Yazılı sınavı kazanacak adaylardan sözlü sınava girmeden önce istenecek belgeler ayrıca belirtilecektir.)

İstekliler, başvuru formunu ve sınava giriş şartlarını içeren ilan metnini Işıklar Caddesi No:16 Ulus/ANKARA adresindeki SHÇEK Teftiş Kurulu Başkanlığından temin edebileceklerdir. Ayrıca, Müfettiş Yardımcılığı Giriş Sınavı başvuru formu ve ilan metni http://www.shcek.gov.tr internet adresinden de temin edilebilir.

III - SINAV ŞEKLİ VE KONULARI

Giriş sınavı yazılı ve sözlü sınav aşamalarından oluşur.

1 - Yazılı ve sözlü sınav;

a) Hukuk,

1) Anayasa Hukuku ve T.C Anayasası,

2) İdari Hukukunun Genel Esasları, İdari Yargı,

3) Ceza Hukukunun Genel Esasları ve Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar,

4) Medeni Hukuk,

5) Borçlar Hukuku.

b) İktisat,

1) İktisat Teorileri, Mikro-Makro Ekonomi,

2) Güncel Ekonomik Sorunlar.

c) Maliye,

1) Genel Maliye Teorisi ve Maliye Politikası,

2) Kamu Gelir ve Giderleri,

3) Bütçe,

4) Kamu Borçları.

d) Genel Muhasebe,

e) Sosyal Hizmetler,

1) Türkiye'de sosyal hizmet sistemi, politikaları ve kurumlar,

2) Sosyal hizmetin esasları.

Konularında yapılacaktır. Sınavda tam not 100 dür. Yazılı sınavda başarılı olmak için, alınacak notun en az 70 olması ve yazılı sınav puan sonuçlarına göre yapılan başarı sıralamasında 69 aday içerisinde bulunmak gerekmektedir.

IV- SINAV TARİHİ VE YERİ

Giriş sınavının yazılı bölümü, 19 Şubat 2011 günü Saat: 10.00’da başlamak üzere Ankara’da yapılacaktır. Sınava girilecek yer ve saati gösteren Sınav Giriş Belgesi talepleri halinde adaylara elden teslim edilecek, almamaları halinde adayların haberleşme adresine gönderilecektir. Yazılı sınavın yapılacağı yer http://www.shcek.gov.tr internet adresinden ayrıca duyurulacaktır.

V- BAŞVURU ŞEKLİ VE SÜRESİ İLE YAZILI SINAVLA İLGİLİ İŞLEMLER

Sınava katılmak isteyen adayların, giriş sınavının yazılı bölümü için istenen belgelerle birlikte 24.01.2011 - 04.02.2011 tarihleri arasında (en geç 04 Şubat 2011 günü Saat 18.00’e kadar) SHÇEK Teftiş Kurulu Başkanlığı Işıklar Caddesi No: 16 Ulus/ANKARA adresine şahsen veya postayla başvurmaları gerekir. Postadaki gecikmeler ve 04.02.2011 tarihinden sonra yapılan başvurular dikkate alınmayacaktır.

Yazılı sınavına katılmaya hak kazanan adaylar ile yazılı ve sözlü sınav sonuçları http://www.shcek.gov.tr internet adresinden ilan edilecektir.

Yazılı sınavda kimlik tespitinde kullanılmak üzere nüfus cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport gibi fotoğraflı bir kimlik belgesinin bulundurulması gerekmektedir.

29 Ocak 2011 Cumartesi

Sosyolog istihdamı İçin Tarım Bakanlığına Gönderilen Faks Metni (29 Ocak 2011)

neo_sosylg (29 Ocak 2011 - 14:45)

atanamayan arkadaşlar tarım bakanlığına fax çekiyoruz destek bekliyoruz sizlerden.

atanmış arkadaşlarda bize destek verirlerse çok memnun oluruz savior ve merlenamed hocalarım çektiler.

---

T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

ANKARA


Sayın Mehmet Mehdi Eker
Tarım ve Köyişleri Bakanı

Bilindiği üzere bu yıl 2010 KPSS’ye 8585 sosyoloji mezunu(nun) sınava girmesine rağmen sosyologlar için 24 Ocak- 2 Şubat ÖSYM Atamasında toplam 11 kadro açılmıştır. Sınava giren ve atanmayı bekleyen 8585 kişi bulunurken sadece 11 kişinin atanabileceğini görmek, biz sosyologlar üzerinde derin hayal kırıklıkları yaratmış ve bizi bir anlamda da ümitsizliğe düşürmüştür.

11.02.2010 tarihinde düzenlenen ‘2.Tarım Zirvesi’nde yapmış olduğunuz konuşmada: ‘Köy ve kırsal alan sosyolojisini bilmeden çok sağlıklı projeler üretilemiyor. Bu yıl içinde illerdeki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatlarına birer sosyolog atayacağız. İlk aşamada 81 ilin her birine başlangıç itibariyle en az bir sosyolog alınacak ve alımlar ÖSYM aracılığı ile gerçekleştirilecek. Daha verimli üretim yapılması ve projelerin daha sağlıklı işlemesi için bunu yapmaya karar verdik. Bugün itibariyle Türkiye genelinde 2 bin 500 adet tarım danışmanı köylerde görev yapmaktadır. Mart ayı başında 2 bin 500 tarım danışmanı daha alacağız. Danışman sayısı 5 bine çıkacak. Bu danışmanların her birinin 5 köye baktığını düşünürsek 25 bin köy yapar. Hedefimiz danışman sayısını 10 bine çıkarmaktır.’eklinde konuşmanızın ardından Türkiye'deki tüm sosyologların kalbinde taht kurmuştunuz ve henüz atanmayan sosyologlardan büyük çoğunluğu heyecanla alımların gerçekleşmesini beklemeye başlamıştır.

25.10.2010 İstanbul'da Dedeman Otel'de düzenlenen, Sivas Vadi İlçeleri Federasyonu 2.Olağan Genel Kurulu Toplantısındaki konuşmanızda: ‘Yeni projelerden bir tanesine de şu, köylere, köylerde yaşamak üzere, çiftçinin tarlasında, bahçesine de yaşamak üzere, tarım danışmanı adı altında 5 bin ziraat mühendisi ve veteriner hekim gönderdik. Şimdi 2 bin 500 kişi daha alcağız. Bunlar sadece 7 bin 500 köyde olmuyor. Çevre köylerle de birlikte yaklaşık 20 bin köyde hizmet verecek’’ şeklinde açıklamalarda bulunarak yine bizleri heyecanlı bir bekleyişinin devamını sağladınız.

Ancak 2011 yılına girmemizle beraber, bu alımların henüz yapılmaması ve ÖSYM tarafından yukarıda ifade edilen tarihlerde yapılacak olan yerleştirmelerde Bakanlığınız bünyesinde sosyolog kadrolarını görememek bizlerde hayal kırıklığı yaratmıştır.

Sayın Bakan'ım,

Yukarıda yazılanların ışığında, atanmayı bekleyen sosyologlar olarak; mevcut sorunların üstesinden gelmek ve yeni projeler gerçekleştirebilmek için bizlere imkan tanınmasını talep etmekteyiz.

Bu nedenle Bakanlığınıza ihdas edilmiş olan sosyolog kadroların doldurulması için emir ve müsaadelerinizi beklemekteyiz.

Özellikle yaklaşan 2011 Genel Seçimleri hasebiyle, ilk atama döneminde mevcut kadrolarınızı sosyologlara açtığınız takdirde, atanmayı bekleyen binlerce sosyologa ümit ve iş vermiş olduğunuzdan minnettarlığımızı göstereceğimizi bilmenizi ister, saygılarımızı arz ederiz.


TARİH

İSİM SOYİSİM

İMZA

27 Ocak 2011 Perşembe

Özlük hakları ve diğer ödemelere ilişkin BUMKO yazısı

cemal naci (27 Ocak 2011 - 15:46)

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI
Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.0.22.115912/ 05.01.11 * 76
Konu : Özlük hakları ve diğer ödemeler

GENELGE

1- 1/1/2011 tarihinden geçerli olmak üzere, 3/1/2011 tarihli ve 2011/1241 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla;

a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 154 üncü maddesi uyarınca aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayısı (0,061954), memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylık katsayısı (0,82656), iş güçlüğü, iş riski, temininde güçlük ve mali sorumluluk zamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak yan ödeme katsayısı ise (0,019638) olarak yeniden belirlenmiştir.

b) 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin (c) bendi uyarınca sözleşmeli olarak çalıştırılan personelin ücret tavanı 3.252 TL’ye yükseltilmiştir.

c) 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Kararname ile yürürlüğe konulan “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar”ın 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan ücret tavanı 2.884 TL’ye yükseltilmiştir. 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası ve diğer ilgili mevzuatında anılan fıkraya yapılan atıflarda belirtilen ücret tavanı için bu tutar uygulanacaktır.

ç) 30/11/1984 tarihli ve 84/8813 sayılı Kararname ile yürürlüğe konulan “Başbakanlıkta Çalıştırılacak Sözleşmeli Personel Hakkında Hizmet Sözleşmesi Esasları”nın 8 inci maddesinde yer alan unvanlardan en yüksek Devlet memuru olan Başbakanlık Müsteşarının aylık sözleşme ücret tutarı 3.355 TL’ye yükseltilmiştir.

d) 29/12/1997 tarihli ve 97/10498 sayılı Kararnamenin eki listelerdeki kurum ve kuruluşların hizmet sözleşmesi esaslarında yer alan ve 7/7/2010 tarihli ve 2010/654 sayılı Kararname ile yükseltilmiş bulunan taban ve tavan ücretleri %4,22 oranında artırılmıştır.

e) İlgili mevzuatı uyarınca vize edilmiş sözleşmeli personel pozisyonlarının, 2010/654 sayılı Kararname ile yükseltilmiş bulunan taban ve tavan ücretleri %4,22 oranında artırılmıştır.

f) Çeşitli statülerde 2010 yılında sözleşmeli olarak çalıştırılanlardan 2011 yılında da görevlerine devam etmeleri ilgili kamu idarelerince uygun görülenlerin, 2010/654 sayılı Kararname uyarınca belirlenmiş mevcut brüt sözleşme ücretleri %4,22 oranında artırılmıştır.

2- 2011/1241 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 3 üncü maddesinde, 17/4/2006 tarihli ve 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Karar ve eki cetvellerin 2011 yılında da uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından;

a) 2011 yılında Devlet memurlarına verilecek zam ve tazminatların belirlenmesine ilişkin olarak, cetvellerin kontrol, onay, dağılım listelerinin düzenlenmesi ve gönderilmesi işlemleri 2006/10344 sayılı Kararın 5 inci maddesinde yer alan hükümler esas alınarak gerçekleştirilecektir.

b) Anılan kontrol, onay, dağılım listelerinin düzenlenmesi ve gönderilmesi işlemlerinin tamamlanmasına kadar, söz konusu personelin zam ve tazminatları, 2010 yılına ilişkin kontrol edilmiş cetveller ve dağılım listelerine göre ödenecektir

AKP Grup Başkanvekili Bekir BOZDAĞ Görüşmesi (27 Ocak 2011)

savior (27 Ocak 2011 - 15:51)

fgundem hocamız, büyük zahmetlerle AKP Grup Başkanı Bekir Bozdağ ile torba yasaya dahil edilme konusunu görüşmek üzere bugün sabah meclisteydi.

bu randevu sürecinde her türlü özveriyi gösteren fgundem hocaya ,öncelikle ben kendi adıma, teşekkür ederim. çalışanlar bilirler yüzyüze görüşmenin ne kadar zor alındığını, ayrılan vaktin ne kadar kısa olduğunu, içeriye dolup dolup boşalan insanların arasında dert anlatmanın ne kadar zor olduğunu...

ancak hocamız birebir, ziyaretçisiz uzun bir görüşme gerçekleştirdi tekrar 5 unvanın 3000 e yakın çalışanı olarak teşekkür ederiz.

görüşme sırasında (kendisi de ifade edecektir mutlaka) sıcak bir uslüpla Bekir Bey'in kendisini ağırladığını ifade eden fgundem hoca, hazırladığımız dosyayı arz ettiğini, uzunca konu üzerine konuşulduğunu, Bekir Bey'in "çözelim elbette ama bu düzenleme için kanuni dayanağınız yok" ifadesini kullandığını ifade etti.

Sunduğumuz dosyayı alan grup başkan vekili, sorun hakkında bizleri haklı bulduğunu, bütün arkadaşlara selamlarını söylediğini, dosyayı bizzat sn.başbakana ilk toplantıda ulaştıracağını, başbakanı bilgilendireceğini, sorunun çözümünde de müdahil olacağını, ilerleyen aşamada gelişmelerden haberdar olmak istediğini söylemesi üzerine de hocamızın mutlaka sonuç almanın, bu mağduriyetin giderilmesi gerektiğini tekrar söyleyerek kendilerini arayacağımızı, gelişmelerden bizim de haberdar olmak istediğimizi söylemiş.

fgundem hocaya konu hakkındaki çalışmalarına yönelik tekrar şükranlar sunuyoruz.

gelelim yoruma: sn. başkanın "kanuni dayanağınız yok" ifadesinden torba kanunda benzer bir içerik olmadığını anlıyorum aksi yönde bir dayanak aranmasına gerek de yok, sürecin kısaltılması uygulamadaki farklılıkların ortadan kaldırılması için bu teklifin verildiğini hukuki dayanağın ise "eşitlik" "eşit işe eşit ücret" "kamu uygulamaları hizmet esasları ve süreleri" gibi bir çok şeye dayandırabiliriz diye düşünüyorum.

bu görüşme bugüne kadar yapılanlar arasında en önemli görüşmelerden biriydi. tırnaklarla günlerce süren telefon mesaisi ve ziyaretler sonucunda alınan bu kadar değerli randevuların doğru kullanılması beni son derece mutlu ediyor.

kültür bakanı torba kanun sürecinde bu soruna sahip çıksa, mesela ali fuat bey görüşüyordu ya kültür bakanıyla... bakan bey bunu torbaya taşısa? bir destek oradan alınsa? elbette yapılsa edilse...

dikkat edildiyse torba kanun konusunda "MECLİSTE ÇADIR KURALIM" diyenler şuan ortada yoklar... dün akşamki meclis görüşmeleri göstermiştir ki torba öyle ya da böyle geçecek... içine dışarıdan maddeler ekleniyor... 12 maddesi görüşüldü 1 tane dışarıdan madde eklendi... mağdem geçecek bu unvanlar için de 1 satır teklif verilse güzel olmayacak mıydı? belediyede çalışan işçilerin sürgün olarak gönderilebilmeleri ne kadar kötüyse (bu torbada var) bizlerin de halen bu ekonomik şartlarda yaşamamız AYNI DERECEDE KÖTÜDÜR. Sorunun çözümüne yönelik adresler benim kafamda artık tamamen değişmiştir. Bunu da bu arada ifade edeyim.

sonuçta Bekir Bey'in söyledikleri "kanuni dayanak" noktası bu anlamda, dünkü toplantıda alim ışık hocanın söylediği eğer benzer madde yoksa yeni bir kanun teklifi vermek gerekecek denilmesi anlamına geliyor ki... bakalım.

bu arada sendikadan aldığımız bilgiye göre sendikanın görüşmesi hafta başına kalmış... genel başkan'ın babası bugün vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, sn.genel başkana ve ailesine sabırlar dileriz.

yeni görüşmeler gelecek! yakında.

not: fgundem hoca bugüne kadar tanıdığım en mütevazi insanlardan biri, yaptığı çalışma hakkında bilgi verirken isminin bile geçmesini istemeyecek şekilde yüce yürekli. bu nedenle görüşmenin içeriğini ben yazmak zorunda kaldım. emeklerinden dolayı kendisine tekrar teşekkür ediyorum.

fgundem (27 Ocak 2011 - 16:27)
 
herkese selam,

foruma yazma konusunda ustadlarımızın eline su dökemeyiz ama bir iki satır yazmak istedim...

Ankara görevli bir sosyolog olarak bu görevi başarıyla yapmanın gururu içindeyim. Fakat gönül isterdi ki bu görüşmeden "torbaya tamam" çıksın.

Sn.Bekir Bozdağ ile sabah mecliste makamında yaptığım görüşmede, savior hocamın da belirttiği gerekçeden dolayı (dayanak yok) torbaya giremeyeceğimizi, ama yan ödeme kararnamesine müdahil olacağını ve bizzat takip edip konuyu ilk kurulda gündeme getireceğini ve Sn.Başbakanımıza da ileteceğinin sözünü aldım. konuyu takip edeceğimizi de kendisine bildirdim.

ayrıca, sosyolog ve emsal unvan olan arkeolog maaşlarını gösteren ilgili tablo dosyamda mevcuttu ve tabloları gördüğünde sorduğu soru "senin (sosyolog) maaşın bu kadar mı?" o anki şaşkınlığını görmeniz gerekirdi.

tüm sosyolog ve diğer arkadaşları temsilen yanına geldiğimi söylediğimde de "benden hepsine selam söyle" diyerek görüşmesini bitirdi...

görüşmem yaklaşık yarım saat kadar sürdü...

Sn.Bekir BOZDAĞ'a yakın ilgisinden dolayı kendi adıma teşekkürlerimi bir borç bilirim...

........................................................

bu süreç içinde nacizane ufak bir katkım olduysa ne mutlu bana...

görüşmek üzere...

---
 
savior hocam,


Sn.Bekir BOZDAĞ'ın "dayanak" sözünden ben pek bir şey anlamadım açıkçası...

varsa "dayanak" her ne ise bulalım...

Sn.Bekir BOZDAĞ'ın kapısını tekrar çalmaya söz veriyorum...

26 Ocak 2011 Çarşamba

Sn. Alim IŞIK ve MEMUR-SEN Görüşmeleri (26 Ocak 2011) ve farklı mütalaalar

savior (26 Ocak 2011 - 15:05)

MHP vekili Alim Işık hocanın yanındaydık sabah. Detaylı konuştuk... torba kanuna hazırlanıyor... 2 ihtimal var:


1- benzer bir talep bulup önerge olarak sunulması durumunda KABUL EDİLİR konuşuruz o konuda, bize bile bırakmamak için kendileri de kabul ederler dedi.

2- benzer konu bulunamazsa kanun teklifi vermek gerekir ki bunun için alt komisyondan 2/3'ünün meclis genel kurulunda olması gerekir dedi... ancak iktidar partisi komisyon üyelerinin yeter sayısını genel kurula başka kanun teklifi verdirilmemesi için bulundurmazlar dedi... eğer böyle olursa torbaya girilmesi neredeyse 0

----

sonra memursen genel başkan yardımcısı hacı bayram beyin yanına gittik.

dosyalarımızı sunduk.

enine boyuna tartıştık. kendileri konu hakkında görüşmek için benim yanımda hayati yazıcı ve bekir bozdağ dan randevu talep etti.

ancak başkan dedi ki benim ekonomist üyelerim var onlarla aynı durumdasınız sanırım... evet dedim. o zaman o teklife onları da sokalım dedi... tüm mağdurların bu süreçten mutlu çıkmalarını dilediğimi söyledim. ekonomistleri de ekleyecek şekilde torba kanuna sokulma teklifini bu hafta içinde iletecekler (bu hafta içinde randevu istendi) torba da memursen de durum böyle.

ayrıca yan ödeme kararnamesi için de konuşuldu. taleplerimiz (yine ekonomistlerle birlikte) tek tek değerlendirildi ve şu karara varıldı (hatta memursendeki yan ödeme kararnamesi 2005'e aitti. ellerindekinin eski olduğunu söyledim ortalık inanılmaz karıştı paylaşmak istedim). ve bundan sonraki süreçte memur-sen in yan ödeme kararnamesine müdahale edeceği söylendi.

---

kalibra1975 (26 Ocak 2011 - 16:49)

Bizi Ekonomistlerle beraber değelendirirlerse baştan kaybettik demektir..Adamlar Danıştaya kaç defa gittiler eli boş döndüler..Bizi de bu şekilde kabul etmezler..Başka bi formül bulmak lazım...


---
 
savior (26 Ocak 2011 - 17:17)
 
kalibra hocam,


torba tasarıya beraber girmek mantıklı geliyor bana, sizin endişeniz neden?

ekonomistler maliyenin gözünde "tü kaka" görünüyor... diğer kurumlarda, mecliste de mi benzer bir yaklaşım var?

bir de genel başkan yardımcısı böyle hep beraber bir çözüme gidelim dediğinde bize de çok fazla söyleyecek birşey kalmıyor...

not: belki itfaiyecilerin hizmet sınıfı değişikliğini bile bizimle beraber görüşebilirler...

şöyle bakalım nasıl sosyologlarla kütüphaneciler aynı kararda geçti... bu da onun gibi olacaktır eğer olursa...

ama endişelerinizi dikkat etmemiz gereken yerleri yazarsanız mutlu oluruz, gözümüzden kaçan birşey olmasın...

---
 
zardon (26 Ocak 2011 - 21:34)
 
"ancak başkan dedi ki benim ekonomist üyelerim var onlarla aynı durumdasınız sanırım... evet dedim. o zaman o teklife onları da sokalım dedi... tüm mağdurların bu süreçten mutlu çıkmalarını dilediğimi söyledim. ekonomistleri de ekleyecek şekilde torba kanuna sokulma teklifini bu hafta içinde iletecekler (bu hafta içinde randevu istendi) torba da memursen de durum böyle.


ayrıca yan ödeme kararnamesi için de konuşuldu. taleplerimiz (yine ekonomistlerle birlikte) tek tek değerlendirildi ve şu karara varıldı (hatta memursendeki yan ödeme kararnamesi 2005'e aitti. ellerindekinin eski olduğunu söyledim ortalık inanılmaz karıştı paylaşmak istedim). ve bundan sonraki süreçte memur-sen in yan ödeme kararnamesine müdahale edeceği söylendi."

sn. savıor, ekonomistlerle aynı kaderi kabullenmiş gördüm sizi, yanlış mı anladım ve bu şekilde temaslar kuruyorsunuz..

bizim ekonomist geçen her cümleden 10 km uzakta yürümemiz gerekirken nasıl aynı cümle içersinde, hem de sorunumuzu çözmesini istediğiniz bir birimle paylaşırsınız..bunun bize artısı ve eksisini iyi düşündünüz mü..!

---
 
kalibra1975 (26 Ocak 2011 - 22:56)
 
Savior Hocam, benim dikkat çekmek istediğim konu daha önce apar topar tH sınıfına geçirirlen ve bi kenarda unutulan Müzmin mağdur "Ekonomist"ler le aynı torbaya girersek, onlarla eşit muamele görürüz maliye nazarında..Maliye zaten ayak diriyo bize gelince..Ekonomistlerin de yükünü alırsak avucumuzu yalarız ..Bence 5 unvanı aşmayalım, yolumuzu şaşmayalım...


---
 
kar-kokusu (27 Ocak 2011 - 10:19)
 
merhaba herkese...


ekonomistlerle aynı olduğumuzu şahsen düşünmüyorum. aynı olduğumuzu düşünenleri kınıyorum.ve bu şekilde düşünülmesine izin veren her kim olursa olsun iyi niyetinden şüphe duyuyorum.şu 10 km ibaresini mümkünse 100 km hatta daha fazla yapmakta fayda var.ekonomistlerin özel hizmet tazminatı belirlenmişken nasıl oluyorda aynı olduğumuzu düşünebiliyorlar hala anlamış değilim.bizler için hala süreç devam etmekte, sürece katkısı olan arkadaşlara teşekkürler.ekonomistlerle aynı olduğumuzu düşünenlerle muhatap olunmaması dileğiyle iyi günler. kolay gelsin.

---

savior (27 Ocak 2011 - 11:07)

sn.zardon:


"ekonomistlerle aynı kaderi kabullenmiş gördüm sizi" demişsiniz beni bu şekilde görebilmenize imkan var mı? bir daha düşünürdüm sizin yerinizde olsam. "Anlamak istediğiniz gibi" anlamışsınız.

yaptığımız görüşmelerde bize söylenenleri sizinle paylaşırken, sanki bu teklifleri BİZ SÖYLEMİŞİZ GİBİ imalarda bulunulması, HİÇ HOŞUMA GİTMİYOR. bu konunun çarpıtılmamasını ÖNEMLE RİCA EDİYORUM.

"bizim ekonomist geçen her cümleden 10 km uzakta yürümemiz gerekirken nasıl aynı cümle içersinde, hem de sorunumuzu çözmesini istediğiniz bir birimle paylaşırsınız..bunun bize artısı ve eksisini iyi düşündünüz mü..!"

bizler 10 değil 100 kilometre uzakta durmak isteyelim uzakta tutmak istemeyenler uzakta tutmayacaktır.

ayrıca kiminle neyi paylaştığımı doğru okuyamamışsınız. Kiminle ne paylaşmışım söyleyin ben de bileyim; önceki tartışmalardan kaynaklı doluluk oranınız okumanızı engelliyor, kaldı ki bu foruma merhaba dediğiniz günden bugüne sizinle tek bir konuda bile aynı okumayı yapamadık. ne ben sizin yazdığınızı ne siz benim yazdıklarımı okuyabildim/okuyabildiniz, halen devam ediyor bu... paylaşmışım. neyi?

Bu nedenle bir daha yazıyorum: teklifi ben değil karşı taraf yaptı. "ekonomistleri de koyalım! onların da sorunları çözülsün, bir sürü üyem var..." dediğinde:

yok ekonomistleri koymayalım desem ne olacaktı? "neden" dediğinde karşı taraf... "maliye onlara gıcık" diye yanıt verdiğimizde (en kaba tabiriyle) demeyecek miydi? "size de gıcık görmüyor musunuz? ne farkınız var?" diye sormayacak mıydı?

"artısını ve eksisini düşündünüz mü?" evet düşündüm.

torba kanuna "ekonomistleri" de ekleyerek sokmaya çalışırım diyen birisine, yok hayır ekonomistler varsa biz yokuz gibi bir yaklaşım sergilemenin bizlere ne kazandıracağını düşündüm öncelikle. en kötü ihtimalle torba kanuna giremezsiniz... yani amacınız gerçekleşmez.

bazen pazarlık şansınız/gücünüz yoktur.

-------------------

kalibra hocam,

zaten ekonomistlerle eşit muamele görüyoruz. bizi farklı değerlendirmiyor maliyeciler, sanırım bu hepimizin malumu... doğru mu? bence doğru. farklı olsaydı kurumlardan giden yan ödeme yazılarımızdan tutun da a4 olamazsınız tartışmalarına kadar biz zaten maliyenin gözünde ekonomistlerle aynıyız.

ekonomistlerin yükünü almak demişsiniz biraz daha açın lütfen... biz ekonomistler adına hareket etmiyoruz ki, sendika aynı taleplerin içine kendi üyelerini de sokmaya çalışacakmış yok yapmayın mı dersiniz? ben demem. amacım torbaya girmek... bu durumdan hoşnut muyum peki? çok mutlu oldum aynı teklif içinde ismimizin geçmesinden hayır. hiç mutlu olmadım.

genele söylemem gereken şey şu: duygularımız ve algılarımızla- mantığımızı karıştırmamalıyız...

hocam, kaygılarımızın nedeni kendimizi ekonomistler "düzeyinde" görmemek... ama biz görmüyoruz diye maliye de görmüyor değil.

ve söylediğim gibi ekonomistler adına bir hareket değil bu. sendika torba kanununa belki YENİDEN itfaiyecileri bile koymaya çalışacak... bizimle tartışılacak onların hizmet sınıfı değişikliği: yrd.hizmetlerden gih e geçirmeye çalışacak...

bunu da engelleyelim o zaman mümkün mü? değil... ve hatta yelpazenin genişletilmeye çalışıldığını da söyleyelim. nasıl mı? itfaiyecilerin yanı sıra ths a4 için programcı ve çözümleyiciler bile sokulabilir... evet yanlış duymadınız. bu bir torba yasa! her güç merkezi (bizde onlardan biriyiz) kendi sorunlarını yansıtmaya çalışıyor!

torba adı üzerinde torba. dün gece 2 ye kadar kanun görüşmelerini izledim.

iktidar dışındaki tüm grupların verdikleri önergeler REDDEDİLDİ.

iktidara en yakın sendika kalkıp bunu yaparsam böyle yaparım dediğinde nasıl yapılması gerektiğini söyleyemezsiniz/ söyleyemiyoruz.

ancak emin olun kimsenin yükünü omuzlarımıza almış değiliz. özellikle böyle durumda derdimize bir dert daha eklenmemesi gerekir aynı fikirdeyim.

---------------------

eğer torba olmazsa b planında yani yan ödeme kararnamesinde:

biz nereye girmek istiyorsak oranın dile getirilmesini söyledik. fakat bu işi takip edeceğini söyleyen sendika şunu söylüyorsa: "ekonomistlerin durumunu ortadan kaldırdığımızda herkes en kötü ihtimalle diğer olacaktır" diyorsa bu onların bu işi çözmede gösterdikleri/ izledikleri yol yöntem bu olacak anlamına gelir ki orada da yok bizim sorunumuza siz sahip çıkmayın diyebiliriz.

bunu her zaman söyleyebiliriz, isteklerimizi söyleyebiliriz... bunun için geç değil...

daha yan ödeme kararnamesi için çalışmalara başlanmadı çünkü.

peki ekonomistler orada dururken, maliye bizleri ısrarla (BUNU BUMKO GENEL MÜDÜRÜYLE YAPILAN GÖRÜŞMELERE DAYANARAK SÖYLÜYORUM) oraya koymaya çalışırken hatta kafalarında koymuşken tümden kökten bir değişiklik talebi daha mantıklı görünüyor.

--------

dünden beri bahsettiğim tablo buydu. dağıtılan mutlu haber boncukları, en kötü ihtimal senaryoları hep bu etkiyi yaratıyor, bir baş dönmesi bir yukarıdan kabullenme...

farklı bir yerde olmamız gerektiğine ilişkin algı o kadar güçleniyor ki herkes bizim orada olmamamıza rağmen, zaten orada olduğumuzu bir gerçeklikmiş gibi algılamaya başlıyor.

BU 5 UNVAN KENDİNİ KANDIRMASIN.

MALİYE GÖZÜNDE HERKES EKONOMİST DÜZEYİNDE.GÖRÜŞMELERE KATILAN ONLARCA İNSAN VAR! SENDİKALARLA GÖRÜŞEN VEKİLLERLE KONUŞAN... 1 i çıkıp hayır maliye bizi ekonomistlerle bir görmüyor desin. ya da biri çıkıp bugüne kadar alınan kararlara bakıldığında ekonomistlerden farklı kararlar alındı desin... yok öyle birşey.


Bu nedenle uzak durmak bizim tercihimiz olabilir ama tercihler gerçekliği değiştirmiyor.

bizim söylediklerimizden daha "mantıklı" sonuçlar söyleyenlerin bu yaptıkları çıkarımlarda:

1- devlet personel başkanlığı
2- maliye bakanlığı bumko
3- sendikalar
4- vekiller (ör:cahit bağcı'nın sosyoloji derneği web'inden yaptığı açıklamayı hatırlayın)
5- hukukçuların söylediklerini dikkate almadıklarını tekrar vurgulamakta fayda var.

bu kadar adam kalkmış siz şuan bu durumda ekonomistlerle aynı düzlemdesiniz diyorsa; biz kendimizi başka bir yerde görmeyelim derim. oradan çıkmanın yolunu arayalım.

o yollardan biri ekonomistlere uygulanan ayrımcı politikanın ortadan kaldırılmasından geçer mi? onu tartışalım...


eminim ki, bu konu, bu işle ilgilenen hemen herkesin aklına daha önceden gelmiştir...

23 Ocak 2011 Pazar

22 Ocak 2011 tarihinde Batman'da Başbakan ve Maliye Bakanına Verilen Metin

YÜCE TÜRK MİLLETİNİN BÜYÜK BAŞBAKANI


Bakanlar Kurulu 2010/1092 karar sayısıyla “Folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog unvanlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36. maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınması; Maliye ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile Devlet Personel Başkanlığının görüşlerine dayanan Adalet Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının teklifleri üzerine, adı geçen Kanunun 36. maddesinin Ortak Hükümler bölümünün (G) bendine göre, Bakanlar Kurulu’nca 27/9/2010 tarihinde” Arşivcilerin Teknik Hizmetler Sınıfı kapsamında değerlendirilmesine karar vermiştir.

Fakat bu değişiklikle özlük haklarımız, maalesef YÖK kararı ve Devlet Personel Başkanlığı'nın görüşlerinde emsal gösterilen meslekler düzeyine getirilememiştir.

Hizmet sınıfı değişikliği için başlatılan işlemlerin ilk gününden itibaren, Maliye Bakanlığı BUMKO Genel Müdürlüğü bürokratlarının alınan kararlara rağmen olumsuz görüş bildirerek siz teknik hizmet değilsiniz, sizin yeriniz burada yok" gibi statükocu bir tutum takındıklarını ve sizin hak ve adalete dayanan hükümlerinizi ihlal ettiklerini bilmenizi isteriz.

Büyük Önderimiz;

Bununla birlikte 4(5) yıllık üniversitelerin Bilgi Belge Yönetimi, Kütüphanecilik,Arşivcilik , Dökümantasyon ve Enformasyon bölümlerinden mezun olmuş,kurumlarda ARŞİVCİ kadrosu olmadığı için ARŞİV MEMURU kadrosunda çalışan ilgili bölüm mezunları BKK’dan faydalanamamaktadır.

Arşiv memurluğu, 657 sayılı Kanunun 36.maddesinde zikredilen Genel İdare Hizmetleri sınıfında görev yapan, lise veya ortaokul belki de herhangi bir yüksek okul(2-4 yıllık) veya fatülte mezunudur.Arşivci ise, üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olanlardır.

Yukarıdaki sebeplerden dolayı, KPSS tercih kodunda 4099 - Bilgi ve Belge Yönetimi, Arşivcilik,Kütüphanecilik, Dokümantasyon ve Enformasyon lisans programından mezun olmak şartını yerine getirip,657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabii çalışan Kütüphanecilik,Arşivcilik,Dökümantasyon ve Enformasyon,Bilgi ve Belge Yönetimi mezunu olup halen Arşiv Memuru kadrosunda görevini ifa eden bölüm mezunlarına,657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36.maddesi uyarınca kadro iptal ve ihdas işlemlerin yapılması ve "Arşivci" mesleğinin mevzuatta tanımlanması hususunda,

konunun tarafınızca değerlendirilerek, üniversitelerin Bilgi ve Belge Yönetimi, Kütüphanecilik,Arşivcilik,Dökümantasyon ve Enformasyon bölümlerinden mezun olan ve 657 sayılı DMK’ya tabii, Arşiv Memuru olarak görevlerini ifa eden (şuan genel idare hizmetleri içinde yer alan) bizlerin de bu haklardan yararlanabilmesi için iki unvanın aynı olduğuna ilişkin olumlu görüş vermeniz,

Görüşülmekte olan 1/971 sıra numaralı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na aşağıdaki maddelerin eklenmesi;

1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendinde yer alan “ekonomici” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki unvanlar eklenmiştir:

“folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu, sosyolog”

2- 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün ikinci fıkrasının A bendinin 4 üncü fıkrasına “Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksek Okul Mezunları” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki unvanlar eklenmiştir:

“folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog”


GEREKÇE

2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanun hükümleri uyarınca Yüksek Öğretim Kurulu Başkalığınca teknik bir öğretim olduğu kararlaştırılan “folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog”lar 10/12/2010 tarihli ve 27781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınması kararlaştırılmıştır.

Söz konusu düzenlemeler ile Yüksek Öğretim Kurumu ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından da hizmet sınıfı değişiklikleri ile derece ilerlemeleri olumlu değerlendirilen “folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog” unvanlarının, açıkça, teknik hizmetler sınıfında yer alan diğer emsal unvanlar gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendinde yer alması ve emsalleri gibi hak etmiş oldukları bir derece ilerlemesinden faydalanabilmeleri ile uygulamada oluşacak ihtilafların önlenmesi amacıyla da 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün ikinci fıkrasının A bendinin 4 üncü fıkrasına ilave edilmesinin gerekli olduğu;

Maliye Bakanlığı’nın 152 Sayılı Tebliği Gereğince Ek Gösterge’nin C bendinden belirlenmesi ve Yan ödeme kararnamesinde ise:

I.sayılı cetvelde B- Teknik Hizmetler Bölümünde 3.sırada yer alan meslekler arasına sırasıyla Kütüphaneci, Arşivci, Kitap Patologu, Folklor Araştırmacısı ve Sosyolog ifadelerinin yer alması

I.sayılı cetvelde H- Kurumsal Bölüm başlıklı metinlerin tümünü kapsayacak şekilde:

Kütüphaneci, Arşivci, Kitap Patologu, Folklor Araştırmacısı ve Sosyolog çalıştıran tüm kurumlarda ödenmek üzere 775 puan güçlük zammı

II. Sayılı Cetvelde Grup 9′un 6.sırada yer alan unvanlarının arasına sırasıyla Kütüphaneci, Arşivci, Kitap Patologu, Folklor Araştırmacısı ve Sosyolog unvanının yazılması

II. Sayılı Cetvelin E- Teknik Hizmetler Bölümünün 1.maddesinin C bendine sırasıyla Kütüphaneci, Arşivci, Kitap Patologu, Folklor Araştırmacısı ve Sosyolog unvanlarının yazılması

II. Sayılı Cetvelin E- Teknik Hizmetler Bölümünün 6. maddesine yer alan “yol gibi açık çalışma mahallerinde” ifadesinden sonra gelecek şekilde “araştırma ya da inceleme” ifadesinin gelmesi

II. Sayılı Cetvelin E- Teknik Hizmetler bölümünün 7. maddesine “tazminata ilave olarak” ifadesinden sonra gelecek şekilde ” Kütüphaneci, Arşivci, Kitap Patologu, Folklor Araştırmacısı ve Sosyolog unvanlarına da ayrıca ödenir” ifadelerinin yazılması

Yeni hazırlanacak olan Yan Ödeme Kararnamesi’nde, beş unvanın düzenlenecek olan özlük haklarının, kendilerine eşdeğer gösterilen unvanlarla (Arkeolog, Antropolog, İstatistikçi vb.) aynı kapsamda değerlendirilmelerinin uygun olacağı düşünülmektedir

Uygun görmeniz halinde, Bakanlar Kurulu Kararı olsa da düzenlenemeyen özlük hakları sorunumuzun, Yüce Meclis'te görüşülmekte olan Torba Kanun'na eklenecek bir teklifle ya da Yan Ödeme Kararnamesi'nde, BUMKO bürokratlarının bütün itirazlarına rağmen bize emsal ve eşdeğer olarak gösterilen meslekler düzeyinde, düzenlenmesini arzu etmekteyiz.

Saygılar sunar göstereceğiniz hedef ve vereceğiniz sorumluluklarla YOLA DEVAM edeceğimizi bilmenizi isteriz.

[Metin başbakan ve maliye bakanına batman akp il başkanlığı tarafından elden teslim edilmiştir.]

22 Ocak 2011 Cumartesi

KURUMLAR İPTAL-İHDASLARINI GERÇEKLEŞTİRMEDEN THS ÖZLÜK HAKLARINDAN YARARLANDIRABİLİRLER Mİ?

zardon (21 Ocak 2011 - 15:43)

şu an bakanlıkta (ADALET) cetvellerin hazırlandığı, şubat en geç mart maaşına kadar şubelere ödeme cetvellerin gönderileceği, 93 ÖHT alacağımız ve iş güçlüğü 700 tem. güçlük 975 zammı ve bu kategoriye giren diğer zam ve tazminatlarına göre bu cetvellerin oluşturulduğu bilgisini bakanlığımız personel merkezden almış bulunmaktayım..


Bizi Yan Ödeme Karanamesi II sayılı cetvel- teknik hizmetler sınıfı d) Unvanları (a), (b) ve (c)’de sayılmayan diğer mesleki teknik yükseköğrenimlilerden; bölümüne dahil etmişler. Bu da ortalama 500 lira bir iyileştirme getirecek. Yani 8/1 bir bekar sosyologun maaşı 1500 lira gibi olacak..evli eşi çalışmayan ve çocuklu diğer ekleri de alacak tabii ki..

beni üzense maalesef düşündüğümüz gibi 122 ÖHT ve bu kategoriye giren diğer zam ve tazminatları alamayacal olmamız..maliye bu konuda diretmiş..! Yani 17/4/2006 tarihli Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Karar'da yer alan II SAYILI CETVEL E) TEKNİK HİZMETLER SINIFI c) Jeolog, hidrolog, hidrojeolog, jeofizikçi, kimyager, fizikçi, jeomorfolog, arkeolog, matematikçi, istatistikçi, astronom, tütün eksperi olanlarla, 29/4/1992 tarihli ve 3795 sayılı Kanuna göre teknik öğretmen unvanı alanlardan; bölümüne dahil etmemiş.

Eğer buraya dahil olsaydık bi 200-250 liralık daha artış almamız söz konusu olabilecekti..

ikna etmemiz zor ama hazirandan sonra kapsamlı yan ödeme kararnamesi hazırlanırsa 2012 için, belki orada iyi bir kulis yaparsak yukarıda ki "c" grubundaki ünvanlar gibi 122 ÖHT alan gruba dahil olabilme şansımızda var tabii..
yani sözün özü 10/12/2010 tarihli THS olduğumuza dair ilgili Bakanlar Kurulu Kararı sonrası en başta dediğimiz olayda bir değişiklik yok, sadece düzenleme için biraz daha beklememiz gerekiyor..

bu sayfadaki diğer çalışmalar için eylemi sonlandırın ya da devam edin demiyorum, takdir sizin ancak bilgi de bu..!

not: UYAP'ta THS görünmemiz tesadüf değilmiş, ona da atıfta bulundu cetvelleri hazırlayan ilgili birim..

---
 
savior (21 Ocak 2011 - 15:57)
 
söz konusu cetveller kurumlar tarafından maliyeye önerilir.


bu önerilerin hazırlanması esnasında DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞINA GÖRÜŞ SORULUR ÇÜNKÜ EMSAL MESLEKLERİ ONLAR BİLİRLER!

adalet bakanlığı devlet personele görüş sormayarak HATALI işlem yapmaktadır.

Kaldı ki sn.zardon söylediğiniz gibi olsa bile maliye adaletin verdiği öneriye KABUL EDECEK Mİ BİLİNMEMEKTEDİR.

Bilgi almış olduğunuz konu sadece adalet bakanlığındaki hazırlıktır.

geneli bağlamaz.

FAKS GÖNDERİLMEYE MUTLAKA DEVAM EDİLMELİDİR.

---

savior (21 Ocak 2011 16:08)

SYDGM


yan ödeme kararnamesi cetvelleri için ARKEOLOG- İSTATİSTİKCİ düzeyinde cetvel hazırlıyor!

e yani? ne olacak şimdi? adaletteki arkadaşlar d den bizler c den mi alacağız?

bunlar kurumların hazırlıklarıdır. kurumların niyetleridir.

bu nedenle maliyeyi bağlayıcı da değildir.

yan ödeme kararnamesi şuan özellikle bu ve önümüzdeki hafta GÜNDEMİMİZDE BİLE OLMAMALIDIR.

İstanbul üniversitesi kütüphanecileri atıyorum c den hazırladı muğla üniversitesi ise b den kütahya hiç hazırlamadı...

ne olacak?

kurumların hazırlıkları paylaşmak güzeldir ancak kabul edilmiş gibi yansıtmak mantıklı değildir.

gönül isterdi ki ADALET HAZIRLADIĞI CETVELLERİ SYDGM gibi yapsın.

ama maliye bas bas bağırırken ÖNCE KADRO İPTAL İHDAS derken


kurumlar kadro iptal ihdas yapmadan yan ödemeye gözlerini dikmişlerse uyanık olmak gerek! ya bir parmak baldır bu ya da ne zaman ne yapacaklarını bilmiyorlardır.

---

sosyolog363 (21 Ocak 2011 - 16:09)

Zordon çok net konuşmuşsun.


ama ben sana katılmıyorum . Bu iş böle olmaz.Maliye den görüş alınmadan olmaz. yazsınlr bakalım napacaklar. daha dpb den görüş gerek. kurumların teklifleri gerek. başka bi iki şey daha gerek.

hemen rehavete kapılmamak gerek.Hem böle bi düzewnleme olsa bunu da kabul etmemiz mümkün değildir. biz benzer eş değer üğnvanlaqrla aynı konuma gelmek için uğraşacağız.

---

kalibra1975 (21 Ocak 2011 - 16:16)

Zardon kardeş kafamızı karıştırdın gene..Her kurum ayrı telden çalarsa bu iş 2012 yide geçecek valla..


---

savior (21 Ocak 2011 - 16:18)

ayrıca İKİ durum daha var:


1- yan ödeme kararnamesinin 13. maddesi DPB'nin görüşünü ister. kurumlar DPB ile henüz görüşmediler. DPB'nin görüşünün alınması zorunludur... Nereden biliyor adalet bakanlığı DPB'nin görüşünü de D den veriyor! DPB emsal meslekler kadar almamız gerektiğini söylerken nasıl oluyor!

2- yan ödeme kararnamesinde CETVELLER VAR.

daha nasıl anlatalım? insanlar gidiyor MALİYEYE, bizimkiler yan ödeme kararnamesinden bahsetmeye başlıyor bir bakıyoruz 2 dakika sonra ek göstergeye çekilmiş konu o konuşuluyor.

Anlamayan karışmasa olmaz mı?

D maddesine herkes baksın ve bitsin bu tartışma artık! D de diğer teknik öğretimler ifadesi var! sosyologlar ve kütüphaneciler ve diğerleri için teknik öğretim kararı var mı? YOK

bizi D'den değerlendiremezler.... Gideceğimiz yer bellidir! Ekonomistler gibi özel bir hüküm ya da onların yanı.

Kurum çalışmalarına bu bakış açısıyla bakılmalı.

Dikkatleri fakslara verelim.

21 Ocak 2011 Cuma

MEMUR-SEN SENDİKASINA GÖNDERİLECEK FAX

marlenamed (21 Ocak 2011 - 13:37)

Merhaba arkadaşlar, Ankara’daki arkadaşların memursen konfederasyon başkanı ve sendika başkanlarıyla yapacakları görüşme bizler için çok önemli. Memrusen yetkililerin torba yasaya müdahale edebildiklerini çok iyi biliyoruz o yüzden göndereceğimiz fakslar çok önemli en az 1000 faks gitmeli …Özellikle Memursen ve enerji birsen’e herkes (bizler için önemli olan bu iki sendika) göndermeli, imkanı zamanı olanlar diğer sendikalara göndersinler lütfen….


Fakslara kısa notlar yazarak gönderin; (sendika başkana iletilmek üzere)

***************************************

Sayın…..

Konu: 1/971 sıra numaralı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"na Eklenecek Madde Teklifi Hakkında

Malum olunduğu üzere 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanun hükümleri uyarınca Yüksek Öğretim Kurulu Başkalığınca teknik bir öğretim olduğu kararlaştırılan “folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog”lar 10/12/2010 tarihli ve 27781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınması kararlaştırılmıştır.

Ancak alınan Bakanlar Kurulu Kararı, adı geçen meslek mensuplarının mali ve özlük haklarını düzenlemek için yetersiz kalmaktadır. Çok farklı kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan sözkonusu mesleklerin tek bir kanun teklifi ile durumlarının müspet bir çözüme kavuşacağı anlaşılmaktadır. Bugüne kadar yapılan görüşmelerde (Maliye Bakanlığı yetkilileri dahil) tüm kamu kurumları aynı ifadeyi kullanmış ve hatta, Söz konusu meslekler için Yüksek Öğretim Kurumu ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından da hizmet sınıfı değişiklikleri ile derece ilerlemeleri olumlu değerlendirilen “folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog” unvanlarının, açıkça, teknik hizmetler sınıfında yer alan diğer emsal unvanlar gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendinde yer alması veemsalleri gibi hak etmiş oldukları bir derece ilerlemesinden faydalanabilmeleri ile uygulamada oluşacak ihtilafların önlenmesi amacıyla da 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün ikinci fıkrasının A bendinin 4 üncü fıkrasına ilave edilmesinin gerekli olduğu yönünde görüş verilmiş ve karar alınmıştır. Malesef şuana kadar yapılan düzenlemelerde bu karar ve görüş dikkate alınmamıştır.

Mezkur personelin teknik hizmetler sınıfında yer aldıkları Bakanlar Kurulunca benimsenerek kabul edilmesine rağmen, verilecek bir kanun teklifi ile uygulamada doğacak ve yıllarca sürebilecek olan aksaklıkların önüne geçilmesi ve personelin (mali ve özlük hakları anlamında) mağduriyetinin önlenmesin sağlanabileceği düşünülmektedir.

Buna göre aşağıda ifade edilen şekilde, teklifin, Genel Kurulda ilgili kanuna ait tasarı görüşülürken önerilmesi durumunda sorunun en kısa yoldan çözüleceği ve mevcut mağduriyetin giderilebileceği düşünülmektedir. Yukarıda sayılan gerekçelere göre, görüşülmekte olan 1/971 sıra numaralı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na aşağıdaki maddelerin eklenmesine ilişkin TEKLİF:

1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendinde yer alan “ekonomici” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki unvanlar eklenmiştir:

“folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu, sosyolog”

2- 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün ikinci fıkrasının A bendinin 4 üncü fıkrasına “Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksek Okul Mezunları” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki unvanlar eklenmiştir:

“folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog”

Kamuda, en düşük memur maaşıyla çalışan bu mesleklerin, kendilerine emsal ve eşdeğer gösterilen diğer meslekler kadar ücret almalarında göstereceğiniz çaba ve emek için şimdiden teşekkür eder, bu teklifin torba yasanın Genel Kurul'da görüşülmesi sırasında verilmesi halinde tek bir hamleyle belki yıllarca sürecek olan bir beklemenin ve mağduriyetin devamının önüne geçecek olduğunuzu bilmenizi ister, söz konusu mesleklere mensup 3000'e yakın personelin sizlere müteşekkir kalacağını saygıyla arz ederiz.

İsim Soyisim

Tarih

Unvan

İmza

////////////////////////////////////////////////////////////

Memur-Sen

Genel Başkan

Ahmet GÜNDOĞDU

Faks: 0312 230 39 89

Enerji-Bir-Sen

Genel Başkan

Hacı Bayram TOMBUL

Fax : 0 312 230 48 71

Kültür-Memur-Sen

Genel Başkan

Galip YILDIRIM

Fax : 0 312 230 35 35

Sağlık-Sen

Genel Başkan

Mahmut KAÇAR

Fax : 0 312 230 83 65

Eğitim-Bir-Sen

Genel Başkan

Ahmet GÜNDOĞDU

Fax: 0 312 230 65 28

Bem-Bir-Sen

Genel Başkan

Mürsel TURBAY

Fax : 0 312 229 66 39

19 Ocak 2011 Çarşamba

Vefat: Prof. Dr. Hasan Ünal Nalbantoğlu

ODTÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal Nalbantoğlu 19 Ocak 2011 tarihinde vefat etmiştir. Sosyologlar ve entelektüel dünya için çok büyük bir kayıptır.. toprağı bol olsun..


***

Çok yönlü bir entelektüel: Ünal Nalbantoğlu


Orta Doğu Teknik Üniversitesi sosyoloji bölümü öğretim üyesi Hasan Ünal Nalbantoğlu, 19 Ocak Çarşamba günü aramızdan ayrıldı. Nalbantoğlu'nun kaybı ile ülkemiz değerli bir bilim insanını, çok yönlü bir entelektüelini yitirdi.

Hasan Ünal Nalbantoğlu 1947 yılında Ankara’da doğdu. Üniversite eğitimini sırasıyla Orta Doğu Teknik Üniversitesi (Lisans, 1968), Londra Üniversitesi (Yüksek Lisans, 1972) ve Hacettepe Üniversitesi’nde (Doktora, 1972) tamamladı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi (1968-1980) ve Durham Üniversitesi’nde (1975-76) çalıştı. 1980’de Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’ne döndü. 1983-1990 yılları arasında California Berkeley Üniversitesi Sosyoloji ve Şehir Bölge Planlama Bölümlerinde ve ayrıca, Sanayi Toplumlarının Politik Ekonomisi Programı’nda dersler verdi ve araştırmalar yaptı.

Yakın zamana kadar Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Fen ve Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışan Hasan Ünal Nalbantoğlu 2010 yılında emekli oldu. Akademik çalışma hayatı boyunca şehir sosyolojisi, Osmanlı ekonomi tarihi, bilgi sosyolojisi ve sanat sosyolojisi alanlarında çeşitli makaleleri yayınlandı. Son yıllarda modernitenin krizi ve enformasyon çağının gelişiyle Batı metafiziğinin sorgulanması gibi konular üzerine yoğunlaştı.

Öğrencilerinin hazırladığı Patikalar: Martin Heidegger ve Modern Çağ (1997) başlıklı derlemeye "Patikalar ve Otobanlar" makalesiyle katkıda bulundu. Çizginin Ötesi (2000) adlı derlemesinde ise modern üniversite ve onun disipliner sınırlarını sorunsallaştırdı. Son kitabı, Arayışlar: Bilim, Üniversite, Kültür’de (2009) de daha önce yayınlanmış makalelerinin büyük bölümüne yer verdi. Prof. Dr. Nalbantoğlu son dönem makalelerinde ‘yaratıcısı olmayan sanat’, ‘çağdaş mimarlık mesleği ve Türkiye'deki söylemsel pratikleri’, ‘mimarlık, sosyoloji ve ötesi’ üzerinde durmuş, en son makalelerini ise ‘sıkıntı’, ‘Angst’ ve ‘ahlaki reçeteler' sunmanın muhtemel boşunalığına ayırmıştı.

Emekli olduktan sonra da Sosyoloji Bölümü ile bağlarını koparmayan Hasan Ünal Nalbantoğlu, çeşitli seminerler vererek öğrencileri ve arkadaşlarıyla bir araya gelmeye devam etti.

Hasan Ünal Nalbantoğlu, 20 Ocak Perşembe sabahı ODTÜ Mimarlık Anfisi’nde gerçekleştirilen tören ve Kocatepe Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından alkışlarla Çankırı Şabanözü’ne uğurlandı. Şabanözü’nde ailesi, dostları ve öğrencileri tarafından annesinin yanına defnedildi.




---

Ünal Hoca’nın Can Hânesi

Emrah Göker



ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden hocamız Prof. Dr. Hasan Ünal Nalbantoğlu’nu 19 Ocak’ta kaybettik. 2007’de Ulus Baker’in terk-i diyârından sonra, bir de bu vefatla, bizim eski ocağın artık hiç tadı-tuzu kalmadı.


Yıllar önce yatay geçiş sonrası âlelacele bitirdiğim bölümümde onun derslerini “ağır gelir” diye hiç almamış, sürekli övülmesinden kıllanıp (“ne kaçırıyorum?”) Defter’deki yazılarını yarım yamalak felsefe ve sosyoloji kavrayışımla anlamaya çalışmıştım. Bizim zanaâtin ruhunu daha iyi kapar gibi olduğum, doğru dürüst merak ve dertler edinmeye başladığım sonraki yıllarda, tartıştığı meseleleri gönlüme çekebildikçe, bende kalıcı bir Ünal Hoca hayreti peydâh oldu. Yaygın anlamıyla “hayranlık” demiyorum. Üstad bir yazısında Eflâtun’un Theaitetos diyaloğundan bir pasaj hatırlatır. Eflâtun burada, Theaitetos’u şöyle konuşturur: “Bu şeylerin mânâsını düşündükçe hayretten [thaûma] kendimi kurtaramıyorum, onlara bakarken bazı bazı, doğrusu, başımın döndüğü oluyor.” Sokrates buna şöyle cevap verir: “Çünkü feylesofu başkalarından ayıran vasıf da, işte bu duygudur, bu hayrettir.”

Ünal Hoca’nın yazılarında ördüğü meselelerin zaman içinde bende uyandırdığı hayretli heyecanın benim için değeri, bahsi geçen vasfın hakkını verip verememekle ilgili. Hissettiğim heyecanın, onun sık sık “haysiyetli bilim insanının sahip olması gereken şey” diye bahsettiği, aynı zamanda bir tür sorumluluk olarak da kurduğu, kendi can hânesine kuvvetle yerleştirdiği yatkınlığa dönüşmesi için gayret ettim. Böyle bir gayret edinmeyi Ünal Hoca’ya borçluyum.

Açıkçası, son iki haftadır bu köşede üniversitelerin durumu ve akademisyenlerin mâruz kaldığı karakter çürümesinden bahsederken, lafı bir şekilde sahtelik içinde yaşayan yuppie akademisyenlere getirmeyi istiyordum. İki haftadır dönüp durup onun Arayışlar (2009, İletişim) başlığıyla derlenen kitabındaki akademik dünya incelemelerini okuyordum. Üniversitenin anonim şirketleştiği çağımızda ortaya çıkan bir sosyal tip olarak önerdiği ersatz-yuppie (hem çakma, kolpa, hem de yeni orta sınıfın dekadansına gömülü) akademisyen hakkındaki analizinin sosyal bilimlerin güncel hâllerini açıklayabilmek için nasıl kullanılabileceğini düşünüyordum.

Şunu, boğazım düğümlenerek, iliştirmem gerekiyor: Uzun bir süredir kanser illetiyle yaşamak zorunda kalan hocamın vefâtının kederi, bir şey yazmam lazım diye klavye başına oturunca, üstüme daha bir fena çöktü. 20 Ocak’ta aslında onun için değil, biz geride kalanların yas ihtiyaçları için düzenlenen âyinlere katılmak içimden gelmedi. Paul de Man’ın ölümünden sonra Jacques Derrida’nın yazdıklarını anımsadım: “Konuşmak imkânsız”, diyordu, “ama sessiz kalmak veya ortadan kaybolmak veya üzüntümüzü paylaşmayı reddetmek de öyle.” Kolektif âyinlere katılsak da katılmasak da, kamu önünde yas tutmanın, düşüncede dost bildiğimiz önemli bir öğreticinin ölümü hakkında yazmanın, bencil bir tarafı var: Benim üzüntüm, ben şöyle tanıdım, bana etkisi şu oldu…

Eğer yas, dost öldükten sonra dostluğun bir devamıysa, dostluğu sürdürmenin tamamen bencil olmayan, dayanışmacı bir yolu da olmalı. Yas tutma işini, Ünal Hoca’nın bizde bıraktığı imajları, bize öğrettiklerini, yürüdüğü patikaları kullanarak yapmak – şu “hayret” dediğimiz duygulanımı onun hayâletiyle canlı tutmak diyebilir miyiz?

Ünal Hoca mecâli kalmayana dek fikirlerle yaşadı. 1997’de, kendi sorumluluk etiğimizi kurmaya çalışmamızı, “tekinsizliğin sürekli kol gezdiği yeryüzünde” yuvayı geçmişte beyhude aramak yerine, benliğimizde yeniden üretmeye çalışmamızı salık vermişti. Buna girişemeyecek kadar yılmış, ruhsuz, gönülsüz olanlara “eh, geçmiş olsun” demeyi Danko, Helm ve Robertson’ın kinik “Life is a Carnival” (“Hayat Bir Karnavaldır”) şarkısıyla seçmişti.

Bunun kadar poetik değil ama, hocamızın arkasından ortamı biraz şenlendirmek için, aynı isimli “La Vida es un Carnaval”i çalsak ya biz de:

Oh, ağlamaya lüzum yok / Hayat bir karnaval / Onu şarkı söyleyerek yaşamalı /
Oh, ağlamaya lüzum yok / Hayat bir karnaval / Şarkı söyle ve dertlerinden kurtul

18 Ocak 2011 Salı

KÜTÜPHANECİLER BİLİNÇLENİYOR ve İDARECİLERİNE BIRAKTIKLARI İRADELERİNİ YENİDEN KENDİ ELLERİNE ALIYOR..

Kütüphaneci kardeşlerimiz çok geç olsa da sonunda adlarına faaliyet yürütenlerin bu işi bilmediklerini, sonuç alamadıklarını gördüler ve kendi iradeleriyle mücadele etmelerinin zorunlu olduğunu anladılar.. Geç olsun Güç Olmasın..

ekrem diyor ki:

18 Ocak 2011, 13:58

Şu kütüphaneciler forumu hep bahsettiğimiz yücellttiğimiz mesleğimize hiç yakışmıyor. Bazı arkadaşlar işi gücü bırakmış kavga ediyor bazıları gayet cahilane tavırlar takınmış bilinçsiz mesajlar atıyor.Ya arkadaşlar ne yapmanız gerektiğini size kimse öğretmemesi lazım açın okuyun Bakanlar kurulu kararı nedir yan ödeme kararnamesi nedir Allah rızası için bir araştırın ya.Bakanlar kurulu kararı çıkmış yan ödeme kararnamesinde ki yerin net olarak belli içtihada bile gerek yok hala bazılar yok bu sinek vızıltısı yok bundan bir şey çıkmaz.Biraz kendinize gelin lütfen piyango mu çekiyoruz ya bundan birşey çıkmaz demek ne demek ya.Bu insanlarla aynı mesleği yaptığım için utanıyorum.Türkiye de üç beş tane ekonomist var diye sahipsiz diye onları g bendine atmışlar o halde bile onlara 7. madde başlığı altında mastır ve doktora yapanlara özel hizmet oranları vermişler.Bu iş bazı şuursuz kütüphanecilere kalsa merak etmeyin zaten olmaz Allah tan sosyologlar uğraşıyor.



ayhan diyor ki:

18 Ocak 2011, 16:57

eleştiri yaparken kendin aynı durumlara düşmüşün meslekleri karşılaştırma her meslektde özveride bulunanda bişeyden haberi olmayan da var ona buna takılmadan çalışanlara destek olalım. bişey çıkmaz diyen kütüphaneci de sosyologda var ama mutlaka bi artısı olacak herkes de olmasını istiyor eleştiriyi isme yapın meslek adlarına değil.

ekrem diyor ki:

18 Ocak 2011, 14:04

işte fax metni

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Milletvekili

Sayın

Konu: 1/971 sıra numaralı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na Eklenecek Madde Teklifi Hakkında

Malum olunduğu üzere 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanun hükümleri uyarınca Yüksek Öğretim Kurulu Başkalığınca teknik bir öğretim olduğu kararlaştırılan “folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog”lar 10/12/2010 tarihli ve 27781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınması kararlaştırılmıştır.

Ancak alınan Bakanlar Kurulu Kararı, adı geçen meslek mensuplarının mali ve özlük haklarını düzenlemek için yetersiz kalmaktadır. Çok farklı kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan sözkonusu mesleklerin tek bir kanun teklifi ile durumlarının müspet bir çözüme kavuşacağı anlaşılmaktadır. Bugüne kadar yapılan görüşmelerde (Maliye Bakanlığı yetkilileri dahil) tüm kamu kurumları aynı ifadeyi kullanmış ve hatta, Söz konusu meslekler için Yüksek Öğretim Kurumu ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından da hizmet sınıfı değişiklikleri ile derece ilerlemeleri olumlu değerlendirilen “folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog” unvanlarının, açıkça, teknik hizmetler sınıfında yer alan diğer emsal unvanlar gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendinde yer alması ve emsalleri gibi hak etmiş oldukları bir derece ilerlemesinden faydalanabilmeleri ile uygulamada oluşacak ihtilafların önlenmesi amacıyla da 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün ikinci fıkrasının A bendinin 4 üncü fıkrasına ilave edilmesinin gerekli olduğu yönünde görüş verilmiş ve karar alınmıştır. Malesef şuana kadar yapılan düzenlemelerde bu karar ve görüş dikkate alınmamıştır.

Mezkur personelin teknik hizmetler sınıfında yer aldıkları Bakanlar Kurulunca benimsenerek kabul edilmesine rağmen, verilecek bir kanun teklifi ile uygulamada doğacak ve yıllarca sürebilecek olan aksaklıkların önüne geçilmesi ve personelin (mali ve özlük hakları anlamında) mağduriyetinin önlenmesin sağlanabileceği düşünülmektedir.

Buna göre aşağıda ifade edilen şekilde, teklifin, Genel Kurulda ilgili kanuna ait tasarı görüşülürken önerilmesi durumunda sorunun en kısa yoldan çözüleceği ve mevcut mağduriyetin giderilebileceği düşünülmektedir. Yukarıda sayılan gerekçelere göre, görüşülmekte olan 1/971 sıra numaralı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na aşağıdaki maddelerin eklenmesine ilişkin TEKLİF:

1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendinde yer alan “ekonomici” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki unvanlar eklenmiştir:

“folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu, sosyolog”

2- 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün ikinci fıkrasının A bendinin 4 üncü fıkrasına “Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksek Okul Mezunları” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki unvanlar eklenmiştir:

“folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog”

Kamuda, en düşük memur maaşıyla çalışan bu mesleklerin, kendilerine emsal ve eşdeğer gösterilen diğer meslekler kadar ücret almalarında göstereceğiniz çaba ve emek için şimdiden teşekkür eder, yaklaşan 2011 Genel Seçimleri hasebiyle de, adı geçen mesleklerin itibarlarının iadesinde Yüce Meclis’in Genel Kurulunda yukarıda arz edilen teklifi dile getirmeniz halinde, kamuda görev yapan 3000′e yakın personelin size müteşekkir kalacağını bilmenizi isteriz.

İsim Soyisim

Tarih

Unvan

İmza


SON ŞANS OLABİLİR... diyor ki:

18 Ocak 2011, 14:07

ARKADAŞLAR SOSYOLOGLARIN FORUMUNA LÜTFEN GİRİŞ YAPIN VE FAX GÖNDERİN…

KİMİN NEREYE FAX ÇEKECEĞİ YAZILMIŞ DURUMDA. İSMİ OLMAYAN SAHİPSİZ FAXLAR VAR…

ONLARA DA SİZ GÖNDERİN…

LÜTFEN GELECEK İÇİN…

http://forum.memurlar.net/konu/559502/?page=831

Suat Yılmaz diyor ki:

18 Ocak 2011, 15:56

Sayın Arkadaşlar

Gaziantep Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığında çalışan 4 kütüphaneci olarak Gaziantep milletvekili İ.Halil Mazıcıoğlu’na gönderdik.

Bu bilgiyi sosyolog blog’a gönderme imkanı olan arkadaşlarımız orada da paylaşabilir mi?

SON ŞANS OLABİLİR... diyor ki:

18 Ocak 2011, 16:13

tabiki paylaşırız ama lütfen…

başka vekillere de gönderin…

sadece 1 vekile gitmesiyle olmaz…

llütfen belki bu son şansımız olabilir.

geleceğimizi biz belirleyelim.

Kütüphaneci diyor ki:

18 Ocak 2011, 16:48

Arkadaşım kamer genç’e ben çekebilirim tek tanıdığım millet vekili dün kendisi tuncelideydi hatta elden bile verebilirdim.

yinede tanımadıklarımızada göndermemiz gerekiyorsa bana isim verin bende çekerim.



Cevapla

çok önemli... diyor ki:

18 Ocak 2011, 16:54

faxın ikinci sayfasına lütfen bordrolarımızı yapıştıralım…



görsünler ne kadar maaş aldıklarımzı…

SON ŞANS OLABİLİR... diyor ki:

18 Ocak 2011, 16:51

http://forum.memurlar.net/konu/559502/?page=831

yukarıdaki linkte yer alan vekiller var buralara istediğin isimlere gönderebilirsin…

sanırım antalya vekillerine gitmedi…

teşekkürler…

http://blog.kutuphaneci.org.tr/?p=149#comment-1867

17 Ocak 2011 Pazartesi

SOSYOLOG ve KÜTÜPHANECİLER MİLLETVEKİLLERİNİ BİLGİLENDİRİYOR: HAKSIZLIĞI GİDERMEK ELİNİZDE

TBMM ÜYELERİNE GÖNDERİLEN FAX METNİ:


Türkiye Büyük Millet Meclisi

....... Milletvekili

Sayın............................

Konu: 1/971 sıra numaralı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"na Eklenecek Madde Teklifi Hakkında

Malum olunduğu üzere 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanun hükümleri uyarınca Yüksek Öğretim Kurulu Başkalığınca teknik bir öğretim olduğu kararlaştırılan “folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog”lar 10/12/2010 tarihli ve 27781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınması kararlaştırılmıştır.

Ancak alınan Bakanlar Kurulu Kararı, adı geçen meslek mensuplarının mali ve özlük haklarını düzenlemek için yetersiz kalmaktadır. Çok farklı kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan sözkonusu mesleklerin tek bir kanun teklifi ile durumlarının müspet bir çözüme kavuşacağı anlaşılmaktadır. Bugüne kadar yapılan görüşmelerde (Maliye Bakanlığı yetkilileri dahil) tüm kamu kurumları aynı ifadeyi kullanmış ve hatta, Söz konusu meslekler için Yüksek Öğretim Kurumu ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından da hizmet sınıfı değişiklikleri ile derece ilerlemeleri olumlu değerlendirilen “folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog” unvanlarının, açıkça, teknik hizmetler sınıfında yer alan diğer emsal unvanlar gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendinde yer alması ve emsalleri gibi hak etmiş oldukları bir derece ilerlemesinden faydalanabilmeleri ile uygulamada oluşacak ihtilafların önlenmesi amacıyla da 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün ikinci fıkrasının A bendinin 4 üncü fıkrasına ilave edilmesinin gerekli olduğu yönünde görüş verilmiş ve karar alınmıştır. Malesef şuana kadar yapılan düzenlemelerde bu karar ve görüş dikkate alınmamıştır.

Mezkur personelin teknik hizmetler sınıfında yer aldıkları Bakanlar Kurulunca benimsenerek kabul edilmesine rağmen, verilecek bir kanun teklifi ile uygulamada doğacak ve yıllarca sürebilecek olan aksaklıkların önüne geçilmesi ve personelin (mali ve özlük hakları anlamında) mağduriyetinin önlenmesin sağlanabileceği düşünülmektedir.

Buna göre aşağıda ifade edilen şekilde, teklifin, Genel Kurulda ilgili kanuna ait tasarı görüşülürken önerilmesi durumunda sorunun en kısa yoldan çözüleceği ve mevcut mağduriyetin giderilebileceği düşünülmektedir. Yukarıda sayılan gerekçelere göre, görüşülmekte olan 1/971 sıra numaralı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na aşağıdaki maddelerin eklenmesine ilişkin TEKLİF:

1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendinde yer alan “ekonomici” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki unvanlar eklenmiştir:

“folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu, sosyolog”

2- 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün ikinci fıkrasının A bendinin 4 üncü fıkrasına “Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksek Okul Mezunları” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki unvanlar eklenmiştir:

“folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog”

Kamuda, en düşük memur maaşıyla çalışan bu mesleklerin, kendilerine emsal ve eşdeğer gösterilen diğer meslekler kadar ücret almalarında göstereceğiniz çaba ve emek için şimdiden teşekkür eder, yaklaşan 2011 Genel Seçimleri hasebiyle de, adı geçen mesleklerin itibarlarının iadesinde Yüce Meclis'in Genel Kurulunda yukarıda arz edilen teklifi dile getirmeniz halinde, kamuda görev yapan 3000'e yakın personelin size müteşekkir kalacağını bilmenizi isteriz.

İsim Soyisim

Tarih

Unvan

İmza

16 Ocak 2011 Pazar

Mücadelenin Yöntemine Dair Düşünceler.. Farklılıklar.. Tartışmalar..

gaban (14 Ocak 2011 - 19:11)

arkadaşlar benimde girdiğim çalışmalarda eliniz boşa çıkmaz buna emin olun faks mail mektup, bunlarla pek bir yere gidemezsiniz ama size katılayım, ama benim önerilerimide tartışın,misal yerinde olur mu bilmem: bir tonlunluk bir boğanın boynuna ip atıp kıpırdatıp devirmeye çalışıyorsunuz(az bir boynunu oynattımıda coşuyorsunuz, halbuki boğanın denge unsurunu düşünüp zayıf memontumlarını tespit edip ipi ayaklarına belli bir usulle bağlarsanız , bir anda devirmemeniz içten bile değildir !!... olanaklarım çok kısıtlı bir küçük dağ ilinde kısılıp kalmış olmam size faydalı olmamın önüne engel , lakin olanakları olanlar özelliklede ankara merkezli arkadaşların kordinatörlüğü önemli !!


gaban (16 Ocak 2011 - 11:16)
 
aciliyetle çözülmesi gereken iki sorun yok , üç sorun var !!

1. açık öğretimlerde sosyoloji bölümünün kapatılması bunun mantıklı gerekçeleri var ve en önemli gerekçe teknik hizmet sınıfına alınmış bir meslek grubunun açık öğretimlerde okutulması saçmalığın daniskası biri yökü çimdiklesin...

2. özlük hakları.... bununla ilgili çalışmaları zaten bazı arkadaşlar canla başla yürütüyor , günü kazanmak için !!

3. istihdam artışının artırılması , avrupa birliği norlarına uygun olarak göstermelik kadrolar açık bu kadrolara hiç bir atama yapılmadığını bilmemiz gerekiyor devletin uzmanlaştırılması acil sorun sosyal devletinde sosyologların eline teslim edilmesi sağlıklı devlet aygıtı için aciliyet gerektirmektedir... daha ne beklendiğini bilmiyorum avrupa birliğine sivil toplum kuruluşlarınca tonlarca döküman yollanıyor , bir meslek gurubu mağdurları olarak aynı raporlar hazırlanıp gönderilebilir...

bu üçü bir arada yürütülmeli! biri diğerinden öncelikli değil...

gaban (16 Ocak 2011 - 12:19)
 
DÜŞÜNSEL ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME TOPLUM MÜHENDİSHANESİ(DAGTOM)kurularak çalışmalarına başlanması ısrarımı hala sürdürmekteyim bununla ilgili bir kaç kırık eleştiri oldu , okudum ... bir arkadaş bunun ticari bir strateji tink tang'ı olduğunu , böyle bir kurumda çalışmamız bulunduğumuz devlet memurluğunu bırakmamızı gerektireceğini söyledi , bir başka meslektaşımda kavram eleştirerek 1980 ve 90 lılarda böyle bir yönelim olduğunu ancak bu kavrama sosyologların sıcak bakmadıklarını dile getirdi?

Arkadaşlar bir önceki yazılarımın birinde bin tonluk bir boğanın boynuna ipi bağlayarak butara otarafa koşturarak boğayı deviremeyeceğinizi ama bazı metodlar ( bu liderlik , yönetimsel bilinçlilik, etkin stratejik hedefleme ve metod) kulanılarak , o bin tonluk boğayı bir parmak darbesi ile devrilebileceğini anlattım..

öncelikle sosyoloji derneğine kitlesel üye baş vurusunda bulunmamız gerektiğinde hala ısrarcıyım yine buna pararalel olarak başk bir kurumsal disiplinin saç ayaklarını oluşturup bireysel çabaların ötesinde kendimize ait bir marka yaratmanın önemini kavrayamamış arkadaşlar var, artık ikna etmekten vaz geçin , ayartın sloganını atarken kimine sanırsam boş geldi bu laf halbuki kapitalizmin entel dantelliğini kazanmanın imkanı olamayacağını , onu ayartmak gerektiğini bilmenizde yarar vardır ve girişimcilik ruhu ile yaratılacak bir marka genel güç gösterisinde bize büyük bir üstünlük sağlayacaktır , bunun kokusunu alamamanız ne acı... bu markayı yaratırsak misal dagtom ve çalışmalar ile ses getirici olursak ki sansasyonel olmak zor bir iş değildir uygun bir şart olduğunda kendiliğinden ve çok parlak bir şekilde zuhur eder.. yine bu etiket ve marka kabul ettirilirse sosyologların neden gerekli olduğunuda gerekli olanın hayati noktalara konuşlandırılmasının da önünü açmış oluruz.

Yine diyorum bu yanlız bir araştırma şirketi değildir, yalnız strayeji strateji yaratım platformuda değildir ve yine yanlız dayanışma derneğide değildir, marka yaratmak mesleğimizin kabul edilebilirliğini artıracaktır... bu çerçeveden düşünün bir kaç akadememisyen ve yüzelerce sosyolog kısmen diğer sosyal bilim uzmanlarının oluşturacağı bir ağ olacaktır ki bu şekilde sosyologlara staj yapma olanağı sağlanarak toplumunu tanıyan sosyologlarımızın ön görüleri tecrübeler ile güçlenerek , sansasyonel çalışmalara imza atabilirler hiç olmazsa orta vadede.. yine bu marka güçlü lobi çalışmalarının altınada imza atabilir, atacaktırda, bir çok soyoloğun çekim merkezi olacaktır, böylece sosyolojinin iktidarlaşmasının önü tamamen açılacaktır.. dilim döndüğünce sadece şunu söyleyebilirim ankara merkezli bir marka yaratmanızı salık veririm , faydasını göreceksiniz , yetenekli bir kaç arkadaşıda çevrenize alır( ki memur olması buna engel değil hem öğretmen olarak çalışıp özel ders veren binlerce insan var bu ülkede)

bu markayı kabul etiriseniz anında sonuç alıcı olursunuz..

Bir hususa daha değinmeden geçemeyeceğim artık Sosyologlara sosyolojinin Türk ünüversitelerinde öğretildiği şekliyle köyden indim şehreleri uyum sorunlarını araştıran bir bilim olmaktan öteye yeni milenyum çağında farklı tanımlamalar ile iyice genişlediğini ve buna mahkum olduğunu bilmemiz gerekiyor özellikle fizikteki gelişmeler genellikle tüm bilimleri etkileyerek kabuk değiştirmesine neden olmaktadır, ve büyük hardon çarpıştırıcı(CERN) yapılan ve fiziği yeniden ve köklü şekilde tanımlayacak olan deney yapılmaktadır ve bu deney, fizikçileri yek ve herşeyi açıklayabilen bir denklem formülünün peşine takılmaya zorlamaktadır(HEŞET),bu toplum biliminin makro düzeyden bir yeniden tanımlamasını gerektirecektir... bunun yanında makineleşen insan ve makinenin insanlaşması sorunsallığı , bizi sosyolojinin mühenndishaneleşmesini dayatmaktadır , bunun gerektirliğinin ip ucunu sadece sanayi devrini yaşamakta aramamalıyız sibernetik yaşam ve algılama süreçleri böyle bir mühendislik tanımlamasınıda getirmektedir , sosyal ağlara bir sosyolog olarak değerlendirin bakalım geleceğin dünyası nasıl olacak ve bu dünyada sosyologlar kimdir? Zamanında böyle bir moda vardı ama gelip geçti sosyologlar şimdi buna sıcak bakmıyor demek bilimsel değildir ozaman erkendi çünkü insan faktörünün kaotik eğilimleri buna engeldi lakin bir kırk yıl sonra bütün evren bir formüle indirgenirken açıkça makro sosyolojinin mühendishaneleşmesi içten bile olmayacaktır ki makinenin insanlaşması gittikçe hakim olmaya başladığında bu kaçınılmaz olacaktır, bir noktada toplumlarda yaşanan düzenleme ve dizayn bir mühendislik girdilerinin sonucudur(siyaset, psikoloji, ekonomi, sosyogoji, antropoloji vb)

bir noktaya daha değinmeden edemeyeceğiz biliyorsunuz uzmanlaşma gereği ve mikro düzeyde bireyin önem kazanması bilimsel alanlarda parçalanmalara neden olmuştur, önleki günümüzde sosyal bilimler diyebileceğimiz yüzlerce alan ve onlara bağlı alt alanlar oluşturulmuştur ve parçalanma okada büyük ki hepsi birbirinin sınırını ihlal etmektedir, öyleki bir sosyolog psikologdur , bir psikolog sosyologtur , sadece bununla sınırlı değil psikiyatri ( ki tıp dalı) bile önleyici psikiyatri adı ile sosyolojinin alanı ihlal etmekttedir... peki bu kimin eli kimin cebinde durumunun önene nasıl geçilir işte burda yeni kavramlar büyük önem taşır, ön gördüğüm ki bu olacaktır bilimlerin sınırlarının iyice silikleştiği bu ortamdan yeniden bir bütünleşme ve bu bütünleşmelerden yeni disiplinlerin çıkacağı yada önemli disiplinlerin çatı altında birleşileceğidir,(psikiloji,sosyoloji,antropoloji, siyaset, ekonomi bu ihlaleri fazla kaldıramaz sosyal tanımlamaya ihtiyacı vardır birleşme , özellikle fizikteki son gelişmeler ile kaçınılmaz olacaktır bundan dolayı sosyal dizayn ve devamlılık sosyolojinin önderliğinde bir toplum mühendishanesinin doğum sancılarını taşımaktadır, özellikle amerikan uygulama sosyolojisinin teknikleşmesi bizi buralara kadar götürebilir.. bilimlerde özellikle sosyal bilimlerdeki kaotik durum bir kaç bilimin bütünleşmesi, önemli olanın merkezindee bütünleşmesi kaçınınlmaz olacaktır, bu psikoloji olamaz çünkü çağımızda psikoloji ve psikiyatri büyük bir krizin içine düşmüştür( torrey in psikiyatrinin ölümünü okumanızı öneririm)

yine farklı kavramların gündelik hayata kazandırılması, marka yaratmada ve saygınlık artırmada işin reklamsal yönünü olurşturmaktadır tabi bu bugün için gelecek sosyolojiden evrilen ve bir kaç disiplini kendi merkezinde birleştirmek zorunda kalan toplum mühendisliğinin geleceğidir...

umarım yazılanları anlarsınız ( dil bilgisi düşüklükleri için kusura bakmayın yazıyı kontrol etmeden yayınlıyorum...)

abcvyz (16 Ocak 2011 - 17:39)

sn gaban,

14 ocak 2011 - 19:11 mesajınızda "olanaklarım çok kısıtlı bir küçük dağ ilinde kısılıp kalmış olmam size faydalı olmamın önüne engel , lakin olanakları olanlar özelliklede ankara merkezli arkadaşların kordinatörlüğü önemli !!" demişsiniz..

bizlere olabilecek faydanızı yaşadığınız şehirle sınırlandırmışsınız.. halbuki mekandan çok fikirlerin önemli olduğu bir mücadele içinde olmak daha önemli olsa gerek.. eğer "küçük bir dağ ilinde" değil de Ankara'da olsa idiniz neler yapardınız.. neler yapılmalı.. bu konudaki fikirlerinizi paylaşırsanız kimbilir Ankarada olan arkadaşlarımız o fikirleri/projeleri hayata geçirebilirler.. ne dersiniz.. ancak Ankarada olmak değil Ankarada benim olmam önemli ve ancak o projeler ben Ankarada olursam o zaman hayata geçer diyorsanız başka.. sanırım böyle düşünmüyorsunuzdur..

boğa metaforunuz önemli ancak bu mücadelede yatırılmak istenilen bir "boğa" yok.. onun memontumlarına dair yine fikir vermemişsiniz.. boynunu oynatınca coşulduğu saptamanız ise çok ilginç.. sanırım sahici ve sonuç alıcı uğraşlar yerine avunucu ve oyalanıcı işlerle uğraşıldığını ima etmişsiniz; yanılıyor muyum?..

sizin de olduğunuz çalışmalarda bu platformun "elinin boşa çıkmayacağını" söylemişsiniz; ne güzel.. şimdiye kadar keşke şu çalışmalara bir el atsaydınız da boş yere kürek çekilmeseydi.. hoş zararın neresinden dönülürse kârdır.. ben de eminim sizin fikir ve yönlendirmelerinizle o "boğa"nın yere yıkılacağına..

sizin "benim önerilerimi de tartışın" sözünüzden hareketle bu yazıları yazdım.. son yazınızda "umarım yazılanları anlarsınız" demişsiniz.. eh n'aparsınız kapasitemizin yettiğince yazılarınızı anlamaya çalışıyoruz.. kendine olan güveniniz umarım momentum noktasında platforma katkılarınıza da yansır.. (şaka bir tarafa bizlerin anlamasını yazının dil bilgisi kuralları açısından olduğunu söylemişsiniz ancak kasten çarpıtmak bu aşamada işime geldi :) aktif katkı anlamında aramıza hoşgeldiniz..

NOT: bu yazıda bağlam onu gerektirmediği için özellikle sosyolojinin yöntem ve yönelimlerine ontolojik seyrine ilişkin fikirlerinize değinemedim ancak özel bir başlık altında tartışılmayı hakediyor.. bilgi ve paylaşımlarınız için teşekkür ederim.. iğneleme ve ironik takılmalarım sizden hakettiği cevabı alacaktır sanırım :) selamlar..

gaban  (16 Ocak 2011 - 18:20)

abcxyz hocam,, ironiyi severim ironiyi kulanan kişilerde sokrates kadar değerlidir gözümde, düşünce doğurtmanın öncelidir ironi...:)


benim de bulunduğum çalışmalar başarıya ulaşır dedim, burda kendini pohpohlayan birinin size sunduğu sevabına bir kabullendirme yok, bilhassa kendimin katılım sağladığı çalışmalar olumlu sonuçlanmıştır kastım odur(kaderin garip cilvesi)..

Neyse yinede içiniz rahatlasın diye söyleyeyim benim için çok konuşan hiçbir şey yapmayanla amaçsız efor harcayıp başı sonu belli olmayan işlerde sürekli çalışıp, hiç konuşmayanda birdir.. ikisi tehlikeli hastalık!!

savior (16 Ocak 2011 - 19:48)
 
ütopyalar gebe birer kadındır.


çocuklar gibi, güzel fikirler verir düşünen adamlara.

ama düşünen adamların düşünme yetenekleri hep mi coğrafi kısıtlamalara mahkum olur? belki de çevrelerindeki küçük dağları onlar "yaratmıştır".

11. tezi hatırlamakta yarar var: "Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir"

-----------

sn.gaban

söylediğiniz düşünce kuruluşu bir alternatif bir mücadele yöntemi olabilir mi? bence hayır.

ancak bir alternatif yol olarak düşünüyorsanız buyrun kurun!

think thank nasıl kurulur? kimler çalışır? Kimden iş alır? Sadece sosyologlar mı istihdam olunur? Finansmanını kimler karşılar? STK mıdır? Şirket mi?

---------------

tüm arkadaşların bana "küfür" bile edebileceklerini bilerek şunu söylüyorum (burçaktan mealen): 149 kredilik sosyolog herkes, ÖNCELİKLE.

o krediyi 150 151 152... yapan başka şeydir.

bu durumda ısrarla kendini mühendis! ve mühendislikle bir çalışma teknik ve yöntemleri ile tutan "pozitivist" bir yaklaşım...

Denge merkezini mi belirlemek istiyorsunuz? Türkiye'de denge merkezi yoktur.

doğulu bir bedene batılı kafası geçmiş yıllarca, sonra beden batılı olmaya başlamış şimdi doğulu bir kafa monte etmeye çalışıyorlar.

ve söylediğiniz markalaşma sadece, bence kurulması imkansız olan bu kuruluşun markası olur ki 140 kredilik sosyologları YİNE KAPSAMAZ.

derseniz bugüne kadar sosyologların kıymeti bilinmiyor! o zaman size şunu sorarız ki: kamuda tek bir sosyolog bile yok denilen dönemde üniversite hocaları nasıl olurda binlerce çalışma yaptılar? demek ki vardı sosyologların çalışmaları onlardan medet umulan durumlar...

dolayısıyla sizin kurmayı düşlediğiniz kuruluş sadece o kuruluşun bir markası olur...

bu anlamda bizler oturup, gerçekleştiremeyeceğimiz hayallerimizin ısrarla tartışılmasını değil, 11 tezi hatırlayarak sağa sola saldırıp efor kaybetmemiz boşuna değildir.

birşeylerin henüz gerçekleşmemiş olması gerçekleşmeyeceği anlamına elbette gelmez. Materyalist felsefeye baktığımızda değişimin bir mücadeleye dayandığını görürüz. Bu mücadelenin ne zaman sonuçlanacağını değil.

bizce hiçbir şey yapmadan oturan adamla, birşey yapacakmış gibi hayaller kuranlar da birdir. birincisi bir tercih iken, ikincisi ise bir hastalıktır.